Güncelleme Tarihi:
2003 yılından bu yana farklı markalar altında döner işinde olduğunu söyleyen Özürün, döner yiyeceklere çok önemli tavsiyelerde bulundu.
Dönerin kesinlikle sade yenmesi gerektiğini vurgulayan Özürün, sebzeli dönerlerin “asla” yenmemesi gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Asla içinde sebze olmayacak. İçinde sebze olması çok hijyenik bir şey değil.”
2011 yılında Üsküdar’da tek mağaza ile başlayan Kasap Döner, yakın zamanda New York 5. Cadde’de yeni bir mağaza açacak.
Özürün, masalarında ilk kez tablet bilgisayar kullanan şirketin kuruluşunda bugüne gelişini şöyle özetledi:
“İşin başlangıcı et. Eğer eti güzel değilse döner güzel olmaz. Başlangıç felsefesi bu. Aile etçi. Sarıtaş ailesinden geliyor etler. Zaten Sarıtaş Et 70 yıllık bir firma. Anadolu yakasında sekiz tane kasap dükkanı var. 2011 yılında etteki bu tecrübeyi dönerle birleştiriyorlar. Aile Üsküdar’da başlattı. Üsküdar’da bir yılda sadece bir şube ile devam edildi. İkinci dükkan Beşiktaş’ta açıldı. İkinci dükkanın Beşiktaş’ta açılmasının önemli bir nedeni var. Bu meydanda 4 tane büyük dönerci var. Bu dönerciler her güne bir yekün tutuyorlar. Kilo olarak satışta. Onların yanına kim girerse tutunamıyor kapatıyor. Kurucular da bunu bir test edelim demişler. Biz Beşiktaş'ta ayakta kalabiliyorsak devam edebiliriz demişler. Markanın devamlılığını görmek için Beşiktaş çok iyi bir lokasyon oldu.”
TAKIM TUTAR GİBİ DÖNER SEVİYORLAR
Özürün, “Beşiktaş’ta oturmuş bir döner kültürü var. Buradaki mağazaları takım tutar gibi seviyorlar. 4 büyük dönercinin kendine has taraftarları var. Bizim de var artık. İkinci dükkandan sonra bu iş devam ediyor dedik ve devam ettirdik” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'NİN TEK MARKA YİYECEĞİ: DÖNER
“Türk mutfağında yurt dışında marka olacak bir şey varsa o da döner. Biz dönerin bir yıldız olduğuna inandık” diyen Özürün, dönerin her zaman gramla satıldığını ve yazılmamış kuralları olduğunu ifade etti.
Özürün, “Döner her zaman gramla satılır. Standart döner de 50 gram ettir. Ekmek arası 50 gramdır. Dürüm 70 gram ettir, porsiyon da 100 gramdır. Bu yazılmamış bir kuraldır” dedi.
ETE İTHALAT GELMESİ HERKESİN ZARARINA OLUR
Et fiyatlarında ithalattan çok farklı tedbirler alınması gerektiğini söyleyen Özürün, “Bu noktada biraz daha farklı tedbirler almak gerekiyor. İthalat konusu gündeme geldi. İthalat girdiğinde et 20 liraya düşerse, bu kez maliyetini karşılamayacak. İthalat genel anlamda et sektörü için çok kötü bir şey. İthalat devreye girince insanlar ete yatırım yapmıyor” şeklinde konuştu.
SORUNUN KAYNAĞI 2007’YE DAYANIYOR
Özürün, “Etle ilgili sorunların temelinin 2007 yılına dayandığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Bütün sorunun kaynağı 2007 yılına dayanıyor. O zamana kadar hem et hem de süt fiyatları dengeli gidiyordu. O tarihte süt tozu ithalatı serbest bırakıldı. İnsanlar ellerindeki sütleri satamaz oldular. Böyle olunca hayvanlarını da kestiler. Bir tane inek kesildiği zaman o ineğin o sene doğuracağı inek ve sonraki dört sene doğuracağı inek ile yeni ineklerin doğuracaklarının önü kesilmiş oldu. Bu da bizim hayvan varlığımızı 4 yıl geriye attı. Her geçen yıl biraz daha hissedildi.”
AVRUPA’DA FİYATLAR ARTTI
Özürün, et ithalatına izin verilmesinin ardından, Avrupa’da da fiyatların arttığına işaret etti.
Özürün, “Et ithalatı öncesinde besi materyali getirmeye izin çıktı. Üreticiler, Avustralya, Yeni Zelanda’dan besi metaryeli getirdiler. Bu hayvanlar yurtdışından geliyor ve yüksek maliyeti var ayrıca yüzde 5 telef riski var. Küçük olarak getirildiler, tam büyüdüler derken et ithalatına izin verdiler. İflaslar arka arkaya geldi. İthalatta çözüm olmadığını gördük. 2009 yılında. Et fiyatları karkas on liraya geldi. Besici için çok kötü oldu zaten bittiler. Et ithalat eden üreticiler bu fiyatları bir yerden sonra tüketiciye yansıtmadılar. 10 liraya imal ettikleri şeyi 15 liraya satmaya devam ettiler. Yine aynı şeyler olacak. Biz Avrupa’daki et fiyatlarını da artırdık. Karkas et ithalatı serbest bırakılmasının ardından insanlar yurtdışından kamyon kamyon karkas et getirdiler. Avrupa’da kiralanan mezbahalar ve de satın alınan etlere talebin patlaması nedeniyle fiyatlar arttı” şeklinde konuştu.
