Fazla kilo beyni küçültür mü

Yaşam süremiz uzuyor ama istatistiksel veriler işlerin sanıldığı kadar yolunda gitmediğini gösteriyor.

Son elli yılda elde edilen yaşam süresi artış hızı 10-15 yıldan bu yana yavaş yavaş düşüyor. Uzmanlar bunun nedenini araştırmakla meşguller. Suçlulardan birini buldular bile: Kilo fazlalığı ve şişmanlık sorunu. Kilo sorunu yaygınlaşıp, obezite global bir salgına dönüştükçe ortalama yaşam süresi artış hızı düşüyor.

Bunun nedeni kilo fazlılığı sorununun, kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser gibi kronik ve yaşlandırıcı hastalıkların yoğunluğunu artırmasıdır. Ayrıca aşırı kilonun Parkinson’dan Alzheimer’e kadar bir dizi beyinsel sorunu tetiklediği, hipertansiyona, romatizmaya yakalanmayı kolaylaştırdığı da dikkate alınırsa "fazla kilolu olmanın" yaşam süresini nasıl azalttığı daha kolay anlaşılıyor. Kısacası kilolu olmak, yağlanmak, yaşamın sadece kalitesini bozmuyor, ömrü de kısaltıyor. Fazla kiloların son numarası beyinde yaptığı tahribatlar!

DEPRESYONUN SEBEBİ FAZLA KİLOLAR OLABİLİR

Araştırmalar özellikle karın bölgesindeki yağlanma eğiliminin kanda kortizol ve insülin artışına neden olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca karın yağ hücrelerinin önemli miktarlarda kortizol üretebileceği de belirtiliyor. Kortizol ve insülin üretiminin artması yaşam süresini azaltan oksitleyici, paslandırıcı, yangısal-iltihabi süreçleri hızlandırıyor. Obezitenin hücreleri yaşlandıran oksitlenme süreçlerini hızlandığını gösteren çalışmalara hergün bir yenisi ekleniyor. Bazı araştırmalarda karın bölgesinde fazla miktarda yağı olan hastaların depresyona daha kolay yakalandıkları, majör depresyon sorunu yaşayanların karın bölgelerinde sağlıklı insanlara göre iki kat fazla yağ depoladıkları gösterildi. Karın bölgesinde biriken yağlar arttıkça depresyona eğilimin çoğaldığını gösteren bulgular da var.

Karın bölgesinde yağ birikiminin depresif bozukluk yaşayanlarda daha kolay oluştuğunu ortaya koyan güvenilir çalışmaların sayısı oldukça fazla. Kısacası obezite-beyin bağlantısı sadece Parkinson’la Alzheimer’le sınırlı değil. Kilo fazlalığı ve obezite sorunu ruh sağlığını pek çok yönde bozuyor. Bazı araştırmalarda aşırı kiloluluk ve obeziteyle dikkat eksikliği ve hiperaktive bozukluğunun da ilişkili olabileceği ortaya konmuş.

Anlaşılan, obezite sadece bedenimiz için değil, beynimiz için de ciddi bir problem haline geliyor. Oldukça uzun süreli bir araştırmaya göre beden yağı artıp, vücut kitle indeksi yükseldikçe beyin küçülüyor. Gözlemler obezite-beyin ilişkisinde sorumlu faktörün öncelikle "kortizol" olduğunu gösteriyor. Öyle görülüyor ki küçük miktarı ve kısa dokunuşları ile beyni gelişmeye, öğrenmeye zorlayan kortizolün miktarı artınca işler tersine dönüyor. Fazla kortizol yarattığı kronik stresle bir taraftan "stres oburluğu" yaratarak kilo aldırırken diğer yandan yorgunluğa, depresyona ve beyin hasarına neden oluyor. Beyin ve vücutta yaşlanma süreçlerini hızlandırıyor.

"Kronik stres" günümüzün en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Stres kortizol üretiminde uzun süreli yükselişlere neden oluyor. Bu yükselişler kilo almayı, karın bölgesindeki yağları çoğaltmayı kolaylaştırıyor. Gövdesel yağlanma ise sadece kalbi, damarları, eklemleri, karaciğer ya da pankreası değil beyni de yoruyor, üzüyor. Fazla kiloluluk beyne de iyi gelmiyor! Kilo sorununu çözme ve kilonuzu yönetme kılavuzunuzun içinde "stresle mücadele etme"ye de yer açmak zorundasınız.

Saçlarınız azalıyor mu

Saç kaybına yol açan pek çok neden var: Yaşlanma, hormonal değişimler, genetik eğilimler, genetik faktörler, hastalıklar, özellikle demir ve çinko gibi vitamin ve mineral eksiklikleri bunların en önemlileri. Saçlarınızı güçlendirmek veya saç kaybını azaltmak istiyorsanız öncellikle bu soruna yol açan nedeni belirlemeniz gerekiyor. Ayrıca doğru beslenmeniz, eğer varsa ruhsal sorunlarınızı halletmeniz şart. Özellikle çinko, B vitaminleri, yeşil çay, biotin, üzüm çekirdeği özütlerini içeren antioksidan ve vitamin karışımı desteklerden de faydalanabilirsiniz. Reçeteli ilaçlardan "Minoksidil"in saç kaybını yavaşlattığı ve yeni saç oluşumunu hızlandırdığı biliniyor. "Finasterid" yararlanabileceğiz bir başka üründür. Bu iki ürün özellikle erkekler için tavsiye ediliyor.

