Ferai Tınç: Yorgo'nun elini kim sıkacak?






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

EVET Yorgo'nun elini kim sıkacak? Öyle, karşılaşınca tokalaşmaktan söz etmiyorum. Yunanistan'dan birbiri peşi sıra gelen yumuşama mesajlarına nasıl yanıt verilecek?

Barış, siyasi irade işidir. Güçlü bir siyasi irade ister.

Yoksa, güçlü olan alır götürür süreci.

Dün, çok deneyimli bir diplomat dikkatimi çekti. ‘‘Barış sanki iki ülke arasında değil de Papandreu ile Cem arasındaymış gibi duruyor’’ dedi.

Biraz deşince, İsmail Cem'in de diğer tüm bakanlar gibi Başbakan Ecevit'e öyle her gerektiği anda kolayca ulaşamadığını anımsattı.

Oysa, karşılıklı adım atmayı gerektiren barış sürecini derinleştirmek ve kalıcı hale getirebilecek bir temele oturtmak için sıkı bir eşgüdüm, güçlü bir hükümet gerekir.

Artık iyice itibar yoksunu haline gelen bu hükümetin Yunanistan'dan ard arda gelen açılımları ne kucaklayacak ne de göğüsleyecek hali kalmamıştır.

Olayların peşinden sürüklenmekten başka.

* * *

BARIŞ girişimcilik ruhu ister. Cesaret, kararlılık ve iyi hesap işidir.

Örneğin Atina, Türkiye'yi artık bir tehdit olarak görmediğini ve silah alımını tehdit olmaktan çıkarttığını açıkladı.

Bu sadece Türkiye'ye yönelik bir jest mi?

Hayır. Tabii ki Türkiye'yi de olumlu yönde etkiliyor ve silahlanma yükünün hafifletilmesine kapı açıyor ama, bu kararın ardındaki asıl neden Yunanistan'ın önceliklerinin değişmesiydi.

Yunanistan, artık Avrupa Birliği'nin birinci ligindeki ülkeler arasında yer almak istiyor. Genişlemeden önce tribünlerdeki yerini garantilemeyi hedefliyor.

Ekonomisini güçlendirmek bir numaralı hedef haline gelince, silah harcamalarının kısıtlanması da doğal olarak gerekiyor.

Savunma Bakanı Çuhacopulos'un ve Dışişleri Bakanı Papandreu'nun mesajları etkileyiciydi. Hem Türk kamuoyunu hem de üçüncü tarafları.

Büyük bir başarı bu aslında.

Siyaset ve halkla ilişkiler biliminin inceliklerini, iyi hazırlanmış bir stratejinin üzerine kusursuz bir uyumla yerleştirmek.

* * *

YUNANİSTAN, Kıbrıs ve Ege sorunlarını Helsinki Zirvesi'nde Avrupa Birliği'ne mal ettikten sonra rahatladı. 2002'nin sonunda Kıbrıs'ın tam üyelik kararı var gündemde. 2004'de de Ege sorunlarını ele alacak Avrupa Birliği.

O nedenle şu sırada Ege sorunlarını konuşmamak, Kıbrıs'ı es geçmek Atina için mümkün. Hatta tercihi.

Barış sürecinin içi boş bir taktik süreci haline dönüşmemesi için, Türkiye'nin de kendi tezleri çerçevesinde önemli barış adımları atması, Papandreu'nun uzattığı ele karşı barış hamlesinde bulunması gerekiyor.

Ama bu hükümetle bunun imkanı yok.

Çünkü barış, hamle gerektirir.

Savunmaya kilitlenmiş bir hükümetle mümkün mü?

Yazarın Tüm Yazıları