Güncelleme Tarihi:
Fransa'daki siyasi krizin etkileri sürmeye devam ediyor. Fransız aşırı sağ lider Marine Le Pen'in, gensoru önergesine destek vererek eski Başbakan Michel Barnier'yi koltuğundan etmesinin ardından gözünü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a dikti.
Yeni başbakan arayışına giren Cumhurbaşkanı Macron, Le Pen'i ve göçmen karşısı partisi Ulusal Birlik'i (RN) kendi deyimiyle “parya” statüsüne düşürdü ve başbakanı belirleme konusunda Le Pen ile görüşmeye tenezzül etmedi.
Macron, Le Pen'i “Cumhuriyet karşıtı cephenin” bir parçası olduğu için dışlarken Le Pen, istifa edene kadar Macron'un peşinde olacağını açıkça ilan etti.
Le Pen, her şeyin tek bir adamın kararına bağlı olduğunu söyledi ve Macron'un adını vermekten kaçınarak sona yaklaştığını ima etti.
Le Pen, “Kendi gururu uğruna kamu politikasını ve Fransa'nın kaderini feda edip etmeyeceğine karar vermek onun vicdanına kalmış" diyerek Macron ile alay etti ve "Halkın kitlesel reddini görmezden gelip gelemeyeceğine karar vermek onun mantığına kalmış" sözlerini ekledi.
Babası Jean Marie Le Pen tarafından kurulan partinin başına geçen Le Pen, parti içinde yaptığı değişikler ile Ulusal Birlik içersinde dönüşüm gerçekleştirdi. Le Pen, parti içindeki dönüşümün ardından Fransa'nın siyasi kaderinin belirleyicisi olmak üzere iktidara hiç olmadığı kadar yakınlaştı.
Le Pen, partisine sıkıya sıkıya bağlı seçmen tabanını, partisinin itibarını yükseltmek ve diğer partilerin arasını açmak için kullandı. Bu çabasındaki en çok yardımı, siyasi kariyerini Le Pen'i iktidar uzak tutmak üzerine şekillendiren Macron'dan aldı.
Macron ise, seçim kampanyaları sırasında normalde iş dünyası yanlısı politikalarına tepki gösterecek sol görüşlü seçmenlerin desteğini almayı başardı. Çünkü sol görüşlü seçmenler, Macron'dan daha çok Le Pen'den nefret ediyordu.
Ancak Barnier'nin hükümetin sonunu getiren 2025 bütçe tasarısını oylama yapılmadan geçirmeye çalışması, Macron'un sol görüşlü seçmenden aldığı desteği kaybetmesine neden oldu.
Sol görüşlü seçmeni Macron'dan uzaklaştıran Le Pen, artık hızlı hareket etmek zorunda. Çünkü Le Pen, 31 Mart'ta görülmesi muhtemel bir zimmete para geçirme davasında suçlu bulunma ve ağır bir cezaya çarptırılma tehlikesi ile karşı karşıya. Le Pen ayrıca, savcıların ceza önerileri onaylanırsa adaylıktan diskalifiye edilebilir.
MACRON: İSTİFA ETMEYECEĞİM
Siyasi kariyerinin sonuna gelen Cumhurbaşkanı Macron, Barnier hükümetinin düşmesinin ardından eleştiri oklarının hedefi olurken aynı zamanda istifa çağrılarına maruz kaldı.
İstifa çağrılarına cevap veren Macron, hükümeti düşüren aşırı sağ ve sol gruplara yüklendi ve kendisi erken istifa etmeyeceğini söyledi. Macron yaptığı açıklamada, birkaç gün içinde yeni başbakanı seçeceğinin sözünü verdi.
“Dünya, Avrupa ilerliyor ve bizim karar alabilen bir hükümete ihtiyacımız var” diyen Macron, “Ne bölünmeye ne de hareketsizliğe izin veremeyiz” dedi.
2027'de görev süresi dolana kadar Cumhurbaşkanı olarak kalacağını belirten Macron, "Başkalarının sorumsuzluğunu asla üstlenmeyeceğim" ifadesinde bulundu.
Macron, Fransa'nın son on yıllardaki en kötü siyasi krizinin sorumluluğunu üstlenmeyi kibirli bir şekilde reddetti. Ancak Fransa, altı ay içinde ikinci kez hükümetsiz kaldı. Macron'un erken seçim kararının ardından Fransız halkı hükümetsiz kalmıştı.