Güncelleme Tarihi:
Dünya nüfusunun 8 milyarı aştığı şu günlerde, en kalabalık ülke de değişmek üzere. 1,4 milyarlık nüfusu ile en kalabalık ülke olan Çin, bu unvanı Hindistan’a devretmeye hazırlanıyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) tahminine göre Hindistan, önümüzdeki birkaç hafta içinde 1,4 milyarı aşkın nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi olacak.
Çin, Birleşmiş Milletler nüfus verilerinin kayıt altına alınmaya başladığı 1950'den beri dünyanın en kalabalık ülkesi. Hem Çin'de hem de Hindistan'da 1,4 milyardan fazla insan yaşıyor. İki ülke birlikte dünyadaki 8 milyar insanın üçte birinden fazlasını oluşturuyor.
BM’nin aksine nüfus bilimciler, Hindistan'ın dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını tam olarak ne zaman alacağından emin değiller. Bu konuda net bir tarih vermekten kaçınan uzmanlar yine de değişimin yakın gelecekte gerçekleşeceğini öngörüyor.
Peki bu değişimin arka planında ne yatıyor?
TEK ÇOCUK POLİTİKASI VE AZALAN NÜFUS
Çin’in nüfus artışı 1973 yılında yüzde 2 oranındaydı. 1983’te ise artış hızı yaklaşık yarı yarıya azalarak yüzde 1,1’e indi. Çin Ulusal İstatistik Bürosu, 2021′de 1,413 milyar olan nüfusun geçen yıl 1,412 milyara düştüğünü bildirdi. Wind verilerine göre, doğal büyüme oranı 1960′tan bu yana ilk kez negatif oldu.
Yaşanan bu nüfus azalmasının en büyük nedeninin Çin’in tek çocuk politikası olduğu düşünülüyor. Çin’de 1980’lerden beri uygulanan tek çocuk politikası, ülkenin ekonomik anlamda gelişmesi ve kentleşmesiyle birlikte nüfus artışını da büyük ölçüde azalttı.
Bu durum zaman içinde yaşlanan nüfus sorununu ortaya çıkardı ve çalışma çağındaki nüfusun azalmasına yol açtı.
2021'DE DOĞUM SINIRLARI KALDIRILDI AMA...
Nüfus krizi tehlikesini fark eden Çin yönetimi, 2013 yılında tek çocuk politikasında esnekliğe gitti. 2016’da herkes için çocuk sahibi olma sınırı 2'ye çıkarıldı. 2021 yılında ise sınırlamalar tamamen kaldırıldı. Ancak bu durum nüfusun azalma hızını yavaşlatmaya yetmedi.
Çünkü ülkede artık kadınların büyük kısmı aile kurmak yerine kariyerlerine ve kişisel hedeflerine odaklanmayı seçiyor.
KADINLAR EVDE OTURAN ANNE OLMAK İSTEMİYOR
Çin’de bağımsız bir ekonomist olan Andy Xie, CNBC’ye verdiği demeçte, Çin’in Batı’daki ülkelerle karşılaştırıldığında işgücünde daha fazla anne nüfusuna sahip olduğunu söyledi.
Xie, “Çin’de kadınlar evde oturan anne olmayı kesinlikle istemiyor, kariyer yapma arzusu artmış durumda” dedi.
Yapılan incelemelere göre, Çin’de 2020 yılında doktora kaydı yaptıranların yüzde 42’sini kadın öğrenciler oluşturuyordu. Yüksek lisans kaydı yaptıran kadın sayısı da erkeklerden önemli ölçüde daha yüksekti.
'HER ŞEYİ YALNIZ YAPACAKSAK NEDEN EVLENELİM Kİ?'
Yine CNBC'ye konuşan 31 yaşındaki tasarımcı Awen da bekar olduğu için çok mutlu olduğunu söyledi.
“Önceliğim para biriktirmek ve kariyerime odaklanmak. Mesai bitiminden sonra o kadar yorgun hissediyorum ki çocuklu kadınların nasıl hissettiğini hayal dahi edemiyorum” diyen Awen, Çin’de kadınların neden çocuk sahibi olmak istemediğini de şu sözlerle özetledi:
“Çin’de babaların çoğu çocuklarının yetiştirilmesinde önemli bir rol oynamıyor. Bütün yük annenin omuzlarına biniyor. Birçok kadın artık evlenmek istemiyor çünkü ev işleri ve bebek bakıcılığı görevleri onların üzerine düşecek. Eğer kadınlar ev işi yapacak, para kazanacak ve her şeyi kendi başlarına yapacaklarsa neden evlensinler ki?”
