Hiç itiraz etmeyin, Flash Forward’daki gibi -kısa süreliğine de olsa- geleceği görme imkanınız olması için canınızı bile verirsiniz.
Pek sevdiğiniz sevgilinizin, çok emek verdiğiniz işinizin, oturduğunuz evin, kısacası hayatınızda değer verdiğiniz ne varsa hali ne olacak, bilmek için birçok şeyden vazgeçebilirsiniz. Ya da geleceği biraz kontrol edebilseniz, istediklerinizin olmasını sağlayabilseniz... Ah, ne güzel olurdu, değil mi? Vay be, halimize bak, gelecekleri belirsiz, kendi kurduğu ilişkilere, yaptığı işe güvensiz, kendi kendine verdiği zararın farkında olmayan ve sadece başkalarının kötülüklerinden korkan, hayatının “birtakım dış güçler tarafından” kontrol edildiğini düşünen adamlara dönüşmüşüz. Çalışmanın, doğru ilişki kurmanın değil, “dilek dilemenin” gücüne daha çok inanır olmuşuz. Öyle olmasa her 23 Nisan’da Büyükada ziyaretçi akınına uğramazdı. Bu sene son 10 yılın en kalabalık gününü yaşamış Aya Yorgi. “Dilek harekatı” gerçekleşti, binlerce insan dip dibe, ense enseye, tepe yolunda ter döktü her sene olduğu gibi. Fakat bu defa adanın, kalabalığın yarattığı ağırlıktan ötürü denize yarım metre gömüldüğünü düşünüyorum. Geleceğe güvenle bakmanın yolu “dilek” olunca, mutsuz ve umutsuzluktan beslenen en büyük sektörün şahlanması kaçınılmaz tabii. Her köşe başında bir kahve falı-tarot kafesi açıldığını fark etmemiş olamazsınız. Ortaçağ’da bile bu kadar cadı yoktu herhalde. Kafeler bir kenara, esas onları haftada beş defa ziyaret eden müşterilerine “ne yapıyorsunuz?” diye sormak lazım. Tamam, kahve falı baktırmak eğlencelidir, güzeldir, hatta gelenektir, falandır, filandır, ona lafım yok ama, her gün tarot açtırmak, fincan çevirmek, sağa sola ipler bağlamak “fal konusunda şehrin en iyisi kimdir” diye araştırmak, bu uğurda şehrin bir ucundan bir ucuna yağmur çamur dinlemeden aç susuz yolculuk yapmak? “Ne zaman evleneceğim?” sorusuna cevap verebilecek bir “her şeyi bilen falcı” bulmak için sarf ettiğin eforu kendine harcasaydın çoktan evlenmiştin be kardeş. Falcı peşinde koşacağına sorsan ya kendine “Ben nerede yanlış yapıyorum?”... Ayrıca bunları yapanların da iyi eğitimli, iş-güç sahibi, “hayat” sahibi sözde modern kadınlar olduğuna inanamıyorum...
Falında armut var, armut!
Bu kahve falı meselesinin tatlı ve gizemli hatta eğlenceli bir alışkanlıktan bir obsesyona dönmesi, kafayı yedirtmesi an meselesi. Çünkü kendi düşüncelerin üzerinde çalışmaktansa “sen şöylesin, böylesin” diyen birini dinlemek çok kolay ya. ınsan dediğin varlık kolaya kaçmak için programlı, doğası gereği. Aha ispat: Her işyerinde günde en az üç kere ters çevrilmiş ve üzerine yüzük koyulmuş (çabuk soğusun, vakit yok, işler bekler) fincanla hızla aynı yöne koşan kadınları görmektesiniz. ıstikamet, işyerinin “iyi kahve falı bakan” elemanının masası... Bu işyeri-arkadaş muhabbeti falı masum ve tatlı tarafta kalıyor tabii, esas fal bakılan kafelerden çıkmayan umutsuz kardeşlerime sesleniyorum. Bir kere gelecekten haber verebildiği iddiasında olan bir kafeye gidip, kadının karşısına faltaşı gibi açılmış gözlerle oturunca, kafanızın üstünde şöyle bir tabela asılıymış gibi kabul edebilirsiniz: “Çok mutsuzum”, “Endişeliyim”, “Sevgilimden ayrıldım”, “ışle ilgili sorunlarım var”... Mutluysanız, huzurluysanız falcıya gidecek değilsiniz herhalde. Dolayısıyla siz hiçbir şey söylemeseniz de olur, halihazırda var olan bu “mutsuz olduğu için burada” bilgisiyle yola çıkıyor falcı bacı. Sorduğunuz sorularla onu yönlendirdiniz mi tamam, falcı kardeş dümenini sizden gelen rüzgara göre şekillendiriyor. Oh, ne kolaymış, ben de mi bir falcı kafesi açsam? ** Madem sorunun kendinle ilgili olabileceğine inanmıyorsun, geleceği görmek istiyorsun, çevir fincanı kapat, gel de falına bakayım sevgili fala inanmayan, falsız da kalmayan Habitus okuru. Eh, “Bu kadar fal yazdın, sen iyi bakar mısın?” diye soracaksınız elbet. Bazen iyi bakarım, o da canım isteyince. Yalnız, genellikle saçmalarım. Kahve fincanında antilop, armut, pet şişe, 0.7 kalem, ıbrahim Tatlıses görmüşlüğüm vardır. Yine de falıma bakar mısın diyenleri geri çevirmem. ** Üç vakte kadar her şey süper olacak sevgili fala inanmayan falsız da kalmayan Habitus okuru. Sana güzel haberler var ayrıca, görüyor musun tombul kuşu, ağzında da koca bir kısmet. Yüreğin kabarmış demiş miydim? Ama o da geçecek. Meraklanma. Umudunu çatal sesli, ucuz meçli falcılara da bağlama.