Güncelleme Tarihi:
Tayland'dan Güney Kore'ye giden 2216 sefer sayılı uçağın iniş sırasında beton bariyere çarpmasının ardından yaşanan patlamada 179 kişi hayatını kaybetti.
Acılı ailelerin hüzünlü bekleyişi ve kurtarma ekiplerinin enkazdaki çalışmaları devam ederken iki uçuş görevlisi, patlamadan mucizevi bir şekilde kurtularak havacılık felaketlerinden kurtulan az sayıdaki insanlara katıldılar.
Havacılık uzmanları, son birkaç günde yaşanan uçak kazalarının ardından hala uçakla seyahat etmenin en güvenli yolculuk yöntemi olduğunu vurguladı.
AUSTIN HATCH
Hayatta kalan insanlar, gökyüzünden düşen bir uçaktan nasıl sağ çıktıklarını tam olarak açıklayamasalar da yaşadıkları felaketlerden mucizevi bir şekilde kurtulmalarının hikayelerini anlattılar.
ABD'nin Indiana eyaletinde büyüyen ve şu anda 29 yaşında olan Austin'in hayatta kalma öyküsü, diğer kurtuluş öykülerinden daha çok dikkat çekti.
Annesi, kız kardeşi ve erkek kardeşi ile büyükanne ve büyükbabasını ziyaretten dönen Austin, yaşadığı trajedinin ardından tüm ailesini geride bıraktı.
Doktor ve pilot olan babasının kullandığı uçaktaki 8 yaşındaki Austin, babası Stephen uçağı indirmeye hazırlanırken gökyüzünden düştü.
Austin, 5 yaşındaki erkek kardeşi Ian'ın, 11 yaşındaki kız kardeşi Lindsay'in, 38 yaşındaki annesi Julie'nin öldüğü kazadan hafif yaralar alarak kurtuldu.
Austin, "Annemi ve kardeşlerimi bu kadar genç yaşta kaybetmenin acısı çok ağırdı. Fiziki olarak çok kötü yaralanmadığım için şanslıydım ama yine benim için duygusal tahribatı çok ağırdı" dedi.
Ailesini kaybeden Austin ve babası, yaşadıkları trajedinin ardından yaşamlarını sürdürmeye çalışırken aralarındaki bağ da giderek güçlendi.
Ergenlik çağına ulaşan Austin, profesyonel bir basketbol oyuncusu olmayı hayal ediyordu. Babası Stephen, Austin'i bu konuda cesaretlendirirken Kimberley adında bir kadında yeniden aşkı buldu.
Austin, Britnee ve Maria adındaki üç çocuğun annesi Kimberley ile mutlu bir hayat süren Austin Hatch, 15 Haziran 2011'de annesi Julie'nin mezun olduğu Michigan Üniversitesi'nden basketbol aracılığıyla eğitim bursu teklifi aldı. Ancak Austin Hatch'in mutlu giden yaşantısı, eğitim bursu teklifinden sadece 9 gün sonra başka bir uçak kazası ile yarıda kaldı.
Üvey annesi Kimberley ve babası Stephen'ın öldüğü kazadan Austin, köprücük kemiği, kaburgaları, uyluk kemiği kırılarak ve beyin hasarı geçirerek sağ çıktı.
Bilinci yerine geldikten sonra yürümeyi ve konuşmayı yeniden öğrenen Austin, babasının ve üvey annesinin öldüğünü öğrenince hayatı başına yıkıldı.
Yaşadıklarını, "Hayatımın en karanlık dönemi" ifadesiyle tanımlayan Austin, "Uyanma süreci bile birkaç ay sürdü. Sanki ışıklar yanıyordu ama evde kimse yoktu. Oradaydım ama neler olup bittiğini gerçekten anlamıyordum ve konuşamıyordum" dedi.
Geçirdiği iki kaza ile neredeyse her şeyini kaybetmesine rağmen Austin, Michigan Üniversitesi'ne girmeyi başardı ve basketbol oynadığı sırada hokey sporcusu olan Abby'de aşkı buldu. Austin ayrıca, Abby ile evlendiklerini ve Hudson adında bir erkek, Marlie adında bir kız çocuğu olduğunu belirtti.
