Farkında olmak

GEÇMİŞ ile geleceğin en canlı, en renkli, en konuşkan tüneli Kapalı Çarşı, her zaman ama en çok da yeni yıla bir isim aradığım bu günlerde çeker beni.

Önceki akşam, Mercan'dan Eminönü'ne indiğimde yıllardır önünden gelip geçtiğim, minarelerini İstanbul'un birçok değişik yerlerinden seyrettiğim Yeni Camii'nin merdivenlerinde yürüdüğümü fark ettim.

Hiç çıkmadığım merdivenleri yavaş yavaş tırmandım. Kapıdan içeri baktığımda, uzaktan sevdiğim bu görkemli yapının dışının, içinden daha çok bana ait olduğunu fark ettim.

Ne eksiklikmiş meğer.

Hava kararmış, minareleri aydınlatan ışığın gölgelediği avlu, gösterişsiz, içe dönük, gönülden gönüle bir İstanbul dindarlığına daha çok bürünmüştü.

Kudüs'teki El Aksa, Şam'daki Ummayad'ın görkemine sahipti bu mekan. Ama onlardan farklıydı.

El Aksa'da bir köşede kendi içime dalmışken karşıma dikilen bir Filistinli adamın beni neredeyse karga tulumba dışarı atışı aklıma geldi. Dört mezhebin aynı anda ibadet edebildiği o muhteşem Ummayad'da da, bir ailenin camiinin içindeki piknikleri.

Farkına vararak attığım bir adımla güzellikler açıldı önüme. Yeni Camii artık dışıyla değil içiyle de bana ait olurken dışarı çıktım. Karanlığın çöktüğü meydanda bildik karmaşa beni bekliyordu.

Kürtçe türküler yükselen tezgahın hemen sağında, tok bir sesten Arapça dua kasetlerini müşteriye dinleten bir satıcıyı, az ötesindeki sehpaların üzerinde minik noel babalar, rengarenk koni şapkalar, parlak yaldız maskeleri aynı anda fark ettim.

Gece olmadan önce Nişantaşı'na uzandığımda, bambaşka bir dünya gibi duran ama hiç de öyle olmayan bir bütünlüğün içindeydim.

Işıklarla süslenmiş ağaçlar, sokak konserleri, cıvıl cıvıl kalabalık. Ve yollarda birlikte dans eden HERyerden, HERkes.

Tüm farklılıkların -din, dil, sınıf, cinsiyet, nesil, görgü vesaire- sevinci üretme yaratıcılığını bir arada bulabilmenin zenginliği vardı, Eminönü Meydanı'ndan Nişantaşı'na uzanan bu bütünlük içinde.

* * *

YENİ yılın ismini koydum. Farkındalık Yılı.

Üstünkörülüğün, yüzeyselliğin, görünenle yetinmenin, göz yummanın, göz boyamanın, oyalamanın, oyalanmanın, karanlıkta iş çevirmenin, çözümsüzlüğe sığınmanın, yok saymanın, takmamanın, saygısızlığın, hesaba katmamanın, zaman kaybetmenin, hayatı ıskalamanın tam tersi.

Farkındalık, Avrupa ile randevumuz olan 2004 için, artılarımızla kendimizi fark ettirip, eksikliklerimizin farkına vararak, her anın farkında yaşanması gereken bir yıl için en uygun isim değil mi sizce de?
Yazarın Tüm Yazıları