HİNDİSTAN'DA AİLE PLANLAMASI 1952'DE BAŞLADI
Çin'de durumlar böyleyken bir de Hindistan'ın nüfus artış grafiğine bakalım...
Hindistan, geçtiğimiz yüzyılın yarısından fazlasında neredeyse yılda yüzde 2 oranında hızlı bir nüfus artışına sahne oldu. Ülkede zamanla ölüm oranları düştü, ortalama yaşam süresi ve gelir düzeyi yükseldi. Şehirlerde yaşayanlar başta olmak üzere daha fazla insan temiz içme suyuna ve modern kanalizasyona erişti.
London School of Economics and Political Science’ta nüfus bilimci olan Tim Dyson, “Tüm bu gelişmelere rağmen Hindistan’da doğum oranı yüksek kaldı" diye konuştu.
Hindistan, 1952'de bir aile planlaması programı başlattı ve 1976’da ilk kez bir ulusal nüfus politikası belirlendi. Çin ise hemen hemen aynı dönemde doğum oranını azaltma çalışmaları ile meşguldü.
ZORLA KISIRLAŞTIRILAN İNSANLAR
Hindistan’da bireysel özgürlüklerin askıya alındığı 1975'teki olağanüstü hâl döneminde, eski Başbakan Indira Gandhi'nin oğlu Sanjay Gandhi, yoksul insanların kısırlaştırılması uygulamasını başlattı. ‘Dehşet verici’ olarak nitelendirilen bu uygulamayla milyonlarca insan zorla kısırlaştırıldı. Kısırlaştırma politikası aile planlamasına karşı toplumsal bir tepkiye yol açtı.
Dyson, “Olağanüstü hâl olmasaydı ve politikacılar daha proaktif olsaydı, Hindistan için doğurganlık düşüşü daha hızlı olabilirdi” dedi.
Nüfus planlama programlarını Hindistan'dan çok daha geç başlatan Güney Kore, Malezya ve Tayland gibi Doğu Asya ülkeleri, Hindistan'dan daha önce düşük doğurganlık düzeylerine ulaştı, bebek ve anne ölüm oranları düştü, gelirleri arttı ve insanî gelişim göstergelerinde iyileşmeler kaydedildi.
Hindistan, 1947 yılında bağımsızlığını ilan ettikten bu yana nüfusuna 1 milyardan fazla insan ekledi. Ülkedeki nüfus artışının önümüzdeki 40 yıl daha sürmesi bekleniyor.
Peki Hindistan'ın dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin'i geride bırakması ne anlama geliyor?
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ'NDE DAİMİ SANDALYE İSTEĞİ
Nüfus bilimciler, Hindistan'ın Çin'den daha kalabalık olmasının artık ‘endişe verici’ bir şekilde önemli olmadığını söylüyor. Yine de Çin’in nüfusunu geçmek Hindistan’ın işine yarayabilir. Nasıl mı?
Hindistan, çok uzun yıllardır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) daimi bir sandalye almak istiyor. BMGK’nın Çin, Rusya, ABD, Fransa ve Birleşik Krallık olmak üzere beş daimi üyesi bulunuyor.
Dört daimi üye, Hindistan'ın BMGK’ye daimi üyeliğini desteklerken, Çin buna karşı çıkıyor ve Hindistan'ın daimi üye olmasını engellemek için veto yetkisini kullanıyor.
Hindistan'ın nüfusunun Çin’i geçmesi, BMGK daimi üyeliği iddiasını güçlendirebilir. Ancak daimi üyelik için sadece nüfus artışı değil, nüfus demografisinin değişme şekli de önemli.
Hindistan'ın nüfusunun 2060 civarında 1,6 ila 1,8 milyar arasında zirve yapması bekleniyor.
GENÇ HİNDİSTANLILARIN POTANSİYELİ BÜYÜK
Dünyada 25 yaşın altındaki her beş kişiden biri Hindistan vatandaşı ve ülke nüfusunun yüzde 47’si 25 yaşın altındaki insanlardan oluşuyor.
Ekonomist Shruti Rajagopalan, bu genç nüfusun bazı benzersiz özelliklere sahip olduğunu belirterek, "Genç nesil, bilgi ve ağ güvenliği ekonomisindeki en büyük tüketici ve emek kaynağı olacak. Hindistanlı gençler, küresel yetenek havuzunun en büyük kaynağı olacak” dedi.
Ancak bazı önemli zorluklar da söz konusu.
Hindistan'ın çalışma çağındaki genç nüfusuna demografik bir pay hakkı elde edebilmek için yeterli istihdam yaratması gerekiyor. Centre For Monitoring Indian Economy’ye (CMIE- Hindistan Ekonomisini İzleme Merkezi) göre, Hindistan'ın çalışma çağındaki nüfusunun yalnızca yüzde 40'ı çalışıyor veya çalışmak istiyor.
