Ege Cansen: Bu faizleri ödemiyorum






Ege CANSEN
Haberin Devamı

İKTİSAT Bankası, batma noktasına gelince ‘‘Fon’’ (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) tarafından devralındı. Yani devletleştirildi. Fondaki bankalar ortak yönetim kurulu başkanı Tevfik Altınok, fona geçtikten sonra bu bankanın hesapları hakkında bilgi almış. Bir de ne görsün, banka, son zamanlarda piyasa (iMKB) repo düzeyinin çok üstünde faizlerle para toplamış. Daha doğrusu, diğer bankaların vermediği anormal faizler vererek, kaçan mevduatı içerde tutmaya çalışmış.

İktisat Bankası, devletleştirildiğine göre, tahakkuk ettirilen bu anormal faizleri de devlet ödeyecek. Devletin gelir kaynağı ise halktan topladığı vergiler. Altınok isyan etmiş. Bu fahiş faizleri iptal edin, piyasanın çok üstünde faiz tahakkuk ettirdiği hesaplara, o günlerin piyasa (IMKB) repo faizi kadar faiz tahakkuk ettirin, fazlasını ödemeyin, demiş.

Tabii haber bomba gibi patladı. Gazeteciler, aldığınız bu kararın hukuki mesnedi var mı diye Altınok'u sıkıştırdılar. O da aldığım kararın hukuki mesnedi vicdandır. Ben, halkın parasını böyle sarf edemem, eğer bizim ödeyeceğimiz faizleri kabul etmiyorlarsa, bu mevduat (repo) sahipleri mahkemeye giderler, haklarını orada ararlar, dedi. İki gün geçmedi bu sefer, fırsatı ganimet bilen Ankaralı işadamları da, bankaların geçen üç ay içinde firmalarına tahakkuk ettirdikleri çok yüksek faizleri ödemeyeceklerini beyan ettiler. Ortalık toz duman oldu. Bir yanda ‘‘akte vefa’’nın zedelenmesi, diğer yanda ‘‘kötü niyete prim verme’’nin dayanılmaz ıstırabı. Gel, çık işin içinden.

* * *

Ben şahsen Altınok'un kararını destekliyorum. Bunu başından söyleyeyim de, lafın nereye varacağını merak edenler, yazıyı sonuna kadar okuma zahmetinden kurtulsun. Şimdi neden desteklediğimi açıklayayım: Bankalara para yatıran mevduat sahipleri, genel olarak ‘‘masum’’ kabul edilir. Acaba? Mesela, parasını değerlendirmek isteyen bir tasarruf sahibi, güvenilir büyük bir bankaya gidip, paramı repoya yatırmak istiyorum, acaba son günlerde uyguladığınız oranlar nedir diye sorsa ve yüzde 80 cevabını alsa; sonra da aynı soruyu başka bir bankaya tevcih etse ve yüzde 180 cevabını alsa. Bu faiz farkını neye yorar acaba? Şöyle düşünmez mi? Yüzde 180 aşırı derecede yüksek bir oran. Demek ki; bu bankanın tehlikeli bir durumu var. Buraya kimse para yatırmak istemediği için faizleri yükseltmişler, ancak bu suretle para toplayabiliyorlar. Paramın güvende olmasını istiyorsam, ben paramı yüzde 80 verene yatırayım daha iyi. Ya da şöyle diyebilir: Ben risk almaya hazırım. Her ne kadar sadece 50 milyara kadar mevduat sigortası varsa da, nasıl olsa ben paramı çekinceye kadar bu banka batmaz. Ya da hinoğluhince şöyle bir mantık yürütür. Bu bankanın batma tehlikesi çok yüksek. Olsun, nasıl olsa devlet, batan bankaları devralıyor, herkesin parasını da son kuruşuna kadar ödüyor. Öyleyse, devlet benim paramı da öder. Ödemezse, icabında şirretlik eder, medyayı devlete saldırtır, paramı yine söke söke alırım.

Şimdi şu soruyu soruyorum: Böyle düşünen ve faizlerin düştüğü bir ortamda, son günlerini yaşayan çaresiz bir bankaya, fahiş faiz elde etme saikiyle para yatıran tasarruf sahibi, ‘‘iyi niyetli’’ midir? Kanunlar, görüntüde haklı gibi duran, ‘‘kötü niyetli’’ davranışları korumalı mıdır? Mahkemeler, mali sistemi zincirleme bir çöküntüden kurtarmak ve iyi niyetli tasarruf sahiplerini korumak için, mecbur olmadığı halde, batan bankaları Fon'a devralan devleti, emsali bulunmayan fahiş faizleri ödemeye mahkûm etmeli midir? Hukuk bu mudur?

* * *

Şimdi işin esasına girelim. Eğer bir ülkede faizler, münferit bankalar tarafından serbestçe saptanıyorsa, yani bir banka ile tasarruf sahibi arasında ‘‘akit serbestliği’’ esasına göre, mutabık kalınan herhangi bir faiz haddinden mevduat toplanabiliyorsa, orada batan bankayı devlet devralmaz. Batan banka iflas eder ve tasfiye edilir. Mevduat sahibi de mevduat sigortasının tavanı altındaki parasını, Sigorta Fonu'ndan, kalanını da tasfiye masasından alır. Bu iş bu kadar açık ve nettir. Eğer bir ülkede devlet, batan her bankayı devletleştirip, onun her türlü taahhüdünü üstleniyorsa, o ülkede ‘‘serbest faiz’’ olamaz. Faizler, bir merkezden belirlenir. Aksine işlem yapan bankacılar, en rütbesiz memurundan, en kalantor patronuna kadar elleri kelepçelenip hapse atılır. Bu da bu kadar açık ve nettir.

SON SÖZ: Hakkın suiistimali, himayeye mazhar değildir.

Yazarın Tüm Yazıları