Eskiden de aptal çok muydu yoksa yarışmalaryüzünden mi öyle görünüyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bilgi çağında yaşarken, insanların giderek bilgisizleşmesi mümkün olabilir mi? Bir ara TV’lerdeki magazin programlarında mankenleri zor sorularla ters köşeye yatırmak pek modaydı.
Kendine güvenip de yarışma programlarında cehaletten dökülenlerle kimse ilgilenmiyordu. Şimdi türban ve laiklik ile uğraştığımız için bu tartışmaların altındaki bilgi düzeyini ölçen biçen yok. Amerika’da ise yeni kuşakların giderek bilgisizleşmesini tartışmaya açan kitaplar yayımlanıyor. Akılcılık karşıtı kibirli iklimin gelecekte demokrasiye zarar vereceği tartışılıyor. Çünkü kuruluşu Aydınlanma Felsefesi’ne dayanan Amerika’da, akla aykırı tutum ve cehalet giderek daha geniş kitlelere yayılıyor. Hitler’i silah tüccarı, Abraham Lincoln’ü de Tom Amca’nın Kulübesi’nin yazarı zanneden Amerikalılar var. Daha da ötesi genç Amerikalılar arasında kıtanın 1750 yılından sonra keşfedildiğini zannedenler bulunuyor.
Bunlar, Recep İvedik parodisi değil, gerçek. İngiltere’de, Kim Milyoner Olmak İster benzeri yarışmalarda sorulara verilen cevaplar.
- 22 Kasım 1963’te Dallas’ta ne oldu?
- Bilmiyorum, o tarihte Dallas’ı seyretmiyordum.
- Bob Hoskins’in rol aldığı, Leonardo da Vinci’nin ünlü bir tablosunun adını taşıyan filmin adı?
- Roger Rabbit.
- Mısır ile İsrail arasındaki Altı Gün Savaşı kaç gün sürmüştür?
- 14 gün.
- Esmeralda’ya aşık olan kambur roman kahramanı kimdir?
- Nostradamus.
- Hindistan’ın para birimi nedir?
- Ramazan.
- Johnny Weismüller’in canlandırdığı orman kahramanının adı nedir?
- İsa.
Yarışmaların bizdeki muadillerinde de, Portekiz’in başkentini Madrid zanneden, atların harada yetiştirildiğini bilmeyen öğretmenler; Bağdat’ın Türkiye sınırları içinde olmadığını üç joker hakkını kullandıktan sonra keşfedenler ve üçgeni üç boyutlu cisim olarak algılayanlar çıkıyor.
Yarışmaların Amerikan versiyonlarına ait anekdotlar da var. Ancak ABD’de şu sıra yarışmalarda verilen aptal cevaplar değil, ülkenin aklın yolundan uzaklaşması, genç neslin bilgisizliği tartışılıyor. Hatta ülkeye egemen olan aydınlanma ve rasyonalizm karşıtı iklimin, gelecekte demokrasiyi tehlikeye düşüreceğini iddia edenler bile var.
Tartışmanın zemininde iki kitap yatıyor. Prof. Mark Bauerlein’ın "The Dumbest Generation" (En Aptal Nesil) adlı kitabı mayıs ayında piyasaya çıkacak. Ancak şimdiden TV ve gazetelerde tartışılıyor. İngiliz dili ve edebiyatı uzmanı Bauerlein’ın görüşleri yayın organlarında yer buluyor. Öğrencilerinin aptallık ivmesindeki artış nedeniyle bu kitabı yazdığını söyleyen Bauerlein, yeni kuşaklar yüzünden demokrasinin geleceği tehlikede diyor. Gençleri dijital teknolojinin aptallaştırdığını ileri sürüyor. 49 yaşındaki profesör, "Biz 17 yaşındayken sosyal hayat, kapının önünde sona ererdi. Ancak şimdi gençler sohbetlerine yatak odalarından online ve cep mesajlarıyla devam ediyorlar. Gece boyunca direkt temas... zaman ve mekan sınırlaması olmadan" diyor.
Aptallaşmayı analiz etmek için zayıf bir argüman. Kitabı okumak lazım.
