Güncelleme Tarihi:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, "Sadeleşme adımları hızlandığı takdirde tek fonlanma faizine yaklaştığımız ölçüde kurul üyeleri nihai politika faizine dair değerlendirmelerini yapacak. Bu aşamada en azından kendi tartışmalarımızda farklı görüşlerimizin olduğunu biliyorum" dedi.
Çetinkaya, yılın ikinci Enflasyon Raporu'nu açıklamasının ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Merkez Bankası net rezervlerinin azalmasına ilişkin soru üzerine Çetinkaya, döviz rezervlerine ilişkin brüt rezervlerin dikkate alınmasının daha sağlıklı olacağını belirterek, çünkü rezervlerin tamamının kullanabilir rezervler olduğunu kaydetti.
Çetinkaya, orta vadede koşullar elverdiği ölçüde rezerv biriktirme niyetinde olduklarını ifade ederek, "Reeskont kredileri kanalıyla ihracatçılarımıza sağladığımız imkanın, bize geri dönüşlerinde rezervlerimizi artırabilmek için imkan sağladığını biliyoruz. BOTAŞ'a döviz satışlarının bu yıl kademeli olarak azalmasını bekliyoruz. Burada enerji fiyatlarındaki gecikmeli yansımalar, sözleşmelerin gecikmeli yansımaları önemli bir faktör olacak. Bu rezerv açısından artı yönde bir etki. Cari açıktaki düşüş sebebiyle döviz talebinin azaldığını biliyoruz. Bütün bu faktörler düşünüldüğünde önümüzdeki dönemde rezervlerimizin artmasını bekleriz. Brüt rezervlerimizi önümüzdeki dönemde bir artış trendinde görebilirsiniz" diye konuştu.
Sıkı likidite politikası sonlandırıldığında mevduatta ne gibi bir gelişme olacağına yönelik soruya Çetinkaya, şöyle yanıt verdi: "Para politikasının bir aracı olarak Türk lirası likidite politikası etkin bir biçimde kullanılıyor. Bir miktar sıkı duruşun olduğunu biz de iletişimlerimizde paylaşıyoruz. Bunun dışında koridorun ticari krediler gibi mevduat faizlerinde de ağırlıklı ortalama fonlama faiziyle birlikte etkili olduğunu biliyoruz. Ancak mevduatlarla ilgili temel konu tasarruflar. Türkiye'deki tasarruf açığı ve tasarrufların artırılması ihtiyacı. Merkez Bankası faiz kararlarının mevduat ve ticari krediler dahil önemli bir bileşen olmakla birlikte gecikmeli etikleri olduğunu biliyoruz.
Sektörde şu an öncelikli mesele çekirdek yükümlülüklerin en temeli olan mevduatın artırılabilmesi. Burada yatay bir seyir var. Biz tasarrufun artırılması yönünde alınan makro tedbirler, BES gibi otomatik katılım sistemi gibi tedbirlerin genel olarak bankacılık sektörüne çekirdek yükümlülük kaynağının sağlanması açısından etkili olacağını düşünüyoruz. Çekirdek yükümlülükleri teşvik edebilme adına geçmiş yıllarda Türk lirası zorunlu karşılıklara faiz uygulamamızı çekirdek yükümlülük oranı ve ilgili dönemlerdeki gelişmelerle bağlantılandırmıştık. Merkez Bankası bunu önemsiyor ve destek olmaya da elindeki araçlar çerçevesinde çalışacaktır. Ancak mevduattaki yatay seyrin değişebilmesi aslında yapısal bir değişiklik ve tasarruf tarafında yapılabilecek her ilave adımın katkı sağlamasını bekleriz."
Para Politikası Kurulu (PPK) metinlerinde "bundan sonra alınacak kararlar enflasyon görünümüne bağlı olacak" denildiğini, ancak faiz indirimi yapıldığında sadeleşmeden bahsedildiğini ve bunun sebebine ilişkin soru üzerine Çetinkaya, geçen 2 ayda sadeleşme adımlarını atarken küresel ekonomideki gelişmeleri dikkate aldıklarını, bunun temel bir faktör olduğunu, bu anlamda hem bu gelişmelerin hem enflasyon görünümünün, enflasyona dair beklentilerinin, koridorun üst bandından ölçülü adımlarla sadeleşmeye devam edilmesinin teknik olarak daha uygun olacağını PPK üyeleri olarak paylaştıklarını ve iletişimi bu şekilde gerçekleştirdiklerini söyledi.