JULIANE KOEPCKE
1971 yılında dünya yeni yıla girmek için gün sayarken 17 yaşındaki Juliane Koepcke, Peru'nun başkenti Lima'dan biyolojik araştırma merkezi Panguana'ya gitmekte olan 508 sefer sayılı LANSA uçağından sağ kurtuldu.
Yıldırım çarpıp havada parçalanan uçaktaki Juliane, hala kemeri bağlı olduğu halde 3 bin metre yükseklikten Peru'daki Amazon Yağmur Ormanları'na düştü.
Annesi ile Noel'de evlerinde olmak isteyen Juliane, 24 Aralık'ta yaşanan kazadaki uçağa bilet aldılar .Ancak kötü şöhretli hava yolu firmasının yaşadığı kazada Juliane'nin annesi Maria Koepcke hayatını kaybetti.
Şu anda Almanya'da yaşayan ve yarasalar konusunda uzmanlaşmış bir bilim insanı olan Juliane, kazadan 15 yıl sonra yaşadıklarını anlattı.
Uçuşun ilk yarım saatinin sorunsuz geçtiğini ifade eden Juliane, bu sırada yolculara atıştırmalık ikramı yapıldığını ancak daha sonra uçağın şimşekler çakan bir fırtınanın içine girmesiyle yolcuların kısa sürede çılgına döndüğünü belirtti.
Juliane, uçağın türbülansta savrulduğu çığlıklar attığını ve ağladığını söylerken yıldırım çarpmasının ardından uçağın dimdik aşağı doğru düşüşe geçtiğini vurguladı.
Annesinin “Şimdi her şey bitti” dediğini hatırlayan Juliane, düşüş sırasında bilincini kaybettiğini ve gözlerini açtığında ağaca asılı halde baş aşağı durduğunu söyledi.
Kısa süre içinde tekrar bayılan Juliane, ertesi sabah uyandığında, vücudundaki kesikleri, köprücük kemiğindeki kırığı, gözündeki yarayı ve geçirdiği beyin sarsıntısını fark etti.
Kendine gelen ve ne olduğunu anlayan Juliane, düşme nedeniyle inanılmaz derecede halsiz olmasına rağmen çılgınca annesini aradı. 11 gün boyunca kurtarılmayı bekleyen Juliane, ne annesini ne de annesinin cesedini arasa da bulamadı.
Juliane'nin, çocukken ormanda zaman geçirmiş olması, ormandaki tehlikelere karşı bilgi edinmesini sağladı. Güvenli bir yere ulaşmaya çalışan Juliane, kendisini hayatta tutan küçük bir kaynaktan su içti. Su kaynağını takip eden Juliane, uçak kazasında ölenlerin cesetlerini buldu.
Gördüğü cesetler sebebiyle dehşete kapılan Juliane, eline aldığı bir sopa ile cesetleri dürterek annesini aradı ancak sonuç alamadı.
Aynı zamanda kaza sebebiyle kolunda kesik oluşan Juliane'nin, yarası kurtçukların istilasına uğradı ve talihsiz kadın kolunun kesilmesinden korktu.
Bulduğu bir depo benzin sayesinde yarasını temizleyen Juliane, "Bu kadar çok kurtçuğun o küçük deliğe nasıl sığdığını hala merak ediyorum. Delik bozuk paradan büyük değildi" dedi.
3 Ocak 1972'de Juliane, sığındığı kulübede üç balıkçı tarafından bulunarak kurtuldu.
MICHELLE DUSSAN
Aralık 1995'te ailesiyle birlikte ilk kez Kolombiya'ya gitme planı yapan ve o zamanlar altı yaşında olan Michelle Dussan, aynı zamanda ilk kez uçak yolculuğu yaptı.
Miami'deki havaalanı ailesiyle birlikte koştura koştura giden ve American Airlines uçuşuna zar zor yetişen Michelle, uçağa bindiklerinde 13 yaşındaki erkek kardeşiyle pencere kenarı konusunda atıştı.
