Ferai Tınç: Hep o aynı mesaj

Ferai TINÇ

Dün sabah telefondaki ses: ‘‘Duydun mu?’’ dedi ‘‘Ekonomi bakanımız da kaybolmuş!’’ Para getiremeyeceği anlaşılınca, Ankara'nın soğuyu verdiği Bakan'ımızın, gökyüzünde kaybola kaybola geri dönerken cebinde sadece bir mesaj bulunduğu artık anlaşıldı.

Siyaset, paradan elini çeksin!

‘‘Bu olmadan, bu doğrultuda adım atılmadan size destek veririz ama, vergi mükelleflerimizin paralarından veremeyiz’’ dediler.

Aslında bu, sadece Washington'un mesajı değil.

Brüksel de aynı şeyi söylüyor.

* * *

AVRUPA Birliği ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması için Türkiye'nin alacağı önlemleri içeren Ulusal Program, ekonomik kriterlere uyum konusunda da ayak sürüyor.

Avrupa'nin ilk tepkisi temkinli oldu. Ama program incelendikçe görüşler netleşiyor.

AB'nin Türkiye'deki temsilcisi Karen Fogg, ‘‘Çok önem verdiğimiz bazı ekonomik konular kısa vadeli programdan orta vadeye aktarılmış. Bu orta vadenin de ne vakit olduğu belli değil’’ diyor.

AB'nin önem verdiği maddeler, hükümetin para işlerine karışmasını engelleyenler.

Şeffaflaşmayla, rekabet politikalarıyla ve devlet yardımlarının denetimi ile ilgili bu maddeler.

Kaldı ki 1995'te imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'na göre Türkiye rekabet yasalarını yeniden düzenlemekle yükümlüydü. Yapmadı.

Devlet Yardımları İzleme ve Denetleme Kurumu'nu tesis etmeliydi.

Etmedi.

Bu konu, Katılım Ortaklığı belgesinde ekonomik kriterler başlığı altında, kısa vadeli öncelikler arasına alındı.

Ulusal programda, o da daha ileri bir zamana ertelendi.

Çalışma dünyasının vaz geçilmez denge unsurlarından olan, sendikal haklarla ilgili yasaların ILO normlarına göre düzenlenmesiyle ilgili öncelikler de orta vadeye çekildi.

* * *

HEP o aynı mesaj.

Siyaset paradan elini çeksin.

Sistem yolsuzluklardan arınsın.

Şeffaflık ve demokrasi.

Yapılacaklar belli. Yapılınca olacaklar da.

Çark dönmeye başlayacak, araba yola koyulacak.

Ünlü 15 maddenin özünü ilgilendiren değişim talebi, aslında Ulusal Programda da var. Bunların hayata geçirilmesi Türkiye'yi Avrupa Birliği sürecinde de Türkiye'yi rahatlatacak ilk adım.

Diğerleri de hızla takip etmeli.

Türkiye'nin gündeminde Kıbrıs gibi, Boğazlar, Kafkasya gibi çok önemli dış politika sorunları var.

Yapılması gerekenleri hızla yapmak, o platformlarda da rahatlatacak bizi.

Ama ya yapılmazsa olacaklar? Onları tahmin edebilen var mı?