Güncelleme Tarihi:
Suriye'de, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) öncülüğündeki silahlı muhalifler başkent Şam'ın kontrolünü ele geçirdi. 61 yıllık Baas rejiminin çökmesinin ardından Suriye'nin devrik lideri Beşşar Esad, Rusya'ya kaçtı.
Muhalifler, rejimin ordusunun nispeten zayıf bir direnişi ile karşılaşırken Esad'ın çöküşü 12 gün gibi kısa bir süre içerisinde gerçekleşti. Hama, İdlib, Humus kentlerinin yanı sıra başkent Şam'da görevli Esad'ın askerleri, hızla sonuca ulaşan devrimin nasıl gerçekleştiğini anlattı.
The Telegraph gazetesine konuşan Esad ordusu mensubu askerler ve subaylar, yıllar süren eğitime rağmen 12 gün içinde nasıl yenildiklerine dair ilk ayrıntılı bilgileri verdiler.
Telegraph'ın haberine göre Suriye Silahlı Kuvvetleri'ne hizmet eden askerler ve subaylar, üstlerini kendilerine ihanet etmekle suçladı. Rejim ordusu mensupları, muhaliflerin başkent Şam'a doğru hızla ilerledikleri sırada ordudaki emir komuta zincirinin tamamen bozulduğunu, morallerin çöktüğünü ve ordu içinde kaos yaşandığını ifade etti.
"MAAŞLAR ÇOK DÜŞÜKTÜ"
Esad ordusuna hizmet eden Beşşar İbrahim, insan gücü ve silah bakımından üstün olmalarına rağmen muhaliflere karşı kazanamayacakları bir savaş olduğunu belirtti.
“Yenilmemizin iki nedeni var” diyen İbrahim, “Birincisi, maaşlar çok düşüktü. Kimse ayda 30 dolar (yaklaşık 1.050 TL) için savaşmak istemez. İkincisi, hiçbir emir gelmedi. Ne yapmamız gerekiyordu? Dürüst olmak gerekirse sadece ailelerimizin yanına dönmek ve bu çılgınlıktan kurtulmak istiyorduk. Düşmeye hazırdık ve düştük.” açıklaması yaptı.
ESAD'IN KARDEŞİ MAHİR'İN KOMUTASINDAYDI
Devrik lider Beşşar Esad'ın kardeşi Mahir Esad'ın yönettiği Dördüncü Zırhlı Tümen'de teğmen olarak görev yapan İbrahim, muhalifler harekete geçtiğinde Lübnan sınırındaki dağ köyü Hinah'ın yakınlarına konuşlandırıldı.
Kimlik belirleme sürecindeki Suriye ordusu mensupları sıra bekliyor / Lazkiye
Daha sonra HTŞ Halep şehrine yönelince, başkenti savunmaya hazırlanması için Şam yakınlarındaki Kudsaya ilçesindeki tümen karargahına çekilmesi emredildi.
Mahir'in komutasındaki Dördüncü tümen, Suriye ordusunun en seçkin ve acımasız birliği olarak görülüyordu. Ancak gerçeğin böyle olmadığı ortaya çıktı.
Teğmen İbrahim, askerlere esasında El Kaide ile bağlarını 2017'de koparan HTŞ'nin DEAŞ olduğunu söyledikleri için ordu içinde yaygın bir korku yayıldığını ifade etti.
Teğmen İbrahim, dört gün içinde Halep'in düşmesiyle meslektaşları arasında panik havası oluştuğunu söyledi.
TELSİZDEN "KAÇIN" MESAJI DUYULDU
Halep'in dışındaki mahallelerde çavuş olarak görev yapan Vahil Süleyman ise, HTŞ gelmeden önce birliğinin acil koduyla geri çekildiğini aktardı ve “Gerçekten korkmuştuk" dedi.
Halep'in ilçe ilçe düşmesinin panik duygusunu arttırdığını ifade eden Çavuş Süleyman, telsizden kimin verdiği belli olamayan "kaçın" mesajının duyulduğunu söyledi.
Süleyman, mesajda “Bize her şeyi terk etmemiz, silahlarımızı ve üniformalarımızı bırakıp dışarı çıkmamız söylendi. İkinci kez söylenmesine gerek yoktu" dedi.
Suriye'nin önemli kentlerinden Lazkiye'de teğmenlik yapan Muhammed Ali, telsizden Çavuş Süleyman'ın söylediklerine benzer mesajlar duyduğunu belirtti.
Kimlik belirleme sürecindeki Suriye ordusu mensupları sıra bekliyor / Lazkiye
Telsizin diğer ucundaki sesi tanıyamadığını ifade eden Teğmen Ali, muhaliflerin yaklaşmakta olduğunu düşündüğünü söyledi. Teğmen Ali de Çavuş Süleyman gibi gelenlerin kim olduğunu öğrenmek için beklemedi.
Teğmen Ali ve adamları, telsizden gelen mesajın ardından silahlarını cephaneliğe kilitlediler, sivil kıyafetlerini giydiler ve evlerine doğru yola çıktılar.
