Güncelleme Tarihi:
Odanın bir önceki sakininden kalan oyuncaklar ve yönetim kitapları masanın üzerinde tertipli bir biçimde durmaya devam ediyordu. Ama bunların yanına beyaz bir Taliban bayrağı ve bir zamanlar bir Afgan komandonun kullandığı, bugün ise Taliban'ın eline geçmiş bir M4 uzun namlulu silah eklenmişti.
Odanın sahibi olan 30'larındaki sakallı erkek, beyaz lekesiz giysileri ve siyah sarığı ile odaya girip masanın başına yerleşti ve misafirine çay ikram etti. Ancak adını söylemek istemedi. Konuşma yetkisi olmadığını belirtti ve "yönetici" olduğunu söylemekle yetindi.
"Bugün yönetimin başı olduğumuz için çok mutluyuz" dedi yönetici ve ekledi: "Dünyanın geri kalanının tamamıyla iyi ilişkilerimiz olsun istiyoruz. Yabancılarla iş birliği yapmak ve iyi ilişkiler kurmak istiyoruz."
TALİBAN'LA ÇAY SOHBETİ
Yöneticinin çayı ikram ettiği kişi İngiliz Telegraph gazetesinin Kabil'de görev yapan muhabiri Ben Farmer'dı.
Farmer, üç hafta önce Taliban denetimine geçen Afganistan'da geçtiğimiz günlerde devlet kurumlarına bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu çay sohbeti de o ziyaret esnasında yaşandı.
İngiliz gazeteci, ziyarete dair izlenimlerini paylaştığı yazıda, Taliban'ın çok yakın zamana kadar Batılı gazetecilere şüpheyle yaklaştığını hatırlatarak, bu sıcak karşılamanın ve çay ikramının, kendisini etkilemek için yapılmış bir hareket olduğu yorumunu yaptı.
Farmer'ın görüştüğü yönetici, yeni hükümetteki pozisyonlar netleşene kadar, geçmişte Maliye Bakanlığı'na ait olan bu ofise göz kulak olduğunu söyledi.
'ESKİDEN HIRSIZ GİBİ GİRERDİM'
Taliban'ın kontrolü ele geçirmesiyle, binlerce militan başkent Kabil sokaklarını doldurdu. Bunların önemli bir kısmı Kandahar ve Helmand gibi Taliban'ın etkisinin yoğun olduğu kırsal vilayetlerden başkente geldi.
Büyük sarıkları, dağınık saçları, sakalları ve silahlarıyla kırsaldan gelen bu militanlar ile Kabil'in modern ve bakımlı sakinleri arasında görünüş itibarıyla ciddi farklar bulunuyordu.
Kapatılan İngiltere Büyükelçiliği'nin önünde turuncu şalı ve kamuflaj ceketiyle nöbet tutan bir Taliban militanı, Farmer'a, "Eskiden şehre geldiğimde hırsız gibi içeri sızmak zorundaydım, çünkü hükümet beni yakalayabilirdi. Kendi ülkemde bile rahat rahat dolaşamıyordum. Şimdi ülkeyi biz yönetiyoruz. Böylesi bir zafer göreceğimizi asla düşünmemiştik" diye konuştu.
OTELLERİ VE BAKANLIKLARI KORUYORLAR
Son birkaç ayda yaşanan olaylar Afganistan'daki tablonun çok hızla değişmesine neden oldu. Taliban militanları daha birkaç ay önce saldırı hazırlıkları yaptığı bakanlıkları ve otelleri korur hale geldi.
Kandahar'dan gelen ve adının Nisar olduğunu söyleyen bir başka komutan da bir başka bakanlığın önünde Farmer'a açıklamalar yaptı.
Taliban'a 18 ay önce katıldığını belirten Nisar, "Muzaffer olduğumuz için çok mutluyuz. 20 yıl boyunca savaştık. Şeriat istiyoruz ve bunu sadece Afganistan için istemiyoruz" diye konuştu.
