Güncelleme Tarihi:
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sonrası ortaya çıkabilecek salgınlara karşı daha etkili mücadele verilebilmesi için küresel sağlık sisteminin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
Berlin'de düzenlenen 2021 Dünya Sağlık Zirvesi'nde konuşan Ghebreyesus, Kovid-19'a karşı sağlık sistemlerinin etkililiğine değindi.
Ghebreyesus, virüslerin çabuk yayıldığını fakat verilerin daha hızlı yayılabileceğini belirterek, "Doğru bilgi akışıyla ülkeler ve toplumlar, yükselen sağlık risklerinin önüne geçebilir ve hayat kurtarabilir." dedi.
Şehirleşme, ormanların azalması ve iklim değişikliği gibi gelişmelerin de salgın riskini tetiklediğini öne süren Ghebreyesus, "Buna karşın yeni teknolojiler, pandemileri önceden sezmek, teşhis etmek, önlemek ve pandemiyle her zamankinden daha hızlı mücadele edebilmek için imkan tanımaktadır. Yeni teknolojilerin gücünden faydalanıp hayat kurtarmak bir fırsat değil zorunluluktur." diye konuştu.
Ghebreyesus, Kovid-19'un ardından çıkabilecek küresel salgınlara karşı daha hazırlıklı olabilmek için küresel sağlık sisteminin güçlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Hiçbir kurum veya ülke bunu tek başına yapamaz. Bu yüzden hedefimizin esasının anlaşabilmesi için 'ortak akıl' tabirini kullanıyoruz." dedi.
Küresel salgınlara karşı etkili mücadeleyi sağlamak için DSÖ bünyesinde bir "ortak akıl" ağı kurmayı planladıklarını kaydeden Ghebreyesus, "DSÖ ağı, dünya çapında bilim insanları, mucitler, siyasetçiler, sağlık uzmanları ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirecek. Farklı alanlardan uzmanların ortaya koyduğu fikirler, pandemilere karşı genom dizileme ve teşhis faaliyetlerini hızlandıracak." ifadelerini kullandı.
DSÖ'DEN KÖTÜ HABER: SALGIN 2022'DE DE DEVAM EDECEK!
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yoksul ülkeler yeterince aşıya erişemedikleri için Covid salgınının "gereğinden bir yıl daha uzun süreceğini" söyledi.
DSÖ'nün üst düzey yöneticilerinden Dr. Bruce Aylward, bunun Covid salgınının "2022'de de etkili olabileceği" anlamına geldiğini kaydetti.
Afrika kıtasında nüfusun %5'inden azı aşılanmış durumda, diğer kıtaların çoğunda bu oran %40.
Dr. Aylward, ilaç şirketlerinin en düşük gelirli ülkelere öncelik verebilmeleri için varlıklı ülkelere aşı kuyruğundaki yerlerini bu ülkelere bırakmaları çağrısında bulundu.
Dr. Aylward, "Gerçekten hızlanmamız gerekiyor, yoksa biliyor musunuz? Bu pandemi gereğinden fazla bir yıl daha devam edecek" dedi.
"The People's Vaccine" adlı sivil toplum kuruluşları ittifakı, ilaç şirketleri ve zengin ülkeler tarafından vaat edilen yedi dozdan sadece birinin aslında daha yoksul ülkelere ulaştığını gösteren yeni veriler yayımladı.
Covid aşılarının büyük çoğunluğu yüksek gelirli veya üst orta gelirli ülkelerde yapılmış durumda. Küresel olarak uygulanan dozların sadece %2,6'sı Afrika'da yapıldı.
İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın da aralarında bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşları İngiltere ve Kanada'yı, aşıları dünya çapında adil bir şekilde dağıtmak için BM destekli küresel program olan Covax aracılığıyla kendi halkları için aşı tedarik etmekle suçluyor.
Resmi rakamlar, bu yılın başlarında İngiltere'nin 539,370 Pfizer dozu aldığını, Kanada'nın ise bir milyondan biraz daha az AstraZeneca dozu aldığını gösteriyor.
Covax en başta, zengin ülkeler de dahil olmak üzere tüm ülkelerin kendi havuzundan aşı elde edebilmelerini amaçlıyordu. Fakat çoğu G7 ülkesi, ilaç şirketleriyle kendi bire bir anlaşmalarını yapmaya başladıklarında bu havuzdan çekildi.
Oxfam'ın Küresel Sağlık Danışmanı Rohit Malpani, Covax mekanizmasına ödeme yapan İngiltere ve Kanada'nın teknik olarak bu yolla aşı alma hakkına sahip olduğunu söyledi ancak her ikisinin de kendi ikili anlaşmaları uyarınca milyonlarca doz elde ettikleri göz önüne alındığında bunun hâlâ "ahlâki olarak savunulamaz" olduğunu belirtti ve ekledi:
"Bu dozları Covax aracılığıyla almamalıydılar. Çifte kazanç elde ettiler ve bu zaten sıranın gerisinde olan yoksul ülkelerin daha uzun süre bekleyeceği anlamına geliyor."