Çetinkaya, bunların birer sadeleşme adımı olduğunu aktararak, "Bunları gevşeme olarak okuyamıyoruz, çünkü finansal koşullardaki sıkılık bile mevcut indirimlerden sonra hala belli bir ölçüde sıkılığa işaret etmeye devam ediyor. Sadeleşmenin gerçekleştirilmesinde koridorun üst bandını tercih ettik. Çalışmalarımız var, bunlar koridorun üst bandının diğer faiz oranlarının farklı etkiler oluşturduğunu söylüyor, bu yönde tespitlerimiz var, ancak bununla birlikte bu etkilerin zaman içerisinde değişebildiğini, dönem dönem kısa süreli de olsa koridorun üst bandını mevduat faizini bile etkileyebildiğini gördük. Bizim önceliğimiz olabilecek en uygun ve makul hızda sadeleşmeyi bir an önce gerçekleştirebilmek. Bu hala sıkı duruşu koruma anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde şartları değerlendirmeye devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
"PARA POLİTİKASI DURUŞUMUZU SIKI DEĞERLENDİRİYORUZ"
Çetinkaya, bir ekonomistin "Sadeleşme dendiğinde sadece koridorun üst bandından olacağını düşünmüyorduk. Tek politika faizi için referans verebilir misiniz?" sorusuna yönelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ben sadece son iki aydaki hareketimizi, adımlarımızı ifade etmek üzere sadece koridorun üst bandından dedim. En baştan itibaren iletişimiz çok net; tek politika faizi ve onun etrafında daha dar ve simetrik bir koridor. Oraya giderken şartlar hangi adımları uygun ve makul gösteriyorsa PPK bu adımları atabilir. Geçtiğimiz iki ayda sadece koridorun üst bandından bunun gerçekleştirilebilmesi için şartların daha uygun olduğunu düşündük ve bunu böyle gerçekleştirdik.
Biz tek politika faizine geçmediğimiz sürece merkez bankasının uyguladığı, asimetrik koridor ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti üzerinden para politikası duruşuna dair yorum ve tartışmalar devam edecek. Bunun farkındayız. Bununla birlikte sadece ağırlıklı ortalama fonlama faizi belirliyor diyemeyiz. Ortalama fonlama faizi elbette mevduat, kredi ve diğer araçların fiyatlaması dikkate alınıyor. Koridorun üst bandının çoğu zaman ticari ve kredi fiyatlamalarında etkili olduğunu biliyoruz. Sonuçta bunların tamamının bir bileşiminden bahsediyoruz. Biz hala elimizdeki veriler çerçevesinde para politikası duruşumuzu sıkı değerlendiriyoruz."
"Para politikası duruşu için raporda konuşmanızdaki gibi "sıkı" kelimesi neden kullanmıyorsunuz da daha soyut 'enflasyonu düşürmeye odaklı kararlı politika duruşu' diyorsunuz? Bu ikisi arasındaki farkın nedeni nedir?" sorusu karşısında Çetinkaya, "Birinde daha genel ve kapsamlı bir ifade kullanıyoruz. Bu biraz rapor formatımızla ilgili. Birbirlerini dışlayan şeyler değil." yanıtını verdi.
Çetinkaya, petrol fiyatlarının cari açık ve ticaret üzerindeki etkisine yönelik, "Cari açıktaki iyileşme eğiliminin sürmesini bekliyoruz. Bu beklentide iki temel faktör var. Birincisi enerji fiyatlarındaki düşüşün gecikmeli etkileri. Diğer taraftan makro ihtiyati tedbirlerin kredi kompozisyonu üzerindeki etkisinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Diğer sektörel gelişmelerin de cari denge üzerindeki etkilerini takip edeceğiz" diye konuştu.
Avrupa Birliği ülkelerinden gelen talepteki toparlanmaya vurgu yapan Çetinkaya, bu durumun da cari dengeyi desteklemeyi devam etmesini beklediklerini söyledi.
Çetinkaya, geçen yıllarda, özellikle de 2015'te, birçok jeopolitik riske ve olumsuz gelişmeye rağmen enerji dışı cari açıkta dengeyi yatay seviyede tutmayı başardıklarını dile getirdi.
Burada en önemli faktörlerden birisinin ihracatçıların pazar esnekliği olduğuna dikkati çeken Çetinkaya, "Bunu geçmiş yıllarda çok net gördük, Türkiye'nin en önemli dinamizmi ve artılarından birisidir. Önümüzdeki dönemde de bu pazar esnekliğinin korunmaya devam etmesini bekliyoruz" dedi.
Çetinkaya, fonlamanın nasıl ölçüleceğine yönelik soruya ilişkin, "Tek faiz, bugün itibarıyla referans değer vermemiz zor. Sadeleşme adımları hızlandığı takdirde tek fonlanma faizine yaklaştığımız ölçüde kurul üyeleri nihai politika faizine dair değerlendirmelerini yapacak. Bu aşamada en azından kendi tartışmalarımızda farklı görüşlerimizin olduğunu biliyorum. Hedefimiz sade öngörülebilir çerçeveye ulaşabilmek. Bunun varacağı nokta da fiyat istikrarına dair beklentileri kontrol altında tutmamızı sağlayacak faiz seviyesi olacak. Bunun nerede oluşacağını önümüzdeki dönemde görmüş olacağız" şeklinde konuştu.