Paylaş
EKONOMİK yapımızı siyasetçilerimizin kötüye kullanamayacağı bir biçimde değiştirmek zorundayız. Ellerinden denetimi olmayan para musluklarını almak durumundayız. Geçmiş deneyimlerden yola çıkarak ideal ortamda yalnızca vergi gelirlerinin nasıl harcanacağına karar vermelerine izin vermeliyiz.
Gelişmiş ülkelerde de görev zararları vardır. Bankacılık sisteminde kamu bankaları bulunmaktadır. Fakat, siyasetçilerin bu ülkelerde sistemi kötüye kullanmaları ya engellenmiştir ya da asgariye indirilmiştir. Türkiye bunu başaramadı.
O halde, Türkiye kamu bankalarını kapatmak ya da özelleştirmek zorundadır. Görev zararları verilecekse, devlet bütçesinde oluşacak zararlar kadar fon ayrılması gerekmektedir. Siyasetçi, denetimi olmayan para kaynaklarına sahip olmamalıdır.
ACELE OLMAZ
Vergi gelirleri siyasetçinin harcama yetkisindeki tek kaynak olmalıdır. Vergi gelirleri kötü harcandığında hesabı seçimlerde verilir. İyi harcayanlar iktidar olurlar, kötü harcayanlar silinirler. Şimdiki haliyle, vatandaşlar harcamalar borçlanma yoluyla finanse edildiğinden, harcamaları denetlemek gibi bir sorumluluk dahi hissetmemektedirler.
Bizler için ideal gibi görünen duruma gelmek de söylendiği kadar kolay olmayacak. Bankacılık sektörü nazik bir sektördür. Aceleye gelmez. Sektördeki değişiklikler ve reformlar ısındırılarak ve alıştırılarak yapılmalıdır. Makul geçiş dönemleri verilmelidir.
Kasım ve Şubat krizlerinin çıkmasının ardında bankacılığın yıllarca ihmal edilmiş gözetim ve denetiminin kısa sürede katı kurallara bağlanmaya çalışılması vardı. Sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. Bankacılık sektörü Deniz Gökçe'nin deyimiyle mevta oldu.
Kamu bankalarının küçültülmesi, kapatılması veya özelleştirilmesi de o kadar çabuk olacak bir iş değil. Operasyonun makul bir zamana yayılması gerekiyor. İçinde bulunduğumuz konjonktürde bu iş için birkaç yıl yeterli gibi görünmüyor.
Kamu bankaları küçülmek için para piyasasından aldıkları borçları ödüyor. Kaynak olarak Hazine'den aldıkları borçlanma senetlerini kullanıyorlar ve verdikleri kredileri geri çağırıyorlar ya da yenilerini vermiyorlar. Bankacılık sektörünün zaten kredi verme iştahının olmadığı bir dönemde krediler kısılıyor.
HAKLI UYARILAR
Kamu bankalarından kredileri kesilenler özel sektör bankalarından kredi bulamıyorlar. Çünkü, özel sektör bankalarında ya yeterli kaynak yok ya da yeni krediler vermek için iştah yok. Zaten zor durumda olan reel sektör daha da zor duruma düşüyor.
Bazı banka genel müdürleri ‘‘Özel bankalar kısa dönemde kamu bankalarının yaratacağı boşluğu dolduramaz’’ derken biraz da bu durumu anlatıyorlar. TÜSİAD kamu bankalarının kredi piyasasından kısa sürede çıkmaya çalışmalarını bu nedenle eleştiriyor.
Bankacılık sektöründe acelecilik yaparak bankacılık sektörünü mevta ettik. Kamu bankaları konusunda da acelecilik yaparsak zaten can çekişmekte olan reel sektörü de mevta etme riski ile karşı karşıya kalırız.
Paylaş