Güncelleme Tarihi:
İran Cumartesi gecesi ilk kez doğrudan kendi topraklarından İsrail'e yönelik saldırılar gerçekleştirdi. İsrail İran'a cevabını bu sabah verdi, İran'ın İsfahan kentinde patlama sesleri duyuldu. ABD'de İsrail'in saldırısını doğrularken, bölgedeki tırmanan gerilim tüm dünyayı alarma geçirdi. İki ülke arasında devam eden saldırıların bölgesel bir çatışmaya dönüşmesinden korkuluyor.
Peki İran ve İsrail'in askeri güçleri ve savunma kapasiteleri ne durumda? Ülkelerin nükleer silahları var mı?
İsrail ordusu sözcüsü Daniel Hagari'ye göre İran, Cumartesi gecesi başlayan saldırısında 170 insansız hava aracı, hiçbiri İsrail topraklarına girmeyen 30 seyir füzesi ile bir kısmı İsrail'e ulaşan en az 110 balistik füze kullandı.
İran, İsrail'den çok daha büyük bir coğrafyaya ve nüfusa sahip. Yaklaşık 90 milyon nüfuslu ülke, İsrail'in neredeyse 10 katı büyüklüğünde. Ama bu İran'ın daha büyük bir askeri güç olduğu anlamına gelmiyor. İran yıllar içinde füze ve insansız hava araçlarına büyük yatırımlar yaptı.
Kendisine ait geniş bir cephaneliğe sahip olmakla birlikte İran'ın en büyük eksiği modern hava savunma sistemleri ve savaş uçakları.
Rusya'nın, Tahran'ın Ukrayna savaşında Moskova'ya verdiği askeri desteğe karşılık olarak bunları geliştirmek için İran ile iş birliği yaptığına inanılıyor. İran'ın gönderdiği Şahed adlı insansız hava araçlarını Rusya'nın üretmeye çalıştığı da bildiriliyor.
İsrail ise dünyanın en gelişmiş hava kuvvetlerinden birine sahip.
Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'nün (IISS) hazırladığı, küresel askeri kapasiteleri değerlendiren ve savunma bütçelerini içeren rapora göre İsrail F-15, F-16 ve en yeni F-35 uçakları da dahil olmak üzere en az 14 savaş uçağı filosuna sahip.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) küresel silah transferlerine ilişkin yayınladığı son araştırmasına göre 2019-2023 yılları arasında İsrail'in silah ithalatının yüzde 69'u ABD, yüzde 30'u ise Almanya'dan gerçekleştirildi.
İsrail bunun yanı sıra dünyanın en gelişmiş hava savunma sistemlerinden birine sahip.
10 yıldan uzun süredir kullanılan Demir Kubbe, İsrailli savunma şirketi Rafael ile İsrail devletine ait Hava ve Uzay Sanayileri kurumu tarafından ortak geliştirildi.
İsrail basınında yer alan haberlerde, üretiminin ilk etapta tamamen ülkenin kendi kaynaklarından karşılanması planlanıyordu.
Ancak seri üretime geçilmesinin ardından ABD'den alınan finansal destek karşılığında sistem bileşenlerinin yarısı ABD'de üretilmeye başlandı.
Demir Kubbe, roket, füze ve havan toplu gibi kısa menzilli saldırılara karşı kullanılıyor.
İsrail'in kendi nükleer silahları olduğu düşünülüyor ancak bu konudaki resmi açıklamalarında muğlak yanıtlar vermeyi sürdürüyor.
İran'ın nükleer silahı olmadığına inanılıyor ve Tahran yönetimi sivil nükleer programını nükleer silah geliştirmek için kullanmaya çalıştığı yönündeki iddiaları reddediyor.
Geçen yıl Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, İran'ın yer altındaki Fordo adlı nükleer tesisinde yüzde 83,7 saflığa kadar zenginleştirilmiş uranyum parçacıkları tespit etmişti.
Zenginleştirilmiş uranyum, nükleer yakıtın yanı sıra nükleer silah yapımında da kullanılabiliyor.
Nükleer silah için uranyumun yüzde 90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor.
Tahran yönetimi, 2015 yılında ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya ile imzaladığı bir nükleer anlaşma kapsamında sadece düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretmeyi kabul etmişti.
Ancak eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de anlaşmadan çekilmesi ve İran'a yönelik yaptırımları sürdürme kararı almasından bu yana anlaşma çökmeye yakın.
Tahran yönetimi anlaşmayı ihlal ederek iki yılı aşkın süredir uranyumu yüzde 60 saflığa kadar zenginleştiriyor.