Paylaş
Hint ve Tayland mutfağının kadim baharatlarından biri olan garcinia cambogia da bunlardan biri.
Birkaç gün evvel ofisimde yıllık sağlık kontrollerini yaptığım orta yaşlı beyefendi bana şu soruyu yöneltti: “Hocam ABD’de yayınlanan bir TV programında -Dr. Öz Show- garcinia cambogia isimli bitkinin mucize bir zayıflatıcı olduğu anlatılmış, doğru mu?” Sonra da şunu ekledi: “Elektronik postama sabah düşen mesajda bu bitkinin haplarının Türkiye’de de bulunabildiği yazılmış, ben de bu hapları kullanayım mı?” Ona değerli meslektaşım Dr. Mehmet Öz’ün böyle bir tavsiyede bulunabileceğini hiç sanmadığımı söyledikten sonra şunları anlattım...
Uzak Doğu’da, yüzyıllardır tanınan ve çeşitli amaçlar için kullanılan bazı bitkiler son zamanlarda Batı dünyasında -giderek artan- fazla kilolardan kurtuluşun müjdecisi gibi sunuluyor. Hint ve Tayland mutfağının kadim baharatlarından biri olan garcinia cambogia da bunlardan biri. Bitkinin meyveleri Hydroxycitric Acid (HCA) isimli maddeyi içeriyor. Aslında HCA, narenciyede de bulunan “sitrik asit”in bir türevidir.
NE YAPIYOR?
Karaciğer ve kaslarda depolanan glikojen hızlı etkili bir enerji kaynağıdır. ATP-citrate lyase adlı enzim besinlerdeki şekeri ve nişastayı yağ olarak depolamamıza yardımcı olur. İşte garcinia cambogia’nın içerdiği HCA, ATP-citrate lyase’ı durdurarak şekerin depolanmasını azaltır.
Laboratuvar çalışmalarında, HCA’in, “ATP-citrate lyase” ın etkinliğini azaltıp yiyeceklerle alınan şekerin yağ olarak depolanmasını engellediği saptanmıştır. Hal böyle olunca, HCA zengini garcinia cambogia kilo sorununda para kazanmak isteyenler tarafından -vitamin üreticileri- kilo yönetiminde yer alan -ve mucizeler yaratması beklenen- besin destekleri listesine eklenmiştir.
Bu “baştan çıkarıcı” savlara karşın, yapılan çalışmaların önemli bir bölümü tıbbi otoriteler tarafından bilimsel olarak yeterli görülmüyor. Çünkü insanda yağ depolanması son derece karmaşık bir işlem ve yalnızca şekerlere bağlı basit bir süreç değil. Ayrıca, çift kör insan deneylerinde deneklerin kullandıkları garcinia cambogia içeren besin desteklerinin birer “kokteyl” olduğu ve olası etkin dozların çok altında kaldığı bildiriliyor.
YAN ETKİLERİ ÖNEMLİ
Daha da önemlisi garcinia cambogia destekleri kullananlarda kas erimesi, karaciğer sorunları gibi tehlikeli problemler de gözlenmiş. Bu durum içeriğinin başka maddelerle zenginleştirilmiş (!) olmasına yani içine katılan kullanımı yasak iştah kaybettirici kimyasallara (mesela sibutramine) bağlanıyor. Son derece düşük miktarlarda yer aldığı “inceltici iksir”lere boşuna para harcayıp ümit bağlamak yerine doktor ve diyetisyen eşliğinde dengeli ve nitelikli bir beslenme programını düzenli aktivite ile destekleyerek kilo yönetimini başarmak somut bir davranış olur düşüncesindeyim.
Kısacası bazı TV programlarında veya internet ilanlarında ya da vitamin satıcıları veya eczanelerde satılabilen, faydası bilimsel olarak kanıtlanmamış olan bu bitkiye yönelik teşvik edici -ama yanıltıcı- bilgilerden etkilenmemekte, kilo sorununun “otla-çöple çözülemeyecek” bir sorun olduğunu unutmamakta yarar var.
ÖNEMLİ
Hapla, tozla, otla, çöple kas yapılmaz
Kas geliştirmek son yılların en ilginç alanlarından biri, bizde de hızla büyüyen bir ilgi alanı var. Toplumun rol model olarak benimsediği bazı sinema yıldızları, şarkıcı, sunucu, müzik adamları da bu işe merak sarıp magazin basınında sık sık adı geçince konu tam anlamıyla “patladı!”. Her köşede bir kas geliştirme uzmanı, her egzersiz merkezinde bu işi çok iyi bildiğini zanneden egzersiz/aktivite hocası ve her sokakta bu ürünleri satan vitaminci dükkânları var. Hatta bu ürünleri satan eczanelerin sayısında da artış olduğu söyleniyor.
Alan hızlı büyüyüp gelir de tatlı olunca doğal olarak herkes yeni bir ürün geliştirip satmaya çalışıyor. Ama ot çöp yutarak, toz, hap, iğnelerden medet umarak kas yapmak mümkün olmadığı için süreç suiistimal edilmeye de başlanıyor.
Kimi “protein tozu” adı altında steroid hormonları, testosteron vs. içeren ürünler, kimi büyüme hormonu salgılatıcısı haplar kıvamında mesajlarla, adını sanını bilmediğimiz kimyasallar kullanarak kendilerine pazarda yer açmaya çalışıyor. Dahası vitaminci dükkânlarındaki tezgâhtarlar, egzersiz salonundaki sözde uzmanlar da kırk yıllık “spor hekimi” edasıyla “onu yut, bunu yutma” gibi tavsiyelerde bulunuyorlar.
Birkaç gün önce yine bu tavsiyelere uymaya çalışırken hayatını kaybeden genç sporcuyu hepiniz hatırlayacaksınız. Aslında o bir ilk değil. Daha önce de çok sayıda genç sporcu bu ne oldukları belirsiz ürünler nedeniyle ya hayata veda ettiler ya da “doping” kontrollerinde pozitif çıktıklarından sporun dışına itildiler. Maalesef çoğu genç de “daha baklavalı bir karın, göğüs adalesine sahip olayım” diye (!) bu hapları, tozları, şurupları ve“protein barı” adıyla pazarlanan sentetik bombaları ha bire yutup duruyor.
“Bunlara kim ruhsat verir, ruhsat verirken içindekileri analiz eder mi yoksa sadece üretici firmaların beyanlarına mı inanır” emin değilim. Ama emin olduğum bir şey var ki onu bu köşede onlarca defa tekrarladım: “Hapla, çöple, otla, iğneyle kas yapılmaz. Kas yapacağım diye hormon içerikli ürünler ve diğer kimyasallar asla kullanılmaz. Bu ürünlere ruhsat verenlerin de, satanların da, kullananların da konunun önemini bir kez daha gözden geçirmelerinde fayda var, benden söylemesi...
Paylaş