Güncelleme Tarihi:
Bahsettiğimiz bitki, halk arasında "ceset bitkisi" olarak bilinen amorphophallus titanum. Yaklaşık 2 metre boyundaki bu bitki, 10 yılda bir çiçek açıyor. 24 ila 48 saat dayanabilen bu çiçeklerin kokusu çürümekte olan ete benzediğinden, 'ceset bitkisi' ya da 'ceset çiçeği' yakıştırması yapılıyor.
Son olarak Avustralya'nın Geelong şehrindeki botanik bahçelerinde bulunan amorphophallus titanum'un çiçek açması yine büyük heyecan yarattı. Bu çok nadir bitkiyi koklama fırsatını yakalamak isteyen binlerce insan bahçelerin girişinde uzun kuyruklar oluşturdu.
"YAKLAŞTIKÇA İÇERİDEN GELEN ÖĞÜRME SESLERİNİ DUYMAYA BAŞLADIM"
The Guardian muhabiri Henry Belot da çiçeği koklamak için Geelong Botanik Bahçeleri'ne gidenlerden biriydi. Belot, o anları, "Hepsi bitkiyi koklamak için bekleyen binlerce kişiden oluşan kuyrukların yanından yürürken güneşte kalmış küflü peynir kokuları ilerideki cam seradan burnuma gelmeye başladı. Yaklaştıkça içeriden gelen öğürme seslerini de duymaya başladım. Yanına yaklaştığınız zaman koku dalgalar halinde sizi buluyor. Kısa süreliğine alışır gibi oluyorsunuz ama hemen yeni bir kötü koku daha burnunuza geliyor" ifadeleriyle anlattı.
Ceset bitkisinin anavatanı Endonezya'nın Sumatra Adası. Bitkinin çiçek açması, yukarıda da belirttiğimiz üzere, 10 yılı bulabiliyor. Çiçeklerin ömrü ise 24 ila 48 saat sürüyor. Bu kısa süre içinde bitkiden çürüyen ete benzer bir koku yükseliyor.
Ancak koklayan kişilerin ifadelerine bakılırsa, bu koku birden fazla kötü kokunun birleşimine benziyor. Zira bitkiyi koklayan herkes, hissettiklerini farklı bir şeye benzetiyor.
HERKES FARKLI BİR ŞEYE BENZETİYOR
Geelong'da da benzer bir durum yaşandı. Belot'un konuştuğu meraklılardan biri kokuyu "kirli çorap gibi" diye tarif ederken "çürüyen keseli sıçanlar", "ölü tavşan", "gerçekten kötü bir ayak kokusu", "yolda araba çarpmasıyla öldükten sonra ısınmış hayvan cesedi" gibi tanımlamalar yapanlar da vardı. Nefes alabilmek için koşa koşa cam seradan çıkan bir genç "çürüyen bir kutu ton balığı konservesi" tanımını kullanırken, çiçeğin görünümünü erkeklik organına benzetenler de oldu.
Ceset çiçeği açtığı zaman yaşanan kimyasal reaksiyonlar çürümekte olan et kokusunu havaya yayıyor. Bu koku sinekler ve leşçil böcekler gibi hayvanları bitkiye çekip tozlaşmanın hızlanmasını sağlıyor.
Orman arazilerinin hızla kaybolması, amorphophallus titanum bitkisinin soyunu da tehlike atmış durumda. Bu nedenle botanikçiler bitkinin gittikçe artan popülerliğini memnuniyet verici bir durum olarak karşılıyor.
2013'TE ÇİMLENDİRİLDİ, 11 YAŞINDAYKEN AÇTI
Geelong Botanik Bahçeleri'nde bulunan ceset bitkisi 2013 yılında Adelaide'da bulunan Mount Lofty Botanik Bahçeleri'nde botanikçi olarak görev yapan Matt Coulter tarafından çimlendirildi ve 2021'de Geelong'a bağışlandı.
O tarihten bu yana bitkiyle yakından ilgilenen bahçıvan Lucy Griffith, The Guardian'a yaptığı açıklamada, "Bitkinin korkunç kokusunun amacı sinekleri ve leşçil bitkileri çekerek tozlaşmaya yardımcı olmak. Çiçek açtığında insanların çok farklı kokular aldığını görmek çok ilginç" dedi.
Amorphophallus titanum'un yaşam döngüsünün başlangıcında tohum çimlenerek bitki soğanını oluşturuyor ve hızla küçük bir yaprak çıkarıyor. 1 ila 1,5 yıl içerisinde ilk çıkan yaprak dökülüyor ve bitki 3-6 ay arası sürecek bir uyku dönemine giriyor. Uyku döneminden sonra çıkan yeni yaprak, önceki yapraktan daha büyük oluyor ve toprağın altındaki soğanın gelişimi devam ediyor. Ortalama ömrü 35-40 yıl olan bitki bu sürede uyku ve yaprak döngüsünden geçiyor. Yumru filizlerinden, çiçeğin ortasında yer alan sert sarı kısmı çıkıyor. Ortası boş olan bu kısmın boyu 2 metreyi bulabiliyor. Bu uzun parçanın sıcaklığının 35-40 derecelere çıkmasıyla koku uzak mesafelere kadar ulaşabiliyor. Uzun sapın çevresinde yeşil üzerine beyaz benekli bir çiçek açıyor. Çiçekten sonra çıkan tek yaprağın genişliği ise 4 metreyi bulabiliyor. Bu özelliği ile amorphophallus titanum dünyanın en büyük yaprak boyutuna sahip bitkisi özelliğini de taşıyor. Çiçek açmadan önceki ağırlığı 15-20 kilogram civarında olan bitkinin soğanının ağırlığı çiçek açtığında 70-90 kilogramı bulabiliyor.
