Güncelleme Tarihi:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, işgal harekâtını meşru göstermek için Ukrayna'nın doğusundaki Ruslara yönelik soykırım yapıldığı iddiasından, NATO'ya zorla sınır komşusu yapılmaya çalışıldığına kadar birçok gerekçe gösterdi. Rus lider, hem iç hem dış kamuoyunu kendi tezleri ile ikna etmeye çalışıyor. Peki Putin'in iddialarının ne kadarı geçerli, ne kadarı yanlış bilgilere dayanıyor?
İşte Rusya’nın iddiaları ve uzmanların bu iddiaların haklılık payına dair değerlendirmeleri...
İDDİA 1: NATO, RUSYA İÇİN BİR TEHDİT HALİNE GELDİ
1991 yılından beri NATO, 11 Doğu Avrupa ve üç eski Sovyet ülkesini bünyesine kattı. Vladimir Putin 2000 yılında başkan olmadan önce bile Rusya bu gelişmelere sıcak bakmıyordu. Bazıları 1990'da doğu ve batı Almanya'nın yeniden birleşmesinden sonra Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov’a NATO’nun bir santim daha doğuya ilerlemeyeceğine dair güvence verildiğini söylüyor. Ancak bu konu tartışmaya çok açık.
İsveç Ulusal Savunma Koleji'nden Doç. Dr. Tomas Ries, “Rusya tarih boyunca, her yüz yılda bir batıdan bir istila olduğu benimsemiştir” dedi.
İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Ries, “Rusların askeri perspektifinden bakıldığında, NATO’nun genişletilmesinden endişe duymalarını anlayabiliyorum” dedi ve ekledi: “Bu argümandaki sorun şu ki, kimse en garip rüyalarında bile Batı’nın Rusya’ya saldırdığını hayal edemez.”
Bir de NATO’ya katılan yeni bağımsız devletlerin konumu var. Ries, “Genişlemeye çalışan NATO değildi; 'Bizi içeri alın' diye kapıyı çalanlar bölge ülkeleriydi. Bunlar Rusya’dan korkmak için iyi nedenleri olan küçük ülkeler” ifadelerini kullandı.
UKRAYNA 2008’DEN BU YANA BEKLİYOR
Hurriyet.com.tr'ye konuşan bölgeyi ve Rusya'nın politikalarını en iyi bilen isimlerden Doç. Dr. Aylin Ünver Noi ise asıl sormamız gerekenin "Ukrayna’nın NATO’ya katılması yakın bir gelecekte mümkün müydü?" sorusu olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Arnavutluk ve Hırvatistan 2009 yılında, Karadağ 2017 yılında ve Kuzey Makedonya da 2020 yılında NATO üyesi oldular. Bosna-Hersek ise 2010 yılında Üyelik Eylem Planı’na (MAP) davet edildi. Ukrayna için NATO’ya üye olabileceği söylendiği 2008 yılından bu yana üyelik süreci için gerekli olan Üyelik Eylem Planı daveti yapılmadı. 2014 yılında Rusya zaten Kırım’ı ilhak ederek ve Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçılara destek vererek bu yolu Ukrayna için kapatmıştı."
İDDİA 2: NATO'NUN ASIL AMACI UKRAYNA'YI BÜNYESİNE KATMAK
Bu noktada Doç. Dr. Aylin Ünver Noi, "Asıl konunun Ukrayna'nın neden NATO'da yer almak istediği" olduğunun altını çizerek, "Ukrayna hem AB üyesi hem de NATO üyesi olmak istiyor. Zaten her egemen devlet gibi Ukrayna da egemen ve bağımsız bir devlet olarak kendi yolunu seçme özgürlüğüne sahip olmalı" dedi.