Michelle ve kuzenlerinin içerisinde bulunduğu uçak aniden sallanmaya başlayınca yolcular arasında kaos yaşandı. Kolombiya'nın Cali şehrine gitmekte olan uçak daha sonra, Buga şehri yakınlarındaki bir daha çakıldı.
Michelle ve babası dahil olmak üzere toplamda dört kişi hayatta kalırken toplamda 159 yolcu yaralandı.
13 saat boyunca mahsur kalan Michelle, "Uyandığımda gerçekten susamıştım. İspanyolca yardım çığlıkları atıyordum ve babam beni enkazdan çıkarmaya çalışıyordu ama çok acı çekiyordum ve hareket edemiyordum" dedi.
Dağ kurtarma ekibi tarafından kurtarılan Michelle ve babası, helikopter ile hastaneye kaldırıldı.
ANNETTE HERFKENS
İspanya'nın başkenti Madrid'de çalışan Annette Herfkens, Kasım 1992'de Vietnam'ın Ho Chi Minh şehrinden ülkenin kıyı şehirlerine giden bir uçağa bindi.
Başlangıçta kapalı korkusu olduğu için 25 yolcu taşıyan küçük uçağa bulunmak istemeyen Annette, nişanlısı Willem van der Pas'ın korkularını dindirmek için söylediği bir yalan ile ikna oldu.
Nişanlısının "sadece 20 dakikalık bir uçuş" sözüne güvenen Annette'in, uçuş sırasında gözleri karardı ve hatırladığı son şey nişanlısının elini tutması oldu.
Annette, uyandığında Vietnam ormanlarının ortasında olduğunu ve üzerinde bir başka yolcunun cesedi olduğunu fark etti. Nişanlısının da hayatını kaybettiğini gören Annette, enkazdan kaçarak kurtulduğunu belirtti.
The New Zeland Herald gazetesinde yer alan habere göre, kaza anına dair herhangi bir şey hatırlamadığını ifade eden Annette'in, kazada akciğeri çöktü, çenesi sarktı, kalçasında ve dizinde 12 kırık vardı.
Kazadan sonra enkazdan sağ kurtulanların ağlama seslerini duyduğunu hatırlayan Annette, yetkililer tarafından kurtarıldı ve üç ay boyunca hastanede kaldı.
Madrid'e geri dönen Annette, tüccar meslektaşı Jamie Lupa ile yeniden aşkı buldu ve iki oğlu ve Jamie ile New York'a taşındı.
RICHARD LAVER
Richard Laver, 2 Ağustos 1985'te babasıyla birlikte Florida'dan Kaliforniya'ya giden Delta Havayollarına ait uçağa bindiğinde henüz 12 yaşındaydı.
Bussiness Insider'da yer alan habere göre, Los Angeles'taki bir tenis turnuvasına katılmayı planlayan Richard'ın uçağı, ilk durağı olan Dallas-Fort Worth'a inmek üzereyken büyük bir fırtınaya yakalandı. Uçak ilk iniş denemesi sırasında düştü.
Richard'ın babası dahil olmak üzere 137 yolcuya mezar olmadan önce alevler içinde kalan uçak, patlamadan önce su kulesine çarptı.
Kendisini bilinçli bir çocuk olarak tanımlayan Richard, yolculuğa çıkmadan önceki günlerde uçuş konusunda nasıl gergin olduğunu ve kötü bir şey olacağını düşündüğünü anlattı.
Richard, uçak fırtınaya yakalandığında ve penceresinden şimşekleri gördüğünde, tuvalete gittiğini ve kendini sakinleştirmek için yüzüne soğuk çarptığını söyledi.
Kazadan sağ kurtulan 26 kişiden biri olan Richard'ın, kaza sebebiyle midesinde yırtık, vücudunda ikinci ve üçüncü derece yanıklar, boynunda çatlak, kollarında ve diz kapaklarında kırıklar ve akciğerinde çökme oldu.