Güncelleme Tarihi:
Alameda'da olağanüstü nadir bitkilerle uğraşan bir fidanlık sahibi olan Solomon Leyva, latince ismi Amorphophallus titanum olan ceset çiçeğini sosyal medyada takipçileri ile paylaştı. Dev çiçek açan bu ilginç bitkiye sosyal medya da ilgi o kadar büyüktü ki merak edenlerin onu yakından görmesi için bir karar verdi.
Bu gönderiyi Instagram'da gör
San Francisco Chronicle gazetesinin haberine göre Leyva, bu nadir türü terk edilmiş binaya götürdü ve burada bir grup insanın gün boyu ziyaret etmesini sağladı. Leyva, "El arabamı aldım, serama indim, bir arkadaşımın yardımıyla bitkiyi arabaya yükledim, eski bir benzinlik olan Art Deco’ya getirdim ve insanlar yavaş yavaş görünmeye başladı" dedi. Leyva, kamp sandalyesine oturdu ve meraklı ziyaretçilerin sorularına sabırla tekrar tekrar cevap verdi. Saat 16: 00'ya kadar en az 1.200 sakinin bu nadide çiçeği ziyaret ettiğini tahmin ediyor.
It is super cool on Day 2 as well! https://t.co/2VtIYI6Qrv pic.twitter.com/TypN9yyLMZ
— Brian McGuire (@brianrmcguire) May 18, 2021
Fotoğraf: AP
ONU KOKLAMAK İÇİN SAATLERCE SIRAYA GİRİYORLAR
Leyva, "Herkes bana bu bitkiyi en son San Francisco'da görmek için saatlerce sıraya girip beklediklerini, önlerinde bariyer olduğunu ve çiçeğe bu kadar yaklaşmalarına izin verilmediğini söyledi.” dedi. Güvenlik, giriş ücreti veya herhangi bir kısıtlama olmadığı için insanlar Alameda'daki ender bir ceset çiçeğini ziyaret etmek için sıraya girdiler.
Himanshu ve Sayali Jain çifti, sosyal medyada bu çiçeği gördükten sonra üç yaşındaki oğullarını buraya getirdiler. Sayali Jain, " Sadece Leyva’ya teşekkür etmek istedim, çünkü o olmasa bizim bu bitkiyi asla göremeyeceğimizi düşündüm" dedi.
Fotoğraf: Alamy / Bonn Botanik Bahçesi-Almanya
10 YILDA BİR ÇİÇEK AÇIYOR BİRKAÇ GÜN İÇİNDE ÖLÜYOR
Endonezya'nın Sumatra adası orijinli olan ve dünyanın en büyük çiçeği olarak bilinen Amorphophallus titanum, nam-ı diğer ceset çiçeği, dünyanın dört bir yanındaki botanik bahçelerinde, çiçek açma dönemlerinde kalabalıkları üzerine çeken bir türdür. Yaşam döngüsünün başlangıcında tohumu çimlenerek bitki soğanını oluşturuyor ve hızla küçük bir yaprak çıkarıyor. 1 ila 1,5 yıl içerisinde ilk çıkan yaprak dökülüyor ve bitki 3-6 ay arası sürecek bir uyku dönemine giriyor. Uyku döneminden sonra çıkan yeni yaprak, önceki yapraktan daha büyük oluyor ve toprağın altındaki soğanın gelişimi devam ediyor.
Ceset çiçeklerinin ortalama ömürleri 35-40 yıl sürüyor, bu süre içerisinde uyku ve yaprak döngüsünden geçiyor. Yumru filizlerinden, çiçeğin ortasında yer alan sert sarı kısmı çıkıyor. Bu kısmın ortası boştur ve uzunluğu 2 metreyi bulabilir. Bu sap çiçek kokusunu uzak mesafelere yaymak için ısınıyor ve bu ısı insan vücudu ile aynı sıcaklıkta.
Bu uzun sapın çevresindeki çiçeğin rengi, yeşil üzerine beyaz beneklidir. Çiçekten sonra çıkan tek yaprağın genişliği ise 4 metreyi bulabilir. Bu özelliği ile dünyanın en büyük yaprak boyutuna sahip bitkisidir.
Çiçek açmadan önceki ağırlığı 15-20 kg civarında olan bitkinin çiçek açtığında soğanının ağırlığı 70 - 90 kg civarına ulaşıyor.
Bu nadir bitkinin çiçek açması yedi ila on yıl sürüyor ve çiçek açtıktan sonra birkaç gün içinde ölüyor. Boyu yaklaşık 3 metre uzunluğa erişen bitkinin çiçeğinin ömrü 24-48 saat aralığında. Ne zaman çiçek açacağını tahmin etmek ise oldukça güç. ABD Botanik Bahçesi, bu nadide türden vahşi doğada 1000'den az kaldığını söylüyor.
NASIL KOKUYOR?
“Çocuk bezinden bir esinti.” “Bozulmuş balık kokusuyla çürük soğan karışımı.” “Sıcak yaz günü inek leşi bulunan bir çiftlik.” Bu yorumlar 2007 yılında ceset çiçeğinin açılmasına tanıklık eden ve buna katlanmak zorunda kalan ABD Botanik Bahçesi çalışanlarına ait. Ancak bu dayanılmaz derecede kötü kokusuna rağmen onu görmek isteyen insanların akınına uğruyor.
