Fatih Altaylı: Sıkışınca ‘100 numara’ya






Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

ANAP, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı koltuğuna oturttuğu Cumhur Ersümer'e sahip çıktı.

ANAP kurmayları toplandılar ve Ersümer'in istifa etmemesine karar verdiler.

Oysa DGM Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede Ersümer suçlanıyor.

Gerçi savcı doğrudan doğruya Ersümer'i hedef alan bir suçlama yapmıyor ama sanık ve tanık ifadeleri Ersümer'i suçluyor.

Zaten DGM Savcısı da, Ersümer'le ilgili bir işlem yapmamasını Ersümer'in suçsuz olduğu yolundaki kanaatine değil, bakanlar hakkında soruşturma açılmasını Meclis'e bırakan Anayasa'nın 100 numaralı maddesine bağlıyor.

Yani Savcı diyor ki: ‘‘Vallahi ifadeler Sayın Bakan'ı işaret ediyor ama benim elimi Anayasa bağlıyor. Bundan ötesi Meclis'in işi.’’

İşte Anavatan Partisi, Anayasa'nın 100 numaralı maddesinin yargının elini kolunu bağlamasından yararlanıyor ve Ersümer'i istifa ettirmiyor. Nasıl olsa bundan sonrasi siyasi.

Hükümeti bozma tehditleri, şantajlar, pazarlıklar ANAP'ın geçmişinden alışık olduğu olaylar.

Nasıl ki, Genel Başkanları Mesut Yılmaz'ı kurtarmak için en büyük siyasi muhalifi DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'le bile anlaştıysa, ANAP bundan sonra da pazarlıklar yürütecek.

ANAP bu pazarlıkları yürütürken, Bakan Cumhur Ersümer de Anayasa'daki ‘‘100 numaraya’’ sığınmış bekleyecek.

Haliyle ortalık bir miktar pis kokacak ama bunların burunları o kokulara alışık...

Taner'in ayıbı

MİLLİYET dün ‘‘DGM Savcısı Taner'in peşinde’’ diye yazmıştı. Etibank'la ilgili olarak Taner'in arandığını belirtiyorlardı.

Haberin yazılış biçimi yanıltıcı olabilir.

Taner'le birlikte Etibank'ın özelleştirilmesinde imzası olan tüm siyasetçiler ve bürokratlar DGM'ce aranıyor.

İfadeleri alınacak ve sorumluluklarına bakılacak.

Orada Taner'in şahsi ayıbı yok. Ortak bir hata var.

Bence Taner'in asıl yanlışı bankayı satmak değil, bankayı satın alan grubun yönetim kuruluna girmek.

Bunun yasa önünde bir suç teşkil edip etmediğini bilmem ama vicdanen mahkûm olmasına yeter...

Ersümer konuşursa

ANAP'a yakın kaynaklar, Cumhur Ersümer'in hakkında ilk iddialar ortaya atıldığı gün istifasını yazıp Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdiğini söylüyorlar.

Mümkündür.

Ancak Yılmaz'ın Ersümer'i bütün siyasi risklerine rağmen, üstelik de istifa elindeyken koruyor olması biraz manidar.

Belki de, Yılmaz Ersümer'in Yüce Divan'a çıkıp detaylı bilgiler vermesinden, kendisini azmettirenlerin isimlerini açıklamasından çekiniyordur.

Zaten dün bir gazetede Turgut Yılmaz'ın ‘‘Adamımız düzgündür’’ açıklaması yer alıyordu ki, bir bakandan ‘‘bizim adamımız’’ diye söz edilmesi bile yeterince ilginçtir.

Bence bugünlerde Ersümer'i sıkı korumaya alsınlar.

Allah muhafaza başına bir kaza falan gelmesin...

Pahalı koruma

MESUT Yılmaz'ın annesinin evi 10 yıldır korunuyormuş.

Günde 3 vardiya eder günde 9 polis. Bugün polis maaşı 300 milyon desen ayda 2 milyar 700, yılda 32 milyar 400, 10 yılda 324 milyar lira eder. O da bugünün erimiş polis maaşıyla.

Bu parayla Mesut Bey'in annesine korumalı bir sitede ev alsak daha ucuza mal olurmuş doğrusu...

Mesut Bey'in annesinin korunmasına karşı değiliz ama hiç değilse geleceği zaman haber verse ve sadece o günler korunsa iyi olmaz mıydı?

Yüzde 85'lik indirim

EKREM Pakdemirli aradı.

‘‘Cavit'i bankalardan sorumlu yapanı pek hafif geçmişsin’’ dedi.

‘‘Yazdım ya, daha ne yazayım’’ dedim. Yeterince sert bulmamış.

‘‘Cavit Çağlar'a kamu bankaları bağlanması cumhuriyet tarihinin en büyük rezaletlerinden biridir. Kamu bankalarından sorumlu bakan, kamu bankasıyla borç pazarlığına oturdu. O sırada Cavit'in Ziraat Bankası'na 48 milyon dolar borcu vardı. Pazarlık sonucu borcun 40 milyon doları silindi. Geri kalan 8 milyon dolar Türk Lirası'na çevrilip takside bağlandı. Var mı böyle bir olay?’’ diye sordu Pakdemirli.

Yok elbette böyle bir olay.

Beymen yüzde 50 indirimle bütün malını sattığına göre, bu indirimlerle Ziraat'in milyarlarca doları yok etmesi normaldir.

Cavit Çağlar'ın işadamı olarak böyle bir pazarlık yapma hakkı vardır. Ama böyle bir pazarlık yapma hakkı olan adamı, o bankadan sorumlu bakan yapma hakkı kimsede yoktur.

Bu olayda suçlu Cavit Çağlar değil, bugün Cavit Çağlar'ın durumuna ‘‘çok üzülen’’ Süleyman Demirel'dir.

Bunun hesabını vermesi gereken kişi Çağlar değil, Demirel olmalıdır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

MHP bir kez daha tükürdüğünü yalamak zorunda kaldığı halde, efelik yapmadığı zaman.

Yazarın Tüm Yazıları