Ferai Tınç: Meclis'ten izlenimler






Ferai TINÇ
Haberin Devamı

GEÇEN hafta sonu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeydim.

Kimseyi kırmak istemem ama o atmosfer, Türkiye'yi hiç ama hiç yansıtmıyor.

Engelli koşuda en yüksek skora gözünü diken Türkiye'nin imajı düşmüyor oraya.

Ama inanıyorum ki, kamu bankalarıyla ilgili düzenlemeler ve harcamalarda şeffaflık ilkesi hayata geçtikten sonra, siyaseti çıkara tahvil eden mekanizma zayıflayınca Meclis'in profili de değişecek.

O zaman siyaseti meslek olarak benimseyen ve sevenlere kalacak politika.

Kadınlara da Meclis çatısı altında daha fazla yer açılacak. Çok çalışma ve özveri isteyen, karşılığında da önemli bir para ve güç getirmeyen her işte olduğu gibi.

* * *

17 Ağustos depreminden bir süre sonra Ankara'da kriz masasında görev almış olan bir yetkiliyle konuşurken ilginç bir soru sormuştu, ‘‘Depremin büyüklüğünü siz İstanbul'dan o gece fark edebilmiş miydiniz?’’ diye.

Depremin büyüklüğünü anlamakta olduğu gibi bu krizin derinliğini algılamakta da zorlanıyor Ankara.

Delikleri tıkayarak teknenin yola devam edebileceği inancı hálá ağır basıyor.

İstanbul ile Ankara arasında krizin değerlendirmesiyle ilgili önemli bir farklılık daha var. İstanbul'da sokaktan iş dünyasına kadar geniş bir yelpazede kriz bir sistem sorunu olarak değerlendiriliyor. Kiminle konuşsanız, ‘‘Yolsuzluklar yüzünden bu hale geldik. Devletin kasasını boşalttılar bedelini biz ödüyoruz’’ diye tepki gösteriyor. Ama Ankara farklı. Orada Batı'nın Türkiye'yi ‘‘ucuza kapatmak’’ istediği konuşuluyor. Tabi ki başka görüşler de var, (esnaf mitinginde olduğu gibi) ama bu yaklaşım öne çıkıyor.

‘‘Bugüne kadar IMF önerdi, biz yaptık. Sonuç ortada. Şimdi dış kredi musluğunu kapatarak Türkiye'yi, tam teslimiyete ve elinde neyi var neyi yoksa ucuza satmaya mecbur ediyorlar’’ deniyor.

Program açıklanır açıklanmaz da ilginç yorumlar duydum. ‘‘Yeni bir şey yok, bu kadar zaman neden beklendi?’’ diyerek bugüne kadar geçen dönemde krizin derinleşmesinden bu gecikmeyi sorumlu tutma niyeti seziliyor.

Bir izlenim daha. Derviş, hükümetin çirkin ördek yavrusu gibi duruyor.

Aslında programın bu kadar gecikmesindeki nedenin de yaşanmakta olan entegrasyon sorunu olduğu anlaşılıyor.

* * *

MECLİS'e gitme nedenim, Türk Parlamenterler Birliği'nin düzenlediği Tarih Boyunca Türk-Ermeni ilişkileri konulu sempozyumdu. Çok geniş katılımlı bu toplantı bir ilkti. Hem Meclis çatısı altında yapılmış olması nedeniyle, hem de Türkiye'nin kaderinde rol oynamış olan asker ve sivilleri bir araya toplaması nedeniyle bir ilkti. Önemli bir toplantıydı, Kürt meselesi gibi Ermeni soykırım iddiaları da Türkiye'de tabu konular arasındaydı ve tartışılması istenmedi.

Türkiye'nin saldırıları göğüslemekteki zaafı da buradan kaynaklandı. Bu konunun yok farzedilmesinden.

Bu toplantılar yararlı ama yine de ilk adım Türkiye'deki Ermeni cemaatinin sorunlarına bir an önce eğilmek olmalı. Sorunlar o kadar çok ki. Örneğin kendisinin Ermeni olduğunu ispat edemeyen bir vatandaşımız, çocuğunu Ermeni okuluna kayıt ettiremiyor. Bu zor bir iş çünkü büyük bir kısmının nüfus kütükleri kayıp ya da zor bulunuyor. Bunlar bizim, çözüm bekleyen önemli sorunlarımız. Meclis çatısı altındaki toplantılarda bu konuların da dile getirilmesini ve çözüm önerilerinin tartışılmasını dilerdim.

Bu arada, Ermeni, Rum ve diğer bütün Hıristiyan okuyucularımın Paskalya'larını kutluyorum.

Güzel yarınlara ve daha güçlü bir Türkiye'ye, hep birlikte...

Yazarın Tüm Yazıları