2016'da New York botanik bahçesindeki bir ceset çiçeğinin açılışını ziyaret edenler çiçeğin kokusunu "pis", "bin kusmuktan daha kötü" ve "tam olarak Bushwick sokakları gibi" olarak tanımladı.
Fotoğraf: iStock
NEDEN BU KADAR KÖTÜ KOKUYOR?
Dünyanın en kötü kokan bitkilerinden biri olan ceset çiçeği leş gibi koktuğu için “leş çiçeği” olarak da biliniyor. Salgıladığı kimyasallar nedeniyle etrafa yaydığı kokudan dolayı bu isim ile anılmakta. Geçmişte ceset çiçekleri üzerinde çalışmalar yapan Wisconsin Üniversitesi botanik fakültesinden sera ve bahçeler müdürü Mo Fayyaz, “Kokusu bizim için kötü olabilir ama böceklere güzel geliyor.” diyor. Fayyaz kokunun sebebini “Bu koku böceklere bir yerlerde yumurtalarını bırakacakları çürüyen bir et olduğunu zannetmelerine yol açıyor ve bu da ceset çiçeğinin tozlaşmasına yarıyor,” diye açıklıyor.
Fotoğraf: Alamy/ US Botanik Bahçesi- Washington
DÜNYANIN EN BÜYÜK ÇİÇEĞİ İÇİN NEDEN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR?
Vahşi ortamda yetişen bu çiçeğin nesli; yağmur ormanlarının tarım arazisine dönüştürülmesi, ormanların azalması, bitkinin çok yavaş büyümesi, yumrularının satılması gibi nedenlerden dolayı tükeniyor. Uzmanlar, nesli tükenme tehlikesi altında bulunan yüzlerce hayvan türünü korumak için mücadele edilirken bitkiler için aynı çabanın harcanmamasına tepkili. Ancak tehdit altındaki türlerin yetiştirilmesinin zorluğu, üzerinde çalışılması gereken az sayıda örnek olması nedeniyle bitkinin genetik çeşitliliğini kaybetme riski yaşanıyor.
Vahşi doğadaki nüfusu azaldıkça, 18 ülkede 90'dan fazla botanik bahçede özel seralarda yetişen bu nadide bitki yaşatılmaya çalışılıyor. Ceset çiçekleri Endonezya'da da yasal olarak korunmaktadır.
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü, Moleküler Bitki Besleme Laboratuvarı'nda görevli Dr. Öğretim Üyesi Seçkin Eroğlu, doktora sonrası araştırmaları için gittiği ABD Dartmouth Koleji'nin serasında bu nadide çiçeği görme şansını yakalamış. Yaşadığı bu ilginç deneyimi bizimle paylaşıyor.
"Bulunduğum kolejin serasında dört senedir uykuda olan bu çiçek, sera çalışanlarının hesaplamalarına göre bir iki hafta sonra açacaktı. Herkes heyecanlıydı. Çiçeğe Murphy adını koymuşlardı. Sokakta dolaşırken herkesin Murphy’den bahsettiğini duyabilirdiniz. Ağaçların üzerlerine Murphy'nin açacağını, seranın sosyal medya hesaplarından takipte kalınması gerektiğini bildiren afişler asılmıştı. Seranın yer aldığı biyoloji bölümünde ise afişler her gün değişiyordu. Hayır diyordu, Murphy bugün de açmadı, lütfen yarını bekleyin..."
Seçkin Eroğlu, Murphy'nin henüz açmadan da pek çok ziyaretçi çektiğini, Murphy açtığında bu haberin şehrin ve üniversitenin en büyük haberi oluverdiğini söylüyor ve ekliyor "Seradaki envai çeşit bitki eğer hissedebiliyor olsaydı Murhy’ye olan bu ilgiyi şüphesiz kıskanacaklardı."
Bu eşsiz bitkiyi görmek isteyen o kadar insan vardı ki Eroğlu, birkaç denemenin sonunda ancak Murphy’yi görmeyi başarabilmişti.
"Beni en çok şaşırtan şey çiçeğin envai çeşit böcekle nasıl kaplandığıydı. Dev çiçeğin içerisinde daha önce o serada hiç rastlamadığım böcekler, karıncalar, sinekler dolaşıyordu. Çiçek bitkilerin çiftleşme organıdır; kendileri diğer bitkiye hareket ederek gidemedikleri için bunu üzerlerinde böcek dolaştırarak yaparlar. Bu en temel gerçeği bilmeme rağmen, bir anda bu kadar böceğin peydah olması yine de beni şaşırtmıştı." sözleriyle heyecanını dile getiriyor.
Eroğlu, çiçeğin dört gün kadar açık kaldığını, Murphy'nin kokusunun binaya daha girer girmez fark edildiğini, dördüncü günün sonunda ise yavaş yavaş Murphy'nin tekrar uykuya daldığını anlatıyor ve yaşadığı bu deneyimden ne kadar etkilendiğini şu sözleri ile ifade ediyor. "Önce böcekler ayrıldılar, sonra insanlar... Afişler indirildi. Bir dahaki çiçek açımına kadar, hayat eski rutinine döndü." Murphy'i bir kere görenler ve koklayanlar onu herhalde hiç bir zaman unutamayacaklar."
Kaynak: Guardian, National Geographic, NY Times