Çocuklarınız için siz de destekleyin

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarınız için siz de destekleyin
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2017 09:27

Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde düzenlenen Türkçe kampanyasını TÖDer Başkanı ve ATÖF Başkan Vekili Bilge Yörenç, FDP Rüsselsheim İl Başkanı Abdullah Sert, öğretmenler Yaşar Çatı, Ahmet Ovalı, burcu Ayberk Demir, Dr. Banu Diler Gehrke ile öğrenci velisi Necati Suözer de imzaladı.

Haberin Devamı

Hamburg Türk Öğretmenler Derneği Başkanı (TÖDer), Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu Başkan Vekili (ATÖF) Bilge Yörenç

BURADA DOĞAN ÇOCUKLARIN HAKKI
“TÜRKÇE Almancadan sonra Almanya’da en yaygın ikinci dildir. Ayrıca Türkçe dünya çapında 300 milyondan fazla insan tarafından konuşulmakta, Türkiye’nin yanı sıra altı ülkede devlet dili olduğu gibi ulaşım dilidir. Görülüyor ki Türkçenin çok güçlü bir potansiyeli bulunuyor.
Bu gerçek maalesef Alman eğitim sisteminde gerektiği gibi değerlendirilmemekte. Türkçe Almanya’nın sadece bazı eyaletlerinde ‘seçilebilir yabancı dil’ olarak okulların müfredatında yer almaktadır.
Burada doğup büyüyen üçüncü ve dördüncü neslin Türkçe öğrenmeye hakkı vardır. Bu dersleri sadece anadili veya köken dili dersleri olarak değil, İspanyolca veya Fransızca gibi okullarda ikinci yabancı dil olarak okutulmasını talep eden Hessen Eyaleti’ndeki sivil toplum örgütlerinin kampanyasını gönülden destekliyorum.
Evde konuşulan Türkçe ‘anadili’ olarak çocuklarımızın kişiliklerini ve iki dilli kimliklerini geliştirir, iletişim dili olarak aile içinde önemli bir rol oynar. Türkçe öğrenimi iki ve daha çok dil arasındaki ilişkileri kurar ve çok dilliliğe doğru eğitir, konuya ve içeriğe dönük olarak çalışır ve örneğin dil, yazın, toplum bilgileri olarak değişik dallar arasında ilişkileri sağlar.
Bu nedenle eğitimde yapılacak yeni uyarlamalarla Türkçe’nin sadece ilkokullarda anadili/ köken dili olarak değil, okulların orta ve lise bölümlerinde en önemlisi de lise sınavında ikinci ya da üçüncü yabancı dil olarak diğer yabancı dillerin içinde yer alması Türkçeye okul sisteminde büyük saygınlık sağlayacaktır.”

Haberin Devamı

ALTERNATİF SUNUYOR
“Okul müfredatına alınan Türkçe derslerinin notları sınıf geçmeye etki ettiğinden, derse katılan öğrenciler, dersi veren öğretmenler ve veliler tarafından daha farklı bir gözle değerlendirilecektir. Bu da derslerin verimini ve derslere katılımı pozitif etkileyecektir. Ayrıca Almanca’nın yanı sıra İngilizce’de öğrenen ve yabancı dil öğrenmekte sıkıntısı olan öğrencilere bir alternatif sunulmakta, Fransızca veya İspanyolca dersleri yerine anadillerini ikinci yabancı dil olarak seçme şansı doğacaktır.
Ancak en önemlisi okul müfredatı içinde Türkçelerini yazı dili olarak öğrenip geliştiren çocuklarımızın dil zenginliği ile gelen kazanacakları özgüvendir. Türkçeyi iyi öğrenen ve kendini anadilinde doğru ifade edebilen nesiller, bu özgüvenle geleceğe umutla bakabilecekler.”

Haberin Devamı

AİLELER YARARLANMIYOR
“Türkçenin güçlenmesi, okullarda kalıcı olması için sivil toplum kuruluşlarının, ailelerin ve genç kuşakların da Türkçe eğitime gereken duyarlılığı göstermeleri önem taşımakta. Birçok aile çocuklarının Türkçe bildiğini öne sürerek kendilerine okullar tarafından sunulan Türkçe olanaklardan yaralanmıyor. Türkçe sadece konuşma dili olarak değil, yazım dili olarak öğrenilirse kalıcı kalır.
Türkçenin saygınlık kazanması ve modern yabancı dillerden biri konumuna gelebilmesi için ilkokuldan sonra ikinci ve üçüncü yabancı dil olarak okulların ders programına alınması ve tüm öğrencilerin katılabileceği yabancı dil dersi olarak verilmesi bu yüzden çok önemlidir.”