NÜFUS ARTIYOR, KADINLARIN ÇALIŞMA ORANI DÜŞÜYOR
Ülkede nüfus arttıkça kadınların çalışma oranı düşüyor. Resmi verilere dayanan hesaplamalara göre, ülkede kadınların istihdam oranı 2004'te yüzde 35 ile zirve yaptı. 2022 yılında ise yüzde 25 civarına geriledi.
Uzmanlar, ulusal bir istihdam krizinin ülkedeki uçurumun nedenlerinden biri olduğunu söylüyor. Bu durumun en önemli sebebinin kadınları birincil bakıcı kabul eden ve ev dışında çalışmayı olumsuz bir şey olarak gören yerleşik kültürel inançlar olduğu belirtiliyor.
CMIE, 2022’de çalışma çağındaki Hintli kadınların yalnızca yüzde 10’unun istihdam edildiğini ya da iş aradığını tespit etti. Bu, işgücünde 361 milyon erkeğe kıyasla yalnızca 39 milyon kadın olduğu anlamına geliyor.
KADINLARI İŞ GÜCÜNE DAHİL ETMENİN KARŞILIĞI 552 MİLYAR DOLAR
Uzmanlar, Hindistan'ın çalışan kadın nüfusu konusundaki boşluğu kapatmanın bir yolunu bulması durumunda, ülke için önemli bir fırsat doğabileceğinin altını çiziyor. 2018’de yayımlanan bir rapora göre, Hindistan’ın kadınların iş gücüne katılım oranını sadece yüzde 10 artırarak gayri safi yurt içi hasılasına (GSYİH) 552 milyar dolar ekleyebileceği tahmin ediliyor.
ÜLKE İÇİ GÖÇ HALA BÜYÜK SORUN
İş sorununun tetiklediği bir başka şey ise göç. Yaklaşık 200 milyon Hindistanlı, ülke içinde eyaletler ve bölgeler arasında göç etti ve bu sayı her geçen gün artıyor. Göç eden insanların çok büyük bir kısmını ise şehirlerde iş bulmak için köylerinden ayrılan işçiler oluşturuyor.
Kerala Uluslararası Göç ve Kalkınma Enstitüsü’nde göç uzmanı olan Irudaya Rajan, "Köylerdeki işsizlik ve düşük ücretler nedeniyle göçler artıyor. Göçmenlere şehirlerde makul bir yaşam standardı sağlanabilecek mi? Aksi takdirde, daha fazla gecekondu mahallesi ve hastalıkla karşı karşıya kalacağız” dedi.
Nüfus bilimciler, ayrıca Hindistan'ın çocuk evliliklerini durdurması, erken evlilikleri önlemesi ve doğum/ölüm rakamlarını uygun şekilde kaydetmesi gerektiğini söylüyor. Ülkede kızlardan daha fazla erkek bebeğin dünyaya gelmesi bir cinsiyet dengesizliği yaratıyor ve bu durum da endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
YAŞLI NÜFUS KAYNAKLAR ÜZERİNDE ARTAN BİR YÜK
1947'de Hindistan'ın medyan yaşı 21'di. İnsanların yüzde 5'i 60 yaşın üzerindeydi. Bugün, medyan yaş 28'in üzerine çıktı ve nüfusun yüzde 10'undan fazlası 60 yaşın üzerinde.
Medyan yaşı ya da ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır.
Çalışma çağındaki nüfus azalırken, daha yaşlı bir nüfusu desteklemenin devletin kaynakları üzerinde artan bir yük haline geleceği düşünülüyor. Uzmanlar, ülkede aile yapılarının yeniden düzenlenmesi gerekeceğini ve özellikle yalnız yaşayan yaşlıların artan bir endişe kaynağı olacağını belirtiyor.
Özetle nüfus bilimciler, Hindistan’ın en kalabalık ülke bayrağını Çin’den devralmasının hem olumlu hem olumsuz yönleri olabileceğini belirtiyor. Ancak farklı görüşler bir konuda ortaklaşıyor: Hindistan genç nüfusunun ve kadınların istihdamına öncelik verip doğru planlama ile hareket edebilirse ve BMGK daimi üyesi olmayı başarabilirse en kalabalık ülke haline gelmeyi ciddi bir avantaja dönüştürebilir.
BBC'nin 'India v China: Is becoming the most populous country a boon or curse?', CNBC'nin 'China is facing a population crisis but some women continue to say ‘no’ to having babies' ve 1news'in 'As India’s population soars above all, fewer women have jobs' başlıklı haberlerinden derlenmiştir.