'İŞGALCİLERİN DİLİNİ KONUŞMAK HOŞUMA GİTMİYOR'
Nisar önce çok iyi İngilizce konuşamadığını daha sonra ise işgalcilerin dilini konuşmak istemediği için İngilizce konuşmayı reddettiğini söyledi ve ekledi: "Seninle İngilizce konuşmayacağım çünkü hoşuma gitmiyor."
Nisar şöyle devam etti: "Taliban'a katıldım çünkü Amerikalılar geldiğinde hükümetimiz vardı, kültürümüz vardı ve Amerikalılar gelip bize saldırdılar. Geliş amaçları El Kaide değildi. Kendi çıkarlarının peşindeydiler ve ülkemizi yıkmak istiyorlardı."
Nisar son yıllarda komutasındaki militanların Kandahar ve Helmand'da İngiltere güçleriyle sık sık çatışmalara girdiğini de ifade etti.
HATALARDAN DERSLER ÇIKARILACAK
Taliban sözcüsünün açıklamalarındakine benzer bir dil kullanan Nisar, Emirlik'in 1990'larda yapılan hatalardan dersler çıkaracağını da sözlerine ekledi.
Nisar, "O zaman ülkeyi doğru düzgün yönetime fırsatımız yoktu çünkü savaş vardı. Şimdi biraz daha farklı olacak ama İslam kanunlarımız var" diye konuştu.
"Farklı olacak" söylemleri ilk günden beri Taliban'ın üst düzey isimleri tarafından sık sık dile getiriliyor ama Kabillilerin çoğu ikna olmuş değil. Sokaklar yavaş yavaş hareketlenmeye başlasa da hâlâ büyük oranda sessiz. Özellikle kadınlar pek ortalarda görünmüyor.
KADINLARIN PROTESTOLARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORLAR?
Diğer yandan Farmer'ın bu röportajları yaptığı sıralarda, bir grup kadın hakları aktivisti, şehrin diğer ucunda protestolar düzenliyordu. Taliban özel güçlerinin havaya ateş açarak dağıttığı protestonun görüntülerinde kadınlar, "Neden bizi dövüyorsunuz?" diye bağırıyordu. Yerel televizyon kanallarında bir protestocunun kafasına aldığı darbe sonucu açılan yaranın kanlı görüntüleri de yer aldı.
Kabil'deki Taliban militanlarına bu protestoları da soran Farmer sert yanıtlar aldı. Kapisa'dan gelip İngiltere Büyükelçiliği'nin önünde nöbet tutan genç bir militan, "O kadınlar Batılılaşmışlar, Batılı bir hükümet istiyorlar ve şeriata karşılar. İslam'da kadınlara büyük saygı gösterilir. Ben neyi protesto ettiklerini anlayamıyorum" diye konuştu.
'BATI BİR DAHA GELMESİN, BİR 20 SENE DAHA SAVAŞIRIZ'
Neredeyse tüm militanlar Amerikalıları ve İngilizleri işgalci ve kâfir olarak gördüklerini, bu ülkelerin askerlerinin Afganistan'da kalmasının mümkün olmadığını belirtti. Bir militan, "Onlar kâfirler ve biz ülkemizde kâfir askerler istemiyoruz. Kanunumuza, kültürümüze saygı göstermiyorlar" ifadelerini kullandı.
Farmer bununla birlikte militanların bir İngiliz gazeteciyle sohbet edip çay içmek konusunda meraklı olduğunu da vurguladı. Militanlara Taliban'dan aldıkları ücreti de soran Farmer, "Maaş için savaşmıyoruz, bize sadece yiyecek veriliyor" yanıtını aldı.
Nisar'ın komutasındaki militanlardan biri Farmer'a, "Bu Emirlik sonsuza kadar yaşayacak" dedi ve ekledi: "Batı bir daha buraya gelmesin. Gelirlerse bir 20 yıl daha savaşırız."
"The Taliban invited The Telegraph to tea, and issued a chilling warning to the West" başlıklı haberden derlenmiştir.