Ektiğinizi biçersiniz

RICHARD Holbrooke, izleyenlerin bildiği bir Amerikan diplomatıdır.

Demokratik Parti eğilimli olduğu için Obama gelince yıldızı tekrar parladı. Nitekim ABD’nin "Özel Temsilcisi" (Special Representative) sıfatıyla şimdi Pakistan ve Afganistan politikalarında sözü çok geçiyor.

Holbrooke, Pakistan’ın Svat bölgesinin "şeriat" ilanına çok tepki göstermiş.

Önce "Günaydııın!" diyelim de -bir ucundan bizi de ilgilendiren- konuya sonra girelim:

Bizim gazeteler habere pek yüz vermedi ama, 16 Şubat günü Pakistan hükümeti "dinin siyasete girmesine izin veren tüm demokrasiler" için ders teşkil edecek önemli bir karar açıkladı.

Pakistan’ın kuzeyindeki Svat bölgesindeki Taliban uzantılarının sürdürdüğü terör eylemleriyle baş edemeyen Pakistan hükümeti, "silahların susması" koşuluyla "Svat’ın şeriatla yönetilmesini" resmen kabul etti.

Bize o olaylar yansımadı ama, yabancı gazeteler son iki yıldır kan dökülen bu bölgenin stratejik noktalarını, son aylarda Taliban güçlerinin kontrol ettiğini bildirmişlerdi. Nitekim durum bu noktaya gelince Taliban’cılar hemen, "İslam’ın emirlerine uymayan kamu görevlileriyle polisleri ve yerel halkı öldürmeye" başlamışlar. O yüzden onbinlerce insan, orayı terk edip kaçmış.

Taliban, geçen mayıs ayında yörede fiilen egemenlik kurunca bütün bölgede "televizyon seyretmenin, dans etmenin, sakal tıraşı olmanın" İslamiyet’e aykırı olduğunu ilan etmiş. Bunlara uymayan bazı Pakistanlıların da başları kesilmiş.

Taliban
yönetimi bununla kalmamış. Verilen cezalar herkese ders olsun diye idamları, kontrol ettikleri radyolarda sık sık yayın konusu yapmışlar.

Bütün bunlar üzerine Pakistan’ın resmi ağızları durumu nasıl açıklıyor derseniz, söyleyelim:

Pakistan’ın Kuzey Batı Bölgesi’ndeki Enformasyon Bakanı İftihar Hüseyin, "Bu kurallar Svat’ta zaten uygulanıyordu. Şimdi biz bunu zorunlu hale getiriyoruz. Yapılan teknik bir düzenlemeden ibaret" demiş.

Anımsayacaksınız, Malezya’nın Kelantan bölgesinde de böyle "teknik" sayılabilecek bir düzenleme ile "şeriat" kuralları uygulanmaya başladı.

Svat’ın "şeriatçı" güçler eline geçmesine büyük bir tepki gösteren Richard Holbrooke’un, Pakistan ve Hindistanlılara, Svat’taki gelişmenin "Bağımsızlıklarını kazandıkları tarihten (1947’den) beri Hindistan, Pakistan ve ABD’nin karşılaştığı en büyük tehdidi oluşturduğunu" söylediği bildiriliyor.

Onun için yukarıda kocaman bir "Günaydıın!" dedik.

İslam dininin siyasette kullanılmasını destekleyen ABD değil miydi?

Hatta "11 Eylül’den beri, ABD, dünyanın her yerinde ılımlı İslami demokrasiler istiyor. İşte, sadece iki tane var. Türkiye ve Malezya. Türkler çok dramatik seçim yaptı. Barış içinde ve dürüst seçimler oldu. Ilımlı bir Müslüman parti, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti. Bu ılımlı Müslüman parti İsrail ile de iyi ilişkiler içinde ve AB’ye üyelik istiyor. Ben de bunu kuvvetle destekliyorum. Ama, bazı meseleleri var..." diyen siz değil miydiniz?

Siyasete din karışınca ne oluyormuş, gördünüz mü?
Yazarın Tüm Yazıları