Güncelleme Tarihi:
78 yaşındaki Ed Butcher, atını bağladı, çizmelerindeki çamuru temizledi ve akşam yemeği için evine girdi. Günün büyük bir bölümünü evinden kilometrelerce uzaklıktaki çiftlikte çalışarak geçiriyordu. Telefonu çekmediğinden gün içinde olan bitenden pek haberi olamıyordu. Eve geldiğinde karısına ilk sorduğu şey “Ne kaçırdım?” oluyordu.
Karısı Pam akşam yemeğini hazırlarken, çift televizyondan yükselen bir sese dikkat kesildi. TV yorumcusu, “Rusya’nın saldırganlığı artık dehşete dönüştü. Nükleer gücü içeren bir savaştan bahsediyoruz” dedi ve ekledi:
“Olacaklar hayal gücünüzün de ötesinde gerçekleşebilir.”
Ed televizyonu kapattı ve pencereden dışarıya, çiftliklerinin olduğu yöne doğru bakmaya başladı. Ailesi 1913 yılından beri buradaydı ve daha önce bu denli güvencesiz hissettikleri çok nadirdi. Toprakları kuraklıkla mücadele etti, pandemiden yara aldı, son orman yangınlarından etkilendi ve şimdi de çok uzaklardaki bir savaşla ilginç bir şekilde bağlandı.
Nasıl mı? İşte Ed Butcher’in ilginç hikayesi…
Soğuk Savaş zamanında ABD Hava Kuvvetleri Ed'in çiftliğinin küçük bir parçasını 150 dolara satın alıp burada bir nükleer füze silosu kurmuştu. Bu füzelerin yaklaşık 400’ü aktif durumda ve birkaç saniye içinde fırlatılmaya hazır. 60 metre uzunluğundaki bu füzeler Hiroşima’da 140 bin kişiyi öldüren atom bombasından en az 20 kat daha fazla patlayıcı güce sahip. Bir Hava Kuvvetleri ekibi, birkaç kilometre ötedeki yeraltı sığınağında konuşlanmış, emir gelirse diye her an füzeyi ateşlemeye hazır. Hedefinin birkaç yüz metre yakınında patlamak üzere tasarlanan füzelerin ardından gelen ateş topu yaklaşık 1 kilometre yakınındaki her insanı ve her binayı da buharlaştıracak güçte. İkincil yangınlar ve ölümcül radyasyon ise düzinelerce kilometreyi etkileyebilir.
Ed, tüm riskleri düşündükten sonra “İyi ki hepsi varsayımsal. Füzeler sadece caydırıcılık için orada ve asla patlamayacak” dedi.
Karısı da onu rahatlatmak için “Haklısın, bu asla olmayacak” dedi.
NÜKLEER DRAM BEKLİYORLARDI
Çiftliklerinde olmasına rağmen Ed ve Pam'in füze silosuna girmelerine asla izin verilmedi, sadece çift füzeleri birkaç kere uzaktan görebildi.
Hükümet 1950’lerde Montana’nın ıssız merkezini bir nükleer sıcak noktaya dönüştürmeyi seçmişti. Çünkü o zamanlar bölge Rusya’ya göreceli olarak yakındı ve savaş durumunda uzmanların kurban olarak seçtikleri yerdi. Düşmanın tüm füzelerini büyük ABD şehirlerine boşaltmak yerine, 35 bin sığır ve 189 sakine ev sahipliği yapan Winifred’e boşaltması asıl teoriydi.
Ed’in gençlik yıllarında ordu fırlatma alanını inşa ettiğinde, bunu çoğunlukla ‘nükleer silahlanma yarışının çılgınlığı’ olarak görüyorlardı. Hatta bir keresinde Ed, yerleştirilen Minuteman füzelerine karşı küçük bir protestoya bile katılmıştı. Diğer silolarda duydukları nükleer dramın bir kısmını kendi bölgelerinde de göreceklerini düşünüyorlardı: zehirli kimyasal sızıntılar, kazara patlamalar…
‘RUSLAR KAFAMDAKİ SAÇ TELLERİNİ BİLE SAYIYOR’
Ancak bunun yerine siloyu her kontrole gittiğinde tek bulduğu şey ara sıra çitlere dolanmış ineklerdi. İşçiler fırlatma sahasında çoğunlukla gecenin karanlığında çalışıyor ve Ed’in gördüğü kadarıyla da pek bir şey olmuyordu. Füze asla fırlatılmadı ve nükleer kıyamet asla gelmedi. Ancak şimdilerde silo Ed’e arazinin bir parçasından çok bir tehlike gibi gelmeye başladı.
Ed, “Bahse girerim Rus uyduları şu anda kafamdaki saç tellerini bile sayıyordur” dedi. “Burayı tarihin bir parçası gibi düşününce daha çok hoşuma gidiyor.”
Şimdi ise askeri helikopterler Montana, Kuzey Dakota, Nebraska, Wyoming ve Colorado’daki 450 aktif füze sahasının tamamında şüpheli faaliyetler için devriye geziyor.