Saç kaybına yol açan temel neden ortadan kaldırılmadığı sürece saç kaybını önleyemezsiniz. Saçların sadece ağızdan beslenebileceğini, dışarıdan kullandığınız sıvıların, şampuanların sadece geçici değişimler sağlayabileceğini de unutmayın.

6 altın öneri

İşim gereği öğle yemeği için masa başından kalkamıyorum. Ve genelde bu öğünü atlıyorum. Akşam yemeğinde de malum sorun, gereğinden fazla yiyorum. Öğle yemeğini nasıl halledebilirim? Karın çevrem gittikçe yağlanıyor. Nedeni bu olabilir mi?

Öğün atlamanın zararlarını ve kilo almaya yol açan çok önemli bir etken olduğunu artık biliyorsunuz. Özellikle masa başında geçirdiğiniz saatler arttıkça bel çevrenizdeki yağ artışı da bu durumdan ne yazık ki etkileniyor. İnsülin direnci denilen durum akşam öğününde almanız gereken karbonhidratlı yiyecekleri glisemik indeks yönünden oldukça yüksek olanlarına çeviriyor. Masa başında öğün geçirmek zorunda olanlar için, işte öneriler:

1) Bilgisayar ile uğraşırken yemek yiyorsanız yemeğe başlamadan önce porsiyonunuza bir göz atın. Büyükse mutlaka azaltın. Çünkü yediğinizin farkına bile varmadan 500-600 kalori alabilirsiniz.

2) Öğle yemeğinizin yanına mutlaka cacık, ayran, yoğurt gibi bir yiyecek ilave edin.

3) Ofiste masa başında öğününüzü birileri ile birlikte tüketmeye özen gösterin. Konuşarak yemek yemek hızınızı bir parça azaltabilir.

4) Mümkünse kimi zaman iş yerinizin kafeterya ve benzeri kısımlarında yemek yemeği tercih edin.

5) Masa başında yemek yerken hijyen konusu gözden kaçabilir, ıslak mendil kullanarak bilgisayar, klavye ve benzeri malzemeleri, masanızı yiyecek koymadan önce temizleyin.

6) İş nedeni ile öğün atlamak bir alışkanlık olmamalı ama amaç alışkanlık kazanmaksa evden yemek götürmek kazanılabilir bir alışkanlık olabilir.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Fazla şeker pankreas kanseri riskini artırabilir

Şekerli yiyecekleri fazla miktarda ve uzun süreli tüketmenin vücudunuzda yarattığı tahribatlardan biri de pankreas kanseri. İsveç’te 80 bin kadın ve erkeğin üzerinde yapılan bir araştırma şeker içeriği yüksek bir beslenme tercih eden kişilerde pankreas kanserine yakalanma oranının düşük şekerli bir beslenme planı uygulayanlara göre yüzde 70 daha fazla olduğunu ortaya koydu.

Ayrıca hergün birden fazla şekerli-gazlı içecek tüketenlerin pankreas kanseri riskinin bu içecekleri tüketmeyenlere göre yüzde 90 daha fazla olduğu görüldü. Şeker içeriği yüksek olan besinlerin pankreastaki insülin salgısını artırdığı, bunun da ileride kan şekeri bozukluklarına yol açtığı biliniyor. Öyle görülüyor ki, fazla şeker miktarı sadece kanda değil pankreasta da yapısal sorunlara neden oluyor. Eğer siz de erken teşhisi son derece güç olan bu kansere yakalanmak istemiyorsanız, tükettiğiniz şeker miktarına dikkat edin. ehattat@yasasinhayat.org

Öğrenciler ginkgo kullanmasın

Üniversite sınavına hazırlanan gençlerin müthiş bir tempoyla son çalışmalarını yaptıklarını biliyoruz. Daha önce de yazık ama bir kez daha hatırlatalım: Bu süreçte performans artırıcı herhangi bir ilaç ve doğal bir ürün kullanmaları son derece tehlikelidir. Anne-babalar bizi e-mail bombardımanına tutuyor. Konu çok yaygın kullanılmaya başlanılan "Ginkgo biloba" özütlerinin yararlı olup olmadıkları. Ginkgo bitkisi özütlerinin gençlerde sınav performansını artırdığı, zekayı keskinleştirip dikkati yoğunlaştırdığını gösteren güvenilir bir bilimsel çalışmaya rastlayamadık. Tam tersine öğrencilerde uyku kaçması, baş ağrısı, bulantı ve çarpıntı gibi ciddi sorunlar yarattığını gözlemledik. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilere ve ailelerine bitkisel veya besin kaynaklı doğal desteklerden pek sonuç beklememelerini, bu konuda doğru, dengeli ve yeterli beslenme dışında kalan önerilere itibar etmemelerini bir kez daha hatırlatalım. Eğer mutlaka bir destek kullanmayı düşünüyorlarsa güvenilir bir "Multi Vitamin" ve "Omega-3" desteklerinden yararlanabileceklerini hatırlatalım.
Yazarın Tüm Yazıları