Tartışılan diğer kitap ise Washington Post’un eski yazarlarından Susan Jacoby’nin kaleme aldığı "The Age of American Unreason" (Amerikan Akılsızlık Çağı). Jacoby, bu kitabı 11 Eylül saldırılarının hemen ardından tanık olduğu bir diyalog üzerine yazmaya karar veriyor. İyi giyimli iki erkek arasında şu diyalog geçiyor:
- Aynı Pearl Harbor gibi...
- Pearl Harbor nedir?
- Vietnamlılar bir limanı bombalayınca, Vietnam Savaşı başlamıştı ya!
Böylece Jacoby aptallık ve cehalet üzerine kitap yazmaya başlıyor.
KİBİRLİ CAHİLLER
Jacoby, son yıllardaki dini inanca dayalı siyaset ve eğitim trendinin, yerini daha tehlikeli bir eğilime bıraktığını öne sürüyor; Aydınlanma idealiyle kurulan ülkeye egemen olan entelektüel ve akılcı düşünce karşıtı kibirli hava. Jacoby’ye göre Amerikan karakteri, entelektüel elite karşı duyulan güvensizliği daima içinde barındırmıştı, ancak gelişme ve ilerleme arzusuyla birlikte. Şimdi ise Amerikalılar dünya ile ilgili daha az bilgiye sahip oldukları gibi, cehaletlerini de küstahça dışa vuruyorlar. Nesnel gerçeklerin yerini, kulaktan dolma malumat ve kendince akıl yürütmeler alıyor. Köktendinci akımlar, bilime karşı düşmanlığın beslendiği önemli kaynaklardan birini oluşturuyor.
Jacoby’nin kibirli anti-rasyonalizm salgını dediği çerçevede Amerikalı yetişkinlerin beşte biri güneşin dünyanın etrafında döndüğünü düşünüyor. Halkın yarısı cinlere, perilere inanıyor. Yetişkinlerin üçte ikisi, okullarda evrim teorisiyle birlikte yaratılışçılığın öğretilmesini istiyor. Halkın sadece yüzde 26’sı Darwin Teorisi’ni kabulleniyor. Bilime duyulan kuşku, tarihi bilgi eksikliğiyle pekişiyor. Öğrencilerin pek azı, Amerikan İç Savaşı’nın 19. yüzyılın ikinci yarısında meydana geldiğini biliyor. Gençlerin dörtte biri, Amerika’nın 1750 tarihinden sonra keşfedildiğini zannediyor.
GAZETE OKUMAYAN LİDER
Jacoby’ye göre bu koşullar altında Amerikan demokrasisi, bir umursamazlık ve hafıza kaybı girdabında tehlikeye sürükleniyor ve cehaletin temelinde, okumamak yatıyor. 44 yaş altı Amerikalılar’ın yarısı hiç kitap okumuyor. 1984 yılından bu yana, hiç okumayan 17 yaş gençlerinin sayısı da iki katına çıkmış. Muhafazakar yayın organları cehalet ve bilgisizliğe övgüyü körüklüyor. Sağcı radyo ve bloglar, sürekli sol liberal aydınlara sövüyor.
Halkın önünde iyi bir model de var. Başkan Bush. Halk adamı tavırlarıyla 2000 yılındaki ilk seçimi kazanan Bush, çok sağlam, sarsılmaz değerleri sayesinde iyi ile kötüyü ayırt etmesini bildiği imajını yerleştiriyor. Gazete okumadığını açıklayarak hiçbir entelektüel merakı bulunmadığını itiraf ediyor. Böylece Amerikan halkının çoğunluğu, basit, dobra ve dindar olduğu için Bush’u daha güvenilir buluyor. Yüksek Mahkeme kararıyla da olsa, seçilen Al Gore değil, Bush oluyor.
En aptal ünlü Lindsay
Amerika’da aptal damgası yiyen şöhretlerin başında Lindsay Lohan geliyor. New York Daily News’un "Hollywood’un en aptal 50 ünlüsü" listesinde Lohan birinci, Kim Kardashian ikinci, Spencer Pratt ise üçüncü. Seçimin kriteri; kötü film tercihleri yapmak, seviyesiz davranışlar ve aşk hayatında zevksizlik.