Yerel seçimlerden sonra Türk siyasetinin yeniden şekilleneceği bir gerçek.
Ciddi değişimler olacak.
Belki yeni isimler.
Ama bu arada da bazı tanıdık simalar.
Tıpkı şarkıdaki gibi "Dönüşüm muhteşem olacak".
Tabi dönüşlerin ne şekilde olacağını yorumlamak için erken, ama...
Bilinen bir gerçek var; yeni oluşumlar, yeni partiler.
Belki eski partilerin başında yine eski bazı isimler.
Örneğin; Tansu Çiller.
Daha önce de yazmıştım; "Canım olur mu?" diyenler çıkmıştı. Şimdi, "Haklıymışsın" diyorlar.
Evet, seçimden sonra siyaset sahnesine Tansu Çiller yeniden dönecek.
Büyük olasılıkla.
Çok ciddi sancılar yaşanmazsa.
Bu konudaki altyapı hazır. Bir süreden beri Tansu Çiller’le görüşmeler hız kazandı.
Birçok kesimden de "Bacı dönsün" sesleri yükseliyor.
Tansu Çiller de bu konuda isteksiz değil.
Geçenlerde görüştüğü bir grup eski DYP’liye "Acele etmeyin. Yerel seçimleri görelim. Ondan sonra yeni bir heyecan, yeni bir ruh ve yeni bir programla sahaya inebiliriz" mesajı veriyor.
Aslında söylem net:
"Geliyorum".
DYP, DP kökenli siyasetçilerin deyimiyle de "Geliyor. Geliyor, Tansu Çiller geliyor".
Başkanlara halktan bir çağrı
Malum İzmir’deki belediye başkanlarının çoğu sosyal demokrat kökenli.
Sosyal demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerinden birisi de şeffaflık.
Yani sosyal demokrat ilkeleri benimseyerek yönetim erkini elinde bulunduranlar, her konuda şeffaf olmak zorunda. İşin alfabesi bu!
Yani açık olunacak, dürüst olunacak, net olunacak.
Bunun yollarından biri de "zenginliklerin beyanı".
Yani halkla paylaşım...
Dünyada bunun örnekleri var; Başkanlar ve devlet yöneticileri her 5 yılda bir mal varlıklarını kamuoyu ile paylaşıyor.
Bizde de bu gelenek yerleşmeli.
Başkanlar, mal varlığını belli zaman aralıklarında tüm kamuoyuna açıklamalı.
Hatta belediyenin yaptığı tüm ihaleler, emanet usulü alımlar şeffaf olarak ya internet sitesinde, ya da belediye panolarında veya gazetelerde ilan edilmeli.
Örneğin; Belediyelere alınan araçlar, yüksek miktarlı satın almalar hangi şirketlerden yapılmış, mutlaka halkın gözü önünde olmalı.
Yoksa dedikodu mekanizması işler. Ve sonuçta "karanlık eller" çalışır, bazı bilgileri kritik dönemlerde açıklayıverir.
Bu sadece Başkan’a değil, sosyal demokrat anlayışı da zarar verir.
Bir süredir bu tür dedikodular geliyor kulağıma.
Bu konuda bazı şikayetler var.
Hatta Melih Gökçek’in İzmir’de bu işleri kurcaladığını da duydum.
Arsenikli su olayında olduğu gibi.
Bunlara mahal vermeden "açık olma" zamanı.
Çünkü, dört ay sonra yapılacak yerel seçimlerde yeniden aday olmak isteyen belediye başkanları bir anlamda hesap da verecek.
Ne yapıldı? Ne yapılmadı?
Mal varlığı neydi, ne oldu?
Bunlar süratle milletle paylaşılmalı. Yoksa "Milletin ağzı torba değil ki büzesiniz."