Erkekliğe övgü sinemasına Behzat Ç. de ekleniyor

Komedi sevenler için İngiliz komedyen Rowan Atkinson’lı Johnny English’in Dönüşü, gerilimli casusluk hikayesi İkili Oyun, zamanın satıldığı bir zamanda geçen Justin Timberlake’li bilimkurgu Zamana Karşı ve Ömer Vargı’nın buram buram milliyetçilik kokan filmi Anadolu Kartalları haftanın diğer seçenekleri.

Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm...
Yönetmen: Serdar Akar
2011/Türkiye/107’

EMRAH Serbes’in kahramanı Behzat Ç. nihayet beyazperdede. Kitaplardan serbest uyarlamayla televizyona taşınan ve bir fenomene dönüşen Behzat Ç. şansını şimdi de sinemada deniyor.
Kameranın arkasında televizyonda olduğu gibi Serdar Akar oturuyor. 90’larda Yeni Sinemacılar’ın içinde ürettiği Gemide ve senaryosunu yazdığı Laleli’de Bir Azize filmleriyle dikkat çeken, daha sonra televizyon dizilerine geçen Akar’ın asıl yükselişi 2005’te çektiği Kurtlar Vadisi Irak’la olmuştu. Gösterildiği dönem milliyetçiliğe ve erkekliğe yaptığı övgü nedeniyle özellikle sinema çevrelerinde ağır sözlerle eleştirilen Akar, bir sonraki filmi Barda’da da bildiğinden şaşmamış, yine erkeklik şiddetinden beslenen ama bunu hiçbir şekilde sorgulamayan bir filmle karşımıza çıkmıştı. Akar’ın Gemide’yle başlayan ve son iki filmiyle zirveye çıkan erkekliğe övgü sinemasına şimdi de Behzat Ç. Ekleniyor.

Gençlik Parkı’nda tabut

Serbes’in “Son Hafriyat” adlı kitabından uyarlanan Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm, Gençlik Parkı’nda, içinde yaşlı bir kadın cesedinin olduğu bir tabutun ortaya çıkışıyla başlıyor. İhbar üzerine olay yerine gelen “hayata karşı işlenen suçlar uzmanı” Behzat Ç. kadının diri diri gömüldüğünü öğreniyor ve katilin peşine düşüyor. İzleri takip ettikçe de bu cinayetin gerisinde çok büyük güçler olduğunu öğreniyor ve topladığı bu bilgiler onu emniyet içinde yasa dışı yollarla faaliyet gösteren bir örgüte götürüyor. 90’lı yıllarda pek çok yargısız infaz yapan örgütün elemanlarının bugün üst mevkilerde olması da Behzat Ç.’nin önüne pek çok engelin çıkmasına neden oluyor.

Bize de bunu yutmak düşecek

245 kopyayla gösterime giren Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm, +13 yaş sınırına rağmen çok sayıda insana ulaşıp gişede büyük iş yapacak. Bu arada erkekliğe yaptığı övgü dizi sırasında nasıl olmadıysa filmiyle de tartışılmayacak ve Behzat Ç.’nin küfürleri doğal olmasıyla, etrafında ona hayran dolaşan güzel ve güçlü kadınların varlığı da anti-kahramanlığıyla açıklanacak. Bize de bunu yutmak düşecek; bu ülkede erkekliği her gün nasıl yutuyorsak öyle!

GÖSTERİME GİREN FİLMLER

Anadolu Kartalları
Yönetmen: Ömer Vargı
2011/Türkiye/120’

HER Şey Çok Güzel Olacak ve İnşaat gibi kalburüstü filmlerin ardından Kabadayı gibi kötü bir Eşkıya uyarlamasıyla karşımıza çıkan Ömer Vargı’nın son filmi uçaklara meraklı oğlan çocuklarına seslenen sıkıcı bir film. Pilot olma hayaliyle yaşayan beş gencin hikayesini anlatan Anadolu Kartalları milliyetçiliği olduğu kadar toplumsal cinsiyet rollerini de besleyen, üreten bakışıyla çok çabuk unutmak isteyeceğimiz bir film.

Johnny English’in Dönüşü (Johnny English Reborn)
Yönetmen: Oliver Parker
2011/ABD-Frn-İng/101’

İngiliz oyuncu Rowan Atkinson’ın Mr. Bean karakterinden komik bir James Bond yarattığı Johnny English sekiz yıl sonra yeniden sinemada. Sakar ajan Johnny bu kez Çin başkanına düzenlenmesi planlanan bir suikast girişimini durdurmaya çalışıyor. Atkinson’a hala gülenler varsa…

Zamana Karşı (In Time)
Yönetmen: Andrew Niccol
2011/ABD/109’

Truman Show’un yazarı ve Gattaca, S1m0ne, Lord of War filmlerinin yönetmeni Andrew Niccol hakim olduğu türe, bilimkurguya geri dönüyor ve seyirciyi zenginlerin sonsuza kadar genç kalarak yaşayıp, fakir ve güçsüz olanların ise bir gün daha hayatta kalabilmek adına zaman dilenip, ödünç alıp, bazen de çaldığı bir sistemin egemen olduğu bir dünyaya götürüyor.

İkili Oyun (The Double)
Yönetmen:
Michael Brandt
2011/ABD

3:10 to Yuma, Wanted filmlerinin senaristi Michael Brandt ilk kez kamera arkasına geçiyor. Bir parlamento üyesi, Cassius adlı Sovyet casusun izlerini taşıyan cinayete kurban gider. CIA, genç ajan Ben ile hayatını Sovyet casusu yakalamaya adamış dedektif Paul’den bir ekip oluşturur. İkili, suçları incelerken, Cassius’un hep olduğunu sandıkları kişi olmayabileceği fark ederler.