Ünver Noi şöyle devam etti:
"Rusya, NATO-Rusya Kurucu Yasası'nı imzaladığında bu yasa içinde yer alan “tüm devletlerin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini ve kendi güvenliklerini sağlamak için gerekli araçları seçme hakkının” korunmasını ve AGİT Konferansı’nda Ukrayna ve Rusya’nın imzaladığı Budapeşte Memorandumu’nda (1994) Ukrayna’nın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında Rusya Ukrayna’nın egemenliği, siyasi bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne yönelik tehditlere ve güç kullanımına karşı güvence verdiğini taahhüt etmişti. Aşama aşama gelinen nokta itibarı ile Rusya’nın bu anlaşmalarda vermiş olduğu sözleri tutmaması Ukrayna’da tehdit algısının artmasına neden olarak onu Avrupa-Atlantik ittifakına yakınlaşmasına neden oldu diyebiliriz."
Peki Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasından endişe etmekte haklı mıydı?
Guardian'a konuşan Londra Üniversitesi'nden siyaset bilimi profesörü Kristin Bakke, söz konusu endişeyi yersiz bulduğunu ifade ederek şöyle dedi:
"Uzun bir süredir Ukrayna’da NATO üyeliğine verilen destek yaklaşık yüzde 30 ile yüzde 40 arasındaydı. Geçen yıla kadar anketler, Ukraynalıların yarısından fazlasının NATO üyeliği istediğini göstermedi. Ancak 100 bin Rus askeri sınıra dayandığında, bu sayı yüzde 60’a yaklaştı."
İDDİA 3: BATI 2014'TE UKRAYNA'DA BİR HALK AYAKLANMASI ORGANİZE EDEREK İKTİDARI DEĞİŞTİRDİ
Ukrayna’daki krizi hızlandıran şey, 2014 yılında başta Kiev olmak üzere ülkenin dört bir yanında Batı yanlısı protestocuların haftalarca süren gösterilerinin ardından Viktor Yanukoviç’in şaşırtıcı bir şekilde iktidardan inişi oldu.
Yanukoviç, Rusya ile daha yakın ilişkilerden yanaydı. Kiev’in merkezindeki Bağımsızlık Meydanı'nda toplanan protestocular ise Ukrayna’nın AB’ye katılmasını istiyordu. Batı, doğal olarak, protestoculara sempatiyle yaklaşıyordu ancak Euromaidan ya da Yevromaydan olarak bilinen gösterileri doğrudan Batılı güçlerin organize ettiğine dair somut kanıtlar bulunamadı.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin Berlin merkezli üyesi Gustav Gessel'e göre, bu eylemler Naziler veya CIA tarafından organize edilmedi, öğrenci protestosu olarak başladı.
Ünver Noi de 2014 ayaklanmasının ABD'den çok AB yanlılarının isyanı olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Yönetimdeki Rus yanlısı Yanukoviç’in Ukrayna ve Avrupa Birliği arasındaki Ortaklık Antlaşması’nı imzalamak istememesi üzerine AB yanlıları sokaklara dökülmüşlerdi. Süreç Avrupa-Atlantik entegrasyonunun parçası olmak isteyenlerle Rus yanlılar arasındaki kutuplaşmayı arttıran bir gelişme oldu."
İDDİA 4: DONBAS'TA RUS KÖKENLİLERE SOYKIRIM VAR
Putin, 2015 yılında Ukrayna'nın doğusundaki süregelen çatışmaya dikkat çekerek “Soykırım kokuyor” demişti. Geçen ayki işgale kadar da, Donbas halklarının yok edilmelerini önlemek için askeri müdahaleye ihtiyaç duydukları konusunda ısrarcıydı.
Aslına bakılırsa, 2014'te başlayan çatışmalarda her iki taraftan da yaklaşık 14 bin kişi öldü. Ne var ki Ries'e göre, soykırım iddiasını destekleyecek herhangi bir kanıt bulunmuyor.