BİNLERCE KİŞİ DAKİKA DAKİKA İZLEDİ
Öte yandan bitkiyi koklayamasa da açılma sürecini yakından takip edenler de var. Geelong'dan yapılan canlı yayın sayesinde ABD'den Nepal'e 55.000 kişi ceset bitkisinin çiçek açmasını dakika dakika izleme şansı buldu.
O kişilerden biri de Leopold'de yaşayan öğretmen Melissa Smith oldu. Bitkinin "tek kelimeyle muhteşem" olduğunu belirten Smith, "Bir haftadır bahçeye gelip canlı yayın aracılığıyla çiçeğin büyümesini izliyoruz. Gerçekten çok güzel, burada olması çok özel bir deneyim" ifadelerini kullandı.
Canlı yayına geçtiğimiz hafta bitkinin sıcaklığını takip eden bir termometre de eklendi ve izleyenlere iç sıcaklığın 40 derecenin üzerine çıkması halinde çiçeğin açılacağı bildirildi.
ÖMRÜ ÇOK KISA SÜRECEK
Geelong Botanik Bahçeleri çiçek ölene kadar 24 saat açık kalacak. Çiçeğin salı gecesine ya da çarşamba gününe kadar yaşayacağı tahmin ediliyor.
Griffiths, bu kadar çok insanın bitkiye ilgi duyduğunu görmenin "harika" olduğunu belirterek, "Umarım artan bu popülerlik orman kayıplarıyla ilgili farkındalığı artırır" dedi.
Kendini "tam bir bahçe insanı" olarak nitelendiren Rachael Edwards, çiçeği görmek için arabayla 1 saat uzaktaki Colac'tan geldiğini ve 2 saat sırada beklediğini anlattı. Akrabalarını da beraberinde getirdiğini ancak onlara ne göreceklerini söylemediğini sözlerine ekleyen Edwards, "Buraya gelene kadar neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyorlardı. Koku yüzüme tokat gibi çarptı. Yaklaştıkça kötüleşti" dedi.
Portarlington'da yaşayan Jane Flowers ise bitkinin "tek kelimeyle güzel" olduğunu söyledi. Saatlerce sırada bekleyen birçok kişi gibi Flowers da bu hafta bitkiyi defalarca ziyaret ettiğini belirterek, "Koku beni çok rahatsız etmedi ama daha önce böyle bir şeyi kesinlikle koklamamış olduğum kesin. Neye benzediğini tarif etmesi çok zor bir kokuydu" diye konuştu.
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü, Moleküler Bitki Besleme Laboratuvarı'nda görevli Dr. Öğretim Üyesi Seçkin Eroğlu, doktora sonrası araştırmaları için gittiği ABD Dartmouth Koleji'nin serasında görme şansını yakaladığı bu nadir bitkiyi birkaç yıl önce Hurriyet.com.tr'ye şu sözlerle anlatmıştı: "Bulunduğum kolejin serasında dört senedir uykuda olan bu çiçek, sera çalışanlarının hesaplamalarına göre bir iki hafta sonra açacaktı. Herkes heyecanlıydı. Çiçeğe Murphy adını koymuşlardı. Sokakta dolaşırken herkesin Murphy'den bahsettiğini duyabilirdiniz. Ağaçların üzerlerine Murphy'nin açacağını, seranın sosyal medya hesaplarından takipte kalınması gerektiğini bildiren afişler asılmıştı. Seranın yer aldığı biyoloji bölümünde ise afişler her gün değişiyordu. 'Hayır' deniyordu afişlerde, 'Murphy bugün de açmadı, lütfen yarını bekleyin...' Murphy henüz açmadan da pek çok ziyaretçi çekmişti ama açtığında şehrin ve üniversitenin en büyük haberi haline geldi. Seradaki diğer bitkiler hissedebilselerdi, Murphy'ye olan bu ilgiyi şüphesiz kıskanacaklardı. Beni en çok şaşırtan şey çiçeğin envai çeşit böcekle nasıl kaplandığıydı. Dev çiçeğin içinde daha önce o serada hiç rastlamadığım böcekler, karıncalar, sinekler dolaşıyordu. Çiçek bitkilerin çiftleşme organıdır; kendileri diğer bitkiye hareket ederek gidemedikleri için bunu üzerlerinde böcek dolaştırarak yaparlar. Bu en temel gerçeği bilmeme rağmen, bir anda bu kadar böceğin ortaya çıkması yine de beni şaşırtmıştı. Dört gün kadar açık kaldı Murphy ve bu ürede kokusu binaya girer girmez fark ediliyordu. Dördüncü günün sonunda yeniden yavaş yavaş uykuya daldı. Önce böcekler ayrıldı, sonra insanlar... Afişler indirildi. Bir dahaki çiçek açımına kadar, hayat eski rutinine döndü. Murphy'i bir kere görenler ve koklayanlar onu herhalde hiçbir zaman unutamayacaklar."