Haberin Devamı

Çocuklarınız için siz de destekleyin

Dahiliye ve acil durum uzmanı Dr. Banu Diler Gehrke

DİLİMİZİ KURTARMAK ELİMİZDE
Çocukların anadillerinde düzgün konuşmalarını önemsediğini kaydeden Dr. Banu Diler Gehrke, ailelere çocuklarının eğitimine dikkat etmeleri tavsiyesinde bulundu. Çocuklarla evlerde Türkçe konuşulmasını öneren Diler Gehrke, şöyle dedi:
“Kendi anadilimizi iyi konuşursak, Almanca ve yanında diğer yabancı dilleri daha iyi öğreniriz. Türkçe’nin okullarda öğretilmesi yerinde olur. Ailelerin çocuklarının üstüne düşmesi gerekir. Kreşte, okulda zaten çocuklarımız Almanca ağırlıklı konuştukları için bizimle devamlı Türkçe konuşmalarına önem vermeliyiz. Böyle davranırsak Türkçemiz tehlikeye girmez. Anadilimiz kültürümüzün ve birliğimizin önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla Türkçe konuşmayı, birlik ve beraberliğimiz için asla kaybetmemeliyiz. Çocuklarının geleceğini düşünen her velinin bu kampanayı desteklemesi gerektiği kanaatindeyim.”

Haberin Devamı

Çocuklarınız için siz de destekleyin

Öğretmen Ahmet Ovalı

ACİLEN VE GÖNÜLDEN DESTEKLİYORUM

“Bu kampanyayı şu sebeple imzaladım:
Çünkü 32 yıldan beri Frankfurt ve çevresindeki okullarda çocuklarımıza anadili Türkçeyi öğretmeye çalışan biri olarak, 1998 yılından bu yana Türkçenin okullardaki konumunun her geçen yıl ve yavaş yavaş öğrencilerimizin aleyhine olacak biçimde değiştirildiğini gözlemledim.
Bunlar nelerdi:
a) Matematik, Almanca, Hayat Bilgisi, İngilizce gibi ana dallardaki derslerin dışında kalan branşlarda, zayıf notu dengelemeye yönelik fonksiyon iptal edildi
b) Not vermek yerine, öğrencinin gözünde pek de değeri olmayan ve sadece bir cümleyle ‘yazılı değerlendirme uygulaması başlatıldı. ‘Öğrenci derse katılmıştır’ veya ‘Başarıyla katılmıştır’ gibi...
c) Öğleden önceki ders programında bulunan anadili dersleri, ağırlıklı olarak öğleden sonraya alınarak değersizleştirildi. AG (yani Arbeitsgemeinschaft) denen çalışma gruplarının paraleline getirilerek motivasyon bilinçli olarak düşürülmeye çalışıldı.
ç) En kötüsü, bu derslere katılım Hessen Eğitim/Kültür Bakanlığınca ‘zorunlu’ olmaktan çıkarılıp ‘isteğe bağlı’ hâle getirilerek önemsizleştirilme çabasına girildi ve Bunda da ne yazık ki büyük oranda başarı(!) sağlandı.”
KİMLİĞİMİZ YOK OLABİLİR
“Bu koşullar altında bile dilimizi öğretmeye ve sevdirmeye gayret ederken, bizzat dilin sahipleri olan insanlarımız yani ebeveynler iflâh olmaz bir yanlışta ısrarcı oldular ne yazık ki. O da Türkçeye katılan bir çocuğun ‘Almanca öğrenemeyeceği kaygısı’ idi.
Dilin bir ‘kültür taşıyıcısı olduğunu’ düşünürsek, ki öyledir zaten; Türkçe olmazsa ne olacağı kendiliğinden ortaya çıkar kanaatimce. Ulusal değerlerimiz, gelenek göreneklerimiz, kimlik bilincimiz vs hepsi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
Vakit daha da geç olmadan gençlerimizin ve çocuklarımızın en güzel biçimde yetişmelerini sağlamak amacıyla herkesin bu kampanyaya acilen ve gönülden destek vermelerini diliyorum.”

