Evgin, klipteki delikanlıya jönlükten yana nal toplatır

Bundan iki hafta önce Elif Ergu’nun yaptığı Başak Köklükaya röportajının ilk sorusu ve yanıtı şöyleydi:

- Sahnede olmak isteyen Başak’ın çocukluğu nasıldı?

- Sanırım bizim kuşaktaki birçok kız gibi ben de Erol Evgin’le evleneceğimi sanırdım.

Ben bunu okuyunca, Başak Köklükaya’yı bir sev, bir sev...

Yani kendilerini zaten beğeniyor, oyunculuk kabiliyetini takdir ediyorduk da bu cümleyle başka bir damardan ilişki kurduk, empatide buluştuk...

Ben şahsen ömrümde sahnede olmak istemiş değilim. Gelin görün ki, evet efendim, ilk aşkım olan babamı ve üç-beş yaşlarındayken yeğenlerime, kuzenlerime filan aşık olmamı bir yana koyacak olursak, 70’li yılların başlarında doğmuş hemen her Türk kızı gibi, ben de ilkokul senelerinde Erol Evgin’e meftundum.

Bizim yaşlarda bir cins-i latif ismi telaffuz edin ki çocukken Erol Evgin’e aşık olmasın; mümkün değil... Bizim sınıfın dişi mevcudunun hemen hepsi, silme öyleydi. Ne cins bir karizmadır bu Erol Evgin’inki, ilkokul yaş grubuna hitap eden, anlayan beri gelsin...

Herkesin favori bir Erol Evgin şarkısı vardı. Ben meselá, ‘İşte Öyle Bir Şey’den Erol Evgin söylemesine rağmen hiç hazzetmezdim ama ‘Bir De Bana Sor’ dediniz mi, aaah akan sular dururdu.

Ana-babalı, sıcak yuvalı, bacak kadar çocukken, niyeyse, ‘Evlerin ışıkları bir bir yanarken / Bendeki karanlığı gel de bana sor’ dizeleri kulağıma çalınmayagörsün, boyumu aşan bir hüzne gark olurdum.

Aradan çok seneler, köprünün altından çok sular, kalp cenahından da kimileri can yakan, kimileri abur cubur yutulan nice aşklar geçti.

Fakat yine de ‘Bir De Bana Sor’un bünyede yarattığı etki ve Erol Evgin’in melül ifadesi ile ‘saç modeli’ hiç değişmedi.

AŞKIN ŞAHİDİ KIRMIZI ATKI

Şimdilerde Erol Evgin’in yeni albümü İbadetim’e adını veren şarkının klibi dönüyor müzik kanallarında. Evgin, herhálde ‘E, boyumuz kadar oğlumuz da aynı piyasada at oynatıyor, klipteki jönü artık ben oynamayayım’ şeklinde düşünmüş olacak ki eskilerde kalmış bir aşkın hikáyesi aktarılmış. Esas oğlan rolünü, Evgin’in gençliğini canlandıran manken bir arkadaşımız kapmış.

Olay Rumeli Feneri’nin dibinde geçiyor. (!) Ve -elimize kliple ilgili bir bülten de ulaştığı için kesin olarak biliyoruz- ‘Klipte anlatılan büyük aşkın şahidi ve simgesi kırmızı bir atkı’ymış...

Siyah-beyaz klipte, bir tek atkıya renk verildiğini gördüğümüzde; ‘Bu klibi kesin Sinan Çetin çekmiştir’ diye düşünmüştük. Bildiğiniz üzre Çetin’in kliplerinde ısrarla ‘uçuşan kırmızı şey’ ya da ‘kırmızı giymiş kadın’ kullanmak gibi bir takıntısı bulunuyor.

Nitekim yanılmamışız. Daha doğrusu, tamamen yanılmamışız. Zira yönetmenliği Barış Denge üstlenmiş ama Çetin de klibin yapımcısıymış...

Ben yine de derim ki, Evgin, klipteki delikanlıya jönlükten yana nal toplatır. Üstelik, partilere filan üzerinde kendi adı yazılı tişörtlerle icabet eden oğlu Murat Evgin Bey’den de hálá daha karizmatik, daha yakışıklıdır.

Akranım olan kadınlara sesleniyorum: İmza kampanyası başlatalım arkadaşlar!

Bir dahaki klipte Evgin, kendi aşkını kendi oynasın. Evgin ki, hepimizin ilk aşkıdır, hakkı mıdır, hakkıdır...
Yazarın Tüm Yazıları