"ÇOK GEÇMEDEN HERKESİN KENDİ BAŞININ ÇARESİNE BAKMASI GEREKTİĞİ ANLAŞILDI"
Hama kentinin Kamhana bölgesinde konuşlandırılan 25. Özel Görev Kuvvetleri Tümeni'nden Albay Vasim Ahmed, Halep düştükten sonra muhaliflerin bir sonraki adresinin burası olacağının farkındaydı.
Muhaliflerin hızlı ilerleyişi karşısında şaşkınlık yaşamayan Albay Ahmed, merkezden muhaliflere karşı gelen emirlerin azaldığını “Telsizden hiçbir şey gelmiyordu" sözleriyle aktardı.
Albay Ahmed, “Üst düzey subaylardan hiçbir emir gelmiyordu. Sadece sessizlik vardı. Çok geçmeden herkesin kendi başının çaresine bakması gerektiği anlaşıldı” dedi.
Meslektaşlarına veda eden Albay Ahmed, sivilde giydiği kot pantolonunu üzerine geçirdi ve orduya tahsis edilen araca binerek birliğinden uzaklaştı.
"SURİYE ORDUSU SADECE KAĞIT ÜZERİNDE VAR OLDU”
Bir zamanlar 200 binden fazla askeri bulunan Suriye ordusu, uzun zamandır yolsuzluk nedeniyle zayıflamıştı.
HTŞ öncülüğündeki isyan, ilk günlerinde Lazkiye'den gelen ve Esad ailesi ile akraba ailelere bağlı suç çetesi Şabiha'ya ihale edilmişti.
Albay Ahmed, Suriye'deki rejimin 12 günlük süreçte değil, süreç başlamadan önceki yıllarda düştüğünü söyledi.
Suriye ordusunun silahlarının büyük bir kısmının kendi generalleri tarafından satıldığını belirten Albay Ahmed, bu nedenle zaten direnecek durumda olmadıklarını ifade etti.
Albay Ahmed, kendi birliğinin resmi envanterinde 2 bin 500 tüfek ve 50 zırhlı araç olduğunu aktardı. Ancak Albay Ahmed, gerçekte araçlarının ve depoda bulunan 200'den az tüfeğinin çalışır durumda olmadığını belirtti.
Albay Ahmed, “Araçlar bozulduğunda değiştirilmeleri gerekiyordu. Ama sadece kağıt üzerinde değiştirildiler. Gerçekte değil. Tüm Suriye ordusu sadece kağıt üzerinde var oldu” dedi.
"SONUMUZUN SEDNAYA OLACAĞINI BİLİYORDUK"
Suriye ordusunun içinin boşalmasının tek nedeni yolsuzluk değildi. Koşullar ve uğruna savaşılacak bir şeyin olmaması da diğer nedenlerdi.
Kimlik belirleme sürecindeki Suriye ordusu mensupları sıra bekliyor / Lazkiye
Akdeniz kıyısındaki liman kenti Tartus'un güneybatısındaki Satifa'da görevli Çavuş Samar Hamid, Esad'ın hiç sevilmediğini ve korkunç koşullar altında çalıştıklarını söyledi.
“Paramız ve yiyeceğimiz yoktu" diyen Çavuş Hamid, "Ordusunda görev yapmış olabiliriz ama hiçbirimiz Esad'ı sevmiyorduk. Hizmet ettiğimiz korkunç koşullar için onu suçluyorduk. Firar etmek istedik ama bunu yaparsak sonumuzun Sednaya olacağını biliyorduk"
ASKERİ KİMLİK TAŞIMAK KORKU UNSURU HALİNE GELDİ
Rejimin çöküşünün ardından evlerine dönmeye çalışan askerler ve subaylar, askeri kimlik taşımanın kendileri için korku unsuru haline geldiğini ifade etti.
Teğmen İbrahim, Esad'ın düşmesinden bir gün önce Kudsaya'dan kaçtıktan sonra HTŞ'nin sıradan askerleri ve general rütbesinden daha düşük rütbeye sahip subayları serbest bıraktıklarını söyledi. Ancak İbrahim, DEAŞ tarafından yakalanma ihtimali sebebiyle askeri kimlik taşımanın azap haline geldiğini ifade etti.
DEAŞ'ın Suriyeli askerleri avladığına ve infaz ettiğine dair video ve haberlerin askerlerin kurduğu WhatsApp gruplarında yaygın olarak paylaşılması, iddialar doğrulanmasa da daha fazla korkunun yayılmasına neden oldu.
HTŞ'nin orduda çalışmış eski askerlere ve subaylara mesaj göndererek askeri kimliklerini teslim etmelerini istemesi endişenin artmasında önemli rol oynadı.
Ancak korkulan olmadı ve Tartus ile Lazkiye'deki askeri polis karakolların önünde, kimliklerini vermeyi kabul eden askerler tarafından uzun bir kuyruk oluştu.
Kuyrukta bekleyenler arasında Albay Ahmed'in yanı sıra Teğmen İbrahim de vardı ve İbrahim "Düşman değil kardeş olabileceğimizi umuyoruz" ifadesini kullandı.
İbrahim, "Savaştan bizim sorumlu olmadığımızı anladılar. Herkesle birlikte biz de acı çektik. Esad'ın hatalarının bedelini ödedik" dedi.