‘Fevkalade zam’ fevkalade gerçekler

HAYATİ Yazıcı haklı. Ben de Devlet Bakanı olsam, toplu pazarlık görüşmelerinden sonra, memur aylıklarında sağlanan artışı, allayıp pullayıp, ben de, “fevkalade zam” derim. Ne de olsa, halkla ilişkiler, propaganda meselesi.

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı memurlara yapılan zammı koltukları kabararak açıklıyor. Yüzde 4 artı 4 zam, 80 lira ek ödeme, eşi için 20 artı 20 lira aile yardımı ve sendika üyesi memurlara üç ayda bir 45 lira zam.
Hayati Yazıcı, “2011 Temmuz ayı itibariyle zam oranı yüzde 18, bu fekalade zam” diyor. Dikkat, bugün Ağustos 2010, fevkalade zam 2011 için.
Nasrettin Hoca fıkrası gibi. Sanırsınız ki, bu paralar hemen memurun cebine giriyor.

HARCA HARCA BİTMEZ

Oysa, gerçek durum şöyle:
- Zammın ilk uygulaması Ocak 2011’de, yani dört ay sonra.
- Zammın ikinci aşaması 2011 Temmuz’unda, yani bir yıl sonra.
Artışın kendisine gelince:
2011 Ocak ayında en düşük memur aylığı 1387 lira oluyor. Oysa, yoksulluk sınırı 2 bin 680 lira.
Bakan Yazıcı’nın fevkalade zammından sonra, yoksulluk sınırından hâlâ 1290 lira geride. Ocakta zam en düşük aylıklı memurda yoksulluk sınırını bir türlü aşamıyor. 1387 lira, harca harca bitmez.

HERKES İÇİN  DEĞİL

Ücret zammına ek olarak, eş için 20 artı 20 lira verilecek. Aile yardımı eşi çalışmayanlar için, her memur için değil.
Memur ailelerinde eşlerin üçte ikisi çalışıyor. Yardım toplam iki milyon memurdan yaklaşık 700 bini için geçerli.
Yardımı her memur alacakmış gibi gürültü çıkarmak, fevkalade bir gerçek.
Zamma ek olarak, 80 lira ek ödeme öngürülüyor. Bu herkes için geçerli.
Ancak, 80 lira taban ücrete yansımıyor. Emeklilik hesaplanırken, 80 lira toplam aylığa eklenmiyor. Bir başka fevkalade gerçek.
Bunları gözardı ederek, bir yıl sonra yürürlüğe girecek zam oranını yüzde 18’lik artış ilan edip, bunu fevkadale zam diye nitelemeyi, sizlerin değil, Bakan Hayati Yazıcı’nın vicdanına bırakıyorum.
Kaldı ki, bir yıl sonra en düşük memur aylığı, aile yardımı alıyorsa, 1534 lira oluyor. 1534 lira, bir yıl sonra bile hâlâ yoksulluk sınırının altında. Fevkadale zam, hâlâ fevkalade sınırın gerisinde.
Buna, fevkalade propaganda deniyor.

Sendika aidatını devlet ödüyor

KESK Genel Başkanı Sami Evren dün TV’lerde Memur-Sen için “sarı sendikacılığın tipik örneği” diyor.
Sarı sendikacılık, yani işveren, sendikaları bölüyor ve kendi yandaşını yaratıyor. Burada memurları bölen AKP iktidarı. Buna izin veren Memur-Sen.
AKP memur zammı için diğer memur kuruluşlarını kenarda bırakıyor, Memur-Sen ile anlaşıyor. Bu alış verişte de, hoş bir durum var.
Anlaşmaya göre, sendika üyesi memurlara üç ayda bir 45 lira ödenecek. Sami Evren:
“Bu maddeyi Anayasa Mahkemesi daha önce iptal etmişti. Bu açıkça, sendika aidatını devletin ödemesi anlamına geliyor. Sendika kim? Memur-Sen. Ona üye olan memura üç ayda bir 45 lira ödenecek, o memur da, o parayı sendika aidatı olarak Memur-Sen’e yatıracak.”
Haydi, hayırlı sendikalar.

Kim bu solcular

AKP’yi destekleyen, referandumda “evet” oylarını körüklemeye çalışanların son numarası var.
Eski solcuları konuşturuyor, onların evet oyu vereceğini, onların ağzından ilan ediyor.
İsimlere bakıyorum, kimi hapis yatmış, kimi sanatçı, kimi bir zamanlar solcu olmakla övünen birileri. Geçmişte solcu olmak, sanki özel bir konum.
Bunların tezi şimdi, 12 Eylül ile hesaplaşmak için anayasaya evet oyu vermekten geçiyor.
Gerçek solcu, bu anayasa ile 12 Eylül hesaplaşması arasında hiç bir bağlantı olmadığını bilecek kadar bilinçlidir, diye düşünüyorum.
Eeski solcular evet diyor, diye bir denklem yok.
Solcu isen, aslanlar gibi “hayır” diyeceksin.
Yazarın Tüm Yazıları