Fitne

MÜSLÜMAN feminist Kasım Amin, 1928 yılında Kahire'de yayınlanan ‘‘Kadınların kurtuluşu’’ adlı kitabında, kadınların toplumdan soyutlanmaktan hoşlanmadıklarını, ‘‘fitne’’den korktukları için bu kurala uyduklarını söyler.

Fitnenin bilinen karşılığı, karışıklık. Ama Arapça'da, güzel kadın anlamına geliyor.

Bu güzellik, erkekleri baştan çıkartarak karışıklığa yol açacak bir potansiyele sahip görüldüğü için bugünkü, olumsuz anlamını yükleniyor. Fitne, kadınların yarattığı cinsel düzensizliğin sonucu olan kaos.

Yeni çıkan bir kitapta rastladım bu bilgiye. Kitap çok ilginç. Adı Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik. Çeşitli İslam ülkelerinden kadın araştırmacıların makalelerine yer veren kitap, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Vakfı'nın girişimiyle Müslüman kadınlar arasında oluşturulan bir girişimin sonucu ortaya çıktı. Derleyen, vakfın kurucusu Psikolog Pınar İlkkaracan. Ben iki yıl önce kitabın İngilizce olan ilk baskısını okuduğumda da çok etkilenmiştim.

Asya'dan Afrika'ya kadar uzanan Müslüman coğrafyada, ‘‘İslamiyet’’e atfedilen birçok uygulamanın kökeninde, yerel kültürlerin yattığını ortaya koyuyordu kitapta yer alan değişik makaleler.

Örneğin, Sahra'nın güneyinde erkekler sadece gözlerini açıkta bırakacak biçimde örtülüyken, kadınlar açık geziyorlardı ve Ortadoğu ve Asya'daki Müslüman kadınlara göre cinsellikleriyle barışıktılar.

Faslı sosyolog Fatima Mernissi, ‘‘İslamda Aktif Kadın Cinselliği Anlayışı’’ başlıklı makalesinde Kasım Amin'den örnek verirken, soruyor: ‘‘İslam neden fitneden korkuyor?’’ Yanıtını Gazali'ye dayanarak veriyor; Medeniyet, kadınların her şeyi hükmü altına alan gücünü kontrol etme mücadelesidir. Kadınlar, erkeklerin sosyal ve dini görevlerini yerine getirmelerine engel olmamaları için kontrol edilmelidirler.

* * *

AFGANİSTAN, haziran ayında seçimlere gidebilmek için anayasasını hazırlıyor. Hafta başında, toplanan Meclis'te en büyük kavga kadın hakları konusunda koptu.

Anayasaya, ‘‘Afganistan bir İslam devletidir ve şeriat ile yönetilir’’ tanımlamasını sokmak isteyen bir grup, insan hakları ve kadın hakları konularının ayrıca ele alınmasına karşı çıktılar. Fakat ilk kavga, başkan yardımcılıklarının seçiminde çıktı. Başkan'ın üç yardımcısının da erkeklerden seçilmesi üzerine, 500 kişilik Meclis'te 100 üyeye sahip olan kadınlar isyan ettiler.

Başkan Sebaghatullah Mocadeddi'nin, kadınları bastırmak için ileri sürdüğü gerekçe ortalığı daha da karıştırdı. ‘‘Allah nezdinde bile eşit değilsiniz’’ dedi Mocadeddi, ‘‘İslamiyete göre, 2 kadın 1 erkek eder.’’

İşte o anda öyle bir ‘‘fitne’’ yaratıldı ki, başkan yardımcılıkları dörde çıkartıldı ve kadınlar da bir temsilci gönderdiler anayasa çalışmalarına.

Sadece Afganistan'da değil. Benzeri sorunlar Irak'ın yeni Anayasası hazırlanırken de yaşanıyor. Orada da en sıkıntılı konu kadın hakları.

* * *

PINAR İlkkaracan, yukarıda sözünü ettiğim kitaptaki makalesinde, ‘‘Türkiye de dahil olmak üzere, Müslüman toplumların büyük bir çoğunluğunda, kadınların bedenlerini ve cinselliklerini kendilerine değil, aileye, aşirete ya da topluma ait gören erkek egemen bir anlayış hakim. Bu, geleneklere göreneklere olduğu kadar yasalara , devlet politikalarına da yansıyor ve Müslüman toplumlarda en yaygın olarak gerçekleşen insan hakları ihlallerine de yol açıyor’’ diyor.

Kadın hakları, Müslüman coğrafyanın, demokratikleşme sürecinin en gerçek göstergesi olacak.

Kadınların eşitliğini içlerine sindirebildikleri kadar demokratikleşecekler ve gelişecekler.

Fitneden kurtulup, güzelliğe varmanın başka yolu yok.
Yazarın Tüm Yazıları