Doç. Dr. Aylin Ünver Noi de burada gerçekleşmiş bir soykırım değil Rusya’nın bir tehdit algısı olduğu görüşünde. Ünver Noi, "Bu da akla yine 'Bu Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini meşrulaştırma arayışı mı?' sorusunu getiriyor" dedi ve ekledi:
"Ancak şunu unutmamak gerekiyor: Ukrayna toplumundaki Batı yanlıları ve Rusya yanlıları şeklindeki kutuplaşma 2004 itibari ile derinleşmiştir. Zelenski’nin Yahudi olduğu, dedelerinin Yahudi soykırımı kurbanlarından olduğu ve aşırı sağın yönetimde ve parlamentoda temsil ettiği oranın azlığı göz önünde bulundurulunca burada bu iddianın kullanılması sadece Ukrayna içinde Ruslara karşı yapılan ayrımcılığa dikkat çekmek ve Rusya’nın Ukrayna işgalini meşrulaştırma çabası olarak değerlendirilebilir."
İDDİA 4: RUS DİLİ UKRAYNA'DAN SİLİNİYOR
Ukrayna’nın doğuda Rusça konuşanlar ve batıda Ukraynaca konuşanlar olarak ikiye ayrıldığını söylemek yanlış olur. Aslında çoğu insan her iki dili de konuşuyor ve yasalarla korunan çok sayıda başka dil de var.
2019’da çıkarılan ve Ukraynacanın kamusal yaşamda ve orta öğretimde kullanılmasını öngören yeni bir yasa Moskova’da Rus karşıtı olarak nitelendirildi.
New York'ta bulunan Colgate Üniversitesi'nde çatışma etiği alanında çalışmalar yürüten Valerie Morkevicius'e göre Rusya, Rusçanın sadece ilkokul seviyesinde anadil hale gelmesinden rahatsız olmakta belli açılardan haklı. Ancak Morkevicius bunun savaş için yeterli bir neden olmadığını da vurguluyor.
İDDİA 5: UKRAYNA NEO-NAZİLER TARAFINDAN YÖNETİLİYOR
Ukrayna'da yıllardır süregelen neo-Nazi endişesi, 2014 savaşında ayrılıkçılara karşı savaşan Azov Taburu gibi aşırı sağ bağlantılara sahip bazı gönüllü askerlerden kaynaklanıyor. Aşırı sağın, Ukrayna parlamentosundaki sandalye sayısı ise yüzde 1’in altında.
Gessel, “Ukrayna’da neo-Naziler var ama iktidarda değiller, tıpkı Almanya’da olduğu gibi” dedi.
Bakke ise “İkinci Dünya Savaşı, Putin’in söyleminin çok önemli bir parçası” dedi ve sözlerine devam etti: “Zaferi insanları seferber etmek için kullanıyor. O zamanlar Ukrayna’da Sovyetlere karşı bağımsızlık için savaşan milliyetçi gruplar vardı. Nazilerle ittifak halinde görülmeye başlandılar.”
Zelensky’nin Yahudi olduğu, dedelerinin soykırım kurbanlarından olduğu ve aşırı sağın parlamentodaki oranının azlığı göz önünde bulundurulunca buradaki iddia sadece Rusya’nın Ukrayna işgalini meşrulaştırma çabası olarak değerlendirilebilir.
Doç. Dr. Aylin Ünver NoiİDDİA 6: DİĞER ÜLKELERİ İŞGAL KONUSUNDA BATI, RUSYA'YA NUTUK ÇEKECEK DURUMDA DEĞİL
Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna savaşının arifesinde bu yönde sözler kullanarak batının ikiyüzlülüğünü vurguladı. Rusya tezlerinin en geçerliliğe yakın görüldüğü iddialardan biri bu.
Ries, “ABD ve NATO’nun ihtiyaç halinde güç kullandığı doğru. Söz konusu güç kullanımı, 1995’te Balkanlar'da olduğu gibi bazen haklıydı ama bazen Irak’taki gibi çok tehlikeliydi” diye konuştu.
Öte yandan uzmanlara göre iki yanlıştan bir doğru çıkarmak da mümkün değil. Irak ve Ukrayna arasında benzerlikler olsa da, farklılıklar da oldukça fazla.
Bakke, “Zelenski, insan hakkı ihlali yapmamış, demokratik olarak seçilmiş bir lider. Bir diğer fark da Putin’in Ukrayna’nın egemen bir devlet olarak var olma hakkını reddetmesidir” diye konuştu.