DÖNERDE İDEAL ET NASIL OLUR?
Özürün 13 yıllık deneyimi ile ideal döner etinin nasıl olacağını açıkladı.
Özürün, “Dönerde ideal et iki yaşını aşmamış dana olması gerekiyor. 4 yaşında bir sığırdan döner olmaz mesela. Döner için genç olması ve erkek olması gerekiyor” diye devam etti.
İDDİALI REKLAMLAR
Açıldığı ilk günden bu yana televizyonlarda iddialı reklamlarla var olan şirket, bu durumun devam edeceğini de söyledi.
Özürün, “Baştan bu yana iddialı reklamlar çalıştık. Marka diyor ki benim hedef kitlem şu: uluslararası zincirlerde yemek yiyen insanlar. Ey tüketici gidip oralarda yemek yiyeceğine gel burada kendi ürününü ye. Neden 40 gram köfteye o kadar para veriyorsun, içinde ne olduğu belli değil. Hamburger ekmeğinin içinde şeker var, soslarda olmadık şey yok. Bizim ürünlerde lavaş ekmek, turşu, et. Ne yediğimiz ortada” dedi.
FAST-FOOD ZİNCİRLERİ ESKİSİ KADAR POPÜLER DEĞİL
Özürün, uluslararası fast-food zincirlerinin eskisi kadar popüler olmadığını da söyledi ve şöyle devam etti:
“Fast food zincirleri eskisi kadar popüler değiller. Son dönemde trend sağlıklı beslenme zaten. Fast food zincirleri de buna göre pozisyon almaya başladılar ve menülerine eklediler.”
YURTDIŞINDAKİ DÖNERCİLERİN KAPANMASI
Özürün, yurtdışındaki dönercilere yönelik başlatılan kampanyalarla ilgili şöyle konuştu:
“İtalyanların çıkış noktası şuydu. İtalya’da menülerde yerel olmayan şeyler yüzde 20’yi aşmasın. O da ne demek dönerci açmış orada yüzde 20 döner olacak gerisi İtalyan işi olacak. Bu da kapat git demek zaten. Bunu yapan Verona belediyesi. Verona dediğin yer çok masalsı bir yer zaten. Atmosfere çok uygun olmayabilir döner ama bu da doğru bir yöntem değil. Dönerciler çarşısına döndürmeme konusundaki istekler mantıklı ama bu şekilde siz dışarı gidin demiş oluyorlar.”
BİZ ORADA KENDİMİZİ ÇOK İYİ PAZARLAYAMADIK
Özürün, “Bizim yurtdışı konusundaki eksikliğimiz kendimizi çok iyi pazarlamak oldu.Almanlar şu anda döner sevdalısı oldular. Orta tüketim bir şey. Paris, İngiltere’de öyle. Avrupa’da dönerin cirosu hamburgeri geçti. Dünyada dönerci olmayan bir memleket kalmadı. Japonya’da, Uruguay’da. Bizzat gördüğüm yerler bunlar. İnanamazsınız her yerde var” dedi.
ABD’YE GİTMEK ŞART
Kasap Döner Genel Müdürü, yurtdışında bilinmek için kesinlikle ABD’de mağaza açması gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Bir şeyin marka olması için yurtdışında bilinmesi için Amerika’da mağaza açması şart. Beşinci caddede bir mağaza açacağız. Avukatlardan onaylar geldi. En büyük hazır yemek mağazalarına yakın olacak”
DÖNER NASIL YENMELİ?
13 yıldır dönerin her türlü evresinde yer almış birisi olarak Özürün’den dönerin nasıl yenmesi konusunda tavsiyeler de istedik.
Sonuç şöyle:
"Bir kere seçerken başlayalım. Bir dönere uzaktan baksınlar. Dönerin açık renk olması çok önemli. Renk farkları olmayacak. Kıyma olmayacak içinde.
-Asla içinde sebze olmayacak. İçinde sebze olması çok hijyenik bir şey değil.
-Koklayacaksın bir kere. Kokusu ağır olmayacak. Dönerciye girerken önce bir koklayacaksın.
-Nasıl yiyeceksiniz derseniz et sevenler için porsiyonu seçmemeliler.
-Dönerde etin tadını bastıracak hiçbir şey olmamalı. Bu da kaşarlı dönerleri filan önermiyorum.”
RAKAMLARLA DÖNER SEKTÖRÜ
2015 yılı itibariyle Türkiye’de döner ekmek satan büfe sayısı 30 bin. Bu rakamın 10 yılda ikiye katlanması bekleniyor.
Asıl büyüme ise Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu’da yaşanıyor. Sadece Avrupa’da döner restoranı sayısı 100 bine ulaştı. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden büyük talep var.
Avrupa’da kurulan döner fast-food zincirlerinin bazıları 300 şubeye kadar ulaşabiliyor.
Sektörün Türkiye’deki cirosal büyüklüğü son 5 yılda yüzde 30 arttı. 1 yıllık hasılat 6 milyar liraya ulaştı.