Fırsatları yaratmak

YARIN bayram. Yaşadığımız acılar ve hüzne rağmen bayram, içimizde sevinçli umutları yeniden yaratmak için bir fırsat.

Sakin kafayla düşünmek ve değerlendirmek için bir fırsat.

Ben bu bayramda size, bir ‘‘düşünce-fikir’’ hediye etmek istiyorum.

İranlı iki tarihçi kız kardeş Ladan ve Roya Boroumand'ın, geçen yıl birlikte kaleme aldıkları ‘‘Terör, İslam ve Demokrasi’’ başlıklı makalelerinden bir bölümü size hediyem olsun.

Sağlam bir fikir, bir fırsat olabilir. İyi bir düşünce üretmek için, iyi bir fırsat.

Boroumand kardeşler, siyasi terör kavramının Fransız Devrimi'nin icadı olduğunu vurguladıkları makalede, bugün Müslümanlık maskesi ardına saklanan terörün İslam dininin kavramlarından değil, ‘‘Leninist devrim’’ tezleri de dahil Batı kavramlarından etkilendiklerini savunuyorlar.

İşte bazı satırbaşları:

‘‘11 Eylül'den sonra Müslüman toplumlarda, saldırıların arkasında İsrail'in olabileceğine dair dedikodular yayılmıştı... Kontrol edilemeyen bir gerçekten ‘kollektif kaçış'tı bu. Evet Filistin sorunu acı dolu ve çözüm bekleyen bir sorun. Ama komplo teorileri üretmek, biz Müslümanlar için sorumluluktan kaçmanın en kolay yolu oldu.’’

* * *

‘‘İslamcılar kendilerini, modernlik ve Batı Dünyası'na karşı cesurca savaşan mücahitler olarak görüyorlar. Ama Batı'da bile -ölüm ve acılara yol açtıktan sonra- reddedilmiş olan bazı şüpheli fikirleri, İslami söyleme büründürerek ithal eden onlardır. Kültürel mirasımıza hiç bu kadar yabancı olmamıştık...’’

* * *

‘‘Cihad'a terörizmi yükleyen anlayış, köklerini Kuran'dan almamaktadır. İranlılar tarafından icad edilen ve Bin Ladin tarafından da kucaklanan bir anlayıştır.’’

‘‘1989'da Ali Ekber Rafsancani, Cuma hutbesinde, terörün ezilmiş halkların haklarını savunmak için en iyi silah olduğunu savunurken ‘terör' sözcüğünün Arapça ya da Farsça karşılığını değil... Lenin'in Fransız ihtilalinden ödünç aldığı ‘la terreur' terimini kullanmıştı. Giyotin ve Çeka'dan (Lenin'in ilk istihbarat örgütü) intihar bombacısına uzanan çizgi ne kadar net.’’

* * *

‘‘Bizim, din bilginlerimiz ve aydınlarımızın, Qutb ve Humeyni'nin insan hakları kavramını reddedişlerinin, Papa VI.Pius'un, 1789'da Fransa İnsan Hakları Deklarasyonu'nu reddetmesiyle ne kadar benzeştiğini anlamamıza yardımcı olmaları gerekirdi. Batılılar, bugün bizim demokrasi yolunda karşılaştığımız zorluklarla çok önceden yüzleşmişlerdi.

‘‘Batı'da vatandaşlar, özgürlükleri için savaştılar; ama bu savaşta ne ruhlarını ne de dinlerini yitirdiler. Biz de özgürlük savaşı için artık kolları sıvamalıyız. Unutmayalım ki, hepimiz Allah'ın onur bahşettiği özgür ve sorumlu insanlarız.’’

Bayramda üzerinde düşünecek, yeni fikirler geliştirecek bir bakış açısı.

Bu vesileyle bayramınızı kutluyorum sevgili okuyucularım.
Yazarın Tüm Yazıları