İNSANLIK BU KADAR UZUN SÜRE HAYATTA KALIR MI?
Ed'in oğlu Ross Butcher, ABD’nin yeni nesil nükleer cephaneliği üzerinde çalışıyor ve bunun için seçilmiş üç komisyon üyesinden birisi. Tüm fırlatma tesislerinin yenilenmesi adına bir çalışma yapmaya başladıklarında anketlere göre çoğu vatandaş, nükleer silah filosuna yüz milyarlarca dolar harcamak istemiyordu.
Ancak Fergus halkı bunun için pek de direnmedi. Çünkü yakınlardaki Hava Kuvvetleri Üssü, her yıl yerel ekonomiye 375 milyon dolardan fazla katkıda bulunuyor. Hatta ilçede yer alan bir şehir parkındaki oyun alanının yanına, anıt olarak 60 metrelik hizmet dışı bırakılmış bir füze bile dikilmişti.
İlçe merkezinde devre dışı bırakılan Minuteman füzesi, Montana'nın Fergus İlçesi ile ordu arasındaki bağları simgeliyor.
Ross ise yaptığı seminerlerde ‘nükleerlerin küresel gerçekliğimizin bir parçası olduğunu ve bu yüzden en iyilerine sahip olmak gerektiğini’ ve bu füzelerin 2070’ler ve sonrasında güçlü caydırıcılık sağlayacağını dile getiriyordu.
Pam ise insanlığın bu kadar uzun süre hayatta kalıp kalamayacağını merak etmeye başlamıştı.
“Baktığım her yerde insanlık son saatlerine doğru ilerliyor gibi” dedi.
Son zamanlardaki orman yangınlarını, kuralıkları, siyasi olayları, enflasyonu bu sözlerle yorumluyordu. Yine Covid-19 pandemisi de son birkaç yılda ailesini harap eden bir dizi trajediden biri olmuştu. Erkek kardeşi ve karısı kısa bir süre önce Covid-19 sebebiyle vefat etmiş, damadı da 2021’de yine bu sebeple yaşamını yitirmişti. Ve en büyük oğlu Trevis, çiftlikte toz ve orman yangını içinde 16 saat çalıştıktan sonra uykusunda ölümcül bir astım krizi geçirmişti.
KENDİNİ FELAKET SENARYOLARINA HAZIRLIYOR
Pam, tüm bu ölümleri anlamlandırmak için Tanrı’nın bir şeyleri yoluna sokmak adına bunlara ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Hatta kendini de felaket senaryolarına hazırlamaya başlamıştı. Mahzende birkaç yıl yetecek kadar yiyecek depolamış, bir web sitesinden düzinelerce kitap ve DVD sipariş etmişti.
Pam kendisini en kötüsüne hazırladığını düşünüyordu. Mahzeninde en az birkaç yıl kendi kendine yetebilecek kadar malzeme stoklamıştı. Etle dolu bir dondurucuları ve topraklarında geyik ve geyiği avlamak için 3.000 mermilik mühimmatları vardı. Jeneratörleri ve yakıtları vardı. Bütün evi ısıtmak için merkezi şöminelerini ve taze un yapmak için kilerdeki buğdaylarını kullanabilirlerdi.
ÇİFTLİKLERİNDEKİ FÜZE TÜM ŞEHRİ YERLE BİR EDEBİLİRDİ
Pam tehdidi 8 yaşındayken kendi gözleriyle görmüştü. ABD’nin silahsız bir nükleer füze denemesinden birisini izlemesi için gece yarısı babası onu uyandırmıştı. Füze yeryüzünün üzerinde yükselip gözden kaybolurken, ardından gökyüzünü turuncu bir ışıkla aydınlatıyordu. O zamanlar bu görüntü onu büyülese de şimdilerde bir füzenin inişini yaptığında ne olacağını düşünüyordu. Çiftliklerindeki füze bütün bir şehri yerle bir edebilirdi.
Televizyonun karşısında izledikleri de o kadar gerçekçiydi ki, her an olabilir gibi geliyordu.
YENİ GÜN UYANIYOR…
O gece sıcaklık sıfırın altına düştü, dağlardan bir kar fırtınası geldi ve Ed bir acil durum çağrısının sesiyle uyandı. Buzağılardan biri soğuktan donmak üzereydi. Derhal eve getirip onu ısıttılar ve annesine teslim etmek için tekrar çiftliğe götürdüler.
Annenin buzağıyı alıp tekrar sürüye katmasını izlerken Ed, “Bu ne kadar harika!” dedi. Çiftliğin üzerinde gezen askeri helikopterler, tepenin üzerindeki silodan gelen hiçbir patlama yoktu. O anda tüm stresten uzaklaşmış ve füzenin hala yerin altına gömülü olduğu çiftliğinde, kilometrelerce ötede yaşanan savaşın korkularından uzaklaşıp yeni bir günün başlamasının tadını çıkardı.