En havalı takım Beşiktaş

Yıllardır Galatasaray ve F.Bahçe’nin yaptığı yıldız transferlerini uzaktan seyretmek zorunda kalan Beşiktaşlılar, artık en havalı takım taraftarı konumunda. Taraftarlar sırf Quaresma ve Guti’yi izlemek için bile stada gidecek.

BEŞİKTAŞ bu yıl hiç olmadığı kadar farklı bir transfer anlayışı içinde. Tarihinde bu kadar büyük bir değişim içinde hiç olmadı. Bu aynı zamanda bir o kadar büyük bir vizyon değişiminin eseri. Bunun arkasında kim var bilmem ama kim veya kimler ise tarihe geçecekleri kesin. İyi de gitse kötü de gitse bu yılın transferlerini yapanlar Beşiktaş tarihinde farklı yer alacaklar. Beşiktaş, Schuster’den Quaresma’ya, Hilbert’ten, Guti’ye kadar uzanan önemli isim transferleri ile sanki uzun yılların patlamasını yapıyor. Olayın iki yönü var:

TARAFTAR: Rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe yıllardır benzeri transferler yaparken uzaktan seyretmek zorunda kalan Beşiktaş seyircisinin bu tür oyunculara olan açlığı, havalimanındaki karşılamalarından belli. Bir kere bu isimler taraftarı fazlasıyla memnun edecek ve zaten stada devamlı giden seyirciyi başka amaçlar için de stada gelmeye mecbur edecek. Sadece Beşiktaş için değil, artık Quaresma ve Guti için de özel olarak maçlara gidilecek. Artık Beşiktaşlı taraftarlar en havalı takım taraftarı konumunda.

SCHUSTER: Alman teknik adamın elinde gerçekten iyi bir kadro var. Şimdi hem hocalık yeteneğini görme hem de bir karşılaştırma yapma şansımız var. Kiminle? Rijkaard’la.
Çünkü şu anda Schuster’in elinde, geçtiğimiz yıl Rijkaard’ın elinde olan çok ofansif ve önemli oyunculardan oluşan bir ekibin benzeri var. Hem isim hem de yetenek olarak dünya çapında tanınan bu oyuncuları Rijkaard kötü kullanmış hatta takım için “Yetersiz” demişti. Bakalım Schuster geçen yıl Rijkaard’ın yanlışlarına düşüp başarısız mı olacak, yoksa çok etkili bir takım mı ortaya çıkaracak? Önümüzde güzel bir sezon ve cevap bekleyen güzel sorular var.

F.BAHÇE
Young Boys


SON yıllarda gördüğüm en ofansif takımdı. Bazı takımlar vardır sayı olarak fazla ofansif oyuncuyla oynar ama zevk vermez. Bazı takımlar vardır bütün olarak hücumu düşünür ve izleyen taraflı tarafsız herkese zevk verir.Young Boys, ikinci tarife uyan bir takım. O kadar hücumu düşünen bir takım ki, iki kenar beki maçın büyük bölümünü rakip alanda geçiriyor. Bu aynı zamanda çokta riskli bir oyun. Fakat seyredenlere zevk vermesinin sebebi de bu zaten. Futbolcular oynadıklarından zevk alıyor. Önce gol yememeyi değil gol atmayı düşünen, bunun için bütün akılcı riskleri alan ve günümüzde çokta alışık olmadığımız bir takım. Dünyada futbolun daha mücadeleci ve savunmaya döndüğü bir dönemde farklı tarzıyla farklı bir takım. Ülkemizde de bir gün böyle cesur ve heyecan veren bir takım çıkar umarım.

KASIMPAŞA
Vefaya bak...


KASIMPAŞA, geçen sezon takımı sırtlayanları kadro dışı bıraktı. Bunu yaparken de hiç hoş olmayan bir yöntem seçti. Transferin son gününde Kasımpaşa’ya gelen Murat Erdoğan, Koray Avcı, Cenk İşler ve Emre Toraman’a, takımla iki ayrı kampa gittikten sonra, “Kendinize kulüp bulun” denildi.
Takımlarda ayrılıklar her zaman olur. Fakat seni geçen sezon ligde tutan, Yılmaz Vural’ı ligimizin en renkli teknik direktörü ilan ettiren oyunculara böyle davranılmaz. Bu futbolcular sana iyi hizmet etmiş. Kaldı ki bu isimler geçen sezon iyi oynadıkları için takım bulurlar fakat Kasımpaşa, geçen sezon kazandığı sempatiyi kaybeder ve zor durumlara düşer. Ne demişler? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.

G.SARAY
Olağanüstü yıl


BİR söz vardır. Yaşanan bir şey ‘birinci’de kaza olur, ikinci defa oluyorsa ‘tesadüf’ denir, ama üçüncü kez tekrarlanıyorsa artık istikrar olur.
Bunu niye yazdım; Galatasaray’ın bugünkü ve gelecekteki durumunu anlatmak için. Hatta bunu Galatasaray’ın yetkili ağızlarından duyduklarımızla birleştirelim. Ne dedi Adnan Sezgin ilk yıl: “Bu takım tez konusu olur.”
Ne oldu? Takım ligi beşinci bitirdi.
Sonra Başkan Polat ne dedi?
“Bu bir devrimdir.”
İkinci yıl takım üçüncü oldu.
Hadi bu da tesadüf...
Şimdi üçüncü yılda söylenen bir şey yok. Geçen iki çok kötü yıldan sonra bu seneye bir isim bulmaya çekiniyorlar.
O zaman ben yardımcı olayım:
İlk yıl tez, ikinci yıl devrim, üçüncü yıl olağanüstü kongre olur.
G.Saray, tarihinde ilk kez olağanüstü kongreye giderse hiç şaşmam.
Çünkü bu yönetim hem vizyonunu hem inandırıcılığını hem de sakinliğini kaybetti.
Hani bazen takımlarda hoca değişikliği olur; işe yarar ve ondan sonra “Bu kan değişikliği iyi oldu” şeklinde değerlendirme yapılır...
Galatasaray’ın ufkunda hiç alışık olmasa da seçim gözüküyor.

2000 ile 2010 arasındaki 7 fark

ASLINDA bu yazıyı geçen sezon yazmıştım ama bir türlü sizlerle paylaşma fırsatım olmadı. Daha fazla geçmeden paylaşmak istiyorum...
Son yıllarda bir ‘ruh araması’dır gidiyor. Herkes futbola özlemini eskiye dönük aramaya devam eder hale geldi. Özellikle Galatasaray taraftarları oynanan kötü oyunları gördükçe eski takımını daha fazla arar hale geliyor.
Galatasaray 2000 ruhunu, Fenerbahçe 1988 ruhunu, Beşiktaş 2003 ruhunu,Trabzonspor ise 1983 ruhunu arıyor. Arıyor da bulan var mı? Çok zor.
Bu bir özlem olarak kalacak. Diğerlerini bilmem ama Galatasaray’ın bu arayışına cevap verebilirim.
2000 yerli oyuncularıyla, 2010 yabancıyla;
2000 takımında iyi oyun her zaman, 2010’da zaman zaman;
2000 taraftarı maçın sonucundan emin, 2010’da şüpheci;
2000 ekibinde baskı ve pres, 2010’da bireysel yetenek;
2000 takımı sahadaki oyunla mutlu eder, 2010 transferlerle;
2000 sistem takımı, 2010 ünlüler;
2000 takımı ruhu ile, 2010 parası ile.
Yazarın Tüm Yazıları