Haberin Devamı

Çocuklarınız için siz de destekleyin
Öğrenci velisi Necati Suözer

ANADİL İNSAN HAKKIDIR
“DİL doğumla başlar ve son nefesimize kadar bizimle beraber olan canlı bir varlıktır. Onunla iletişim kurarız. Kullanıldığı sürece gelişimini sürdürür, kullanılmadığı zaman yok olmaya mahkumdur. Dil eğitimde ve öğretimde en önemli araçlardan biridir.
Dil düşüncelerin aktarılmasında, toplumsallaşmada, mevcut etnik kimliğin devam ettirilmesinde ve kazanılmasında önemli bir göreve sahiptir. Bireyin ailesinde öğrendiği ilk dil anadilidir. Bu dilin eğitimi ne kadar iyi ve sağlam sunulursa, o kişi de o oranda anadilinden istifade eder ve diğer dilleri iyi öğrenmesinde köprü vazifesi görür.”
“Anadilde eğitim Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde bir hak olarak yerini almıştır. Dil olmadan kültürel ve etnik kimliğe sahip olmak mümkün olmaz. Dil olmadan; ne tarih olur, ne kitlesel değerler olur, ne gelenek olur, ne görenek olur, ne de halk olur. Dil ile ağlar, dil ile güler, dille büyür ve ölürüz.
Anadilde eğitimin anayasal bir hak olduğunu ve bunun kesinlikle tartışmaya açık bir konu gibi kamuoyunun gündeminde olmamalı. Her bireyin bu konuya çok ama çok ciddi olarak algılaması ve yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak görmesi gerekiyor.”

Çocuklarınız için siz de destekleyin

FDP Rüsselsheim İl Başkanı, Gross Gerau İl Meclisi Üyesi Abdullah Sert

ÇOCUKLARIMIZIN ÖZGÜVENİ ARTAR
FDP Rüsselsheim İl Başkanı, Gross Gerau İl Meclisi Üyesi Abdullah Sert, Türkçe’nin, kimlik arayışının önemli parçası olduğunu savundu. ‘Bir dil, bir insan, iki dil iki insan’ ve ‘Çok lisan bilmek, çok imkan sahibi olmak’ öz deyişlerinin bir gerçeği iyi özetlediğini kaydeden liberal politikacı Sert, “Günümüzde Fransızca, Rusça, Çince ve İspanyolca gibi Türkçe’nin de ikinci yabancı dil olarak verilmemesi, yarım asırlık göçten sonra Türk ve Alman toplumunun ihmalkarlığının bir belgesidir. Bu aynı zamanda Türk gençlerinin büyük bir kaybı ve dezavantajıdır. Küreselleşmiş bir dünyada Türk gençleri için Türkçe dil eğitimi, büyük bir kariyer avantajı sağlar” dedi.
Türkçe yabancı dil dersinin gençlerin kimlik arayışına da katkı sağlayıp onların özgüvenlerini artıracağını kaydeden Abdullah Sert, “Aynı şekilde nesilden nesile ailelerde Türkçe konuşulması, okunması ve yazılması azalırken, böyle oluşan eksiklik ve ana dilimizi unutulması tehlikesi okullarda verilecek eğitimle önlenmiş olur. Bu yüzden Türk toplumuna büyük sorumluluk düşüyor. Herkesin kesinlikle ‘Türkçe ikinci yabancı dil olsun’ kampanyasına katılmasını öneriyorum” diye konuştu

Çocuklarınız için siz de destekleyin

Öğretmen Burcu Aybek Demir

GENÇLER BİRİKİMDEN MAHRUM KALIYOR
Öğretmen Burcu Aybek Demir, Hessen’deki kampanyayı hem bir Türkoloji mezunu, hem bir eğitimci, hem de Almanya’da yaşamını sürdüren bir Türkiye kökenli olarak yürekten desteklediğini söyledi.
Türkçe’nin Almanya’da en yaygın yabancı dil olduğuna dikkati çeken Ayberk Demir, “Bilimsel bilgiye verdikleri önemle tanınan Almanların da bu imza kampanyasına, kendileri ile çelişmemek adına, tam destek vermeleri gerektiğine inanmaktayım. Türkçe, Almanya’da en çok konuşulan ikinci anadil yani en yaygın yabancı dil. Bu bağlamda Türkçe bilimsel bilgiler ışığında anlaşılmayı ve öğretilmeyi çoktan hak etmektedir” dedi.
Türkolog Prof. Dr. Günay Karaağaç’ın ‘Türkçe Verintiler Sözlüğü’nde yer verdiği bilgilere göre Türkçe’den Almanca’ya 166 kelime geçtiğini belirten Burcu Ayberk Demir, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bugün Türk gençlerinin çoğu anadillerini hakkıyla konuşamamakta, öz benliklerinin, öz kültürlerinin canlı belgesi ve taşıyıcısı olan bu dili yeterince iyi algılayamamakta. En basitinden, binlerce yıllık deneyim ve birikimin eseri olan atasözü ve deyimleri kullanamayan bu gençler aslında binlerce yıllık tecrübe ve bilgi birikiminden de mahrum kalmakta.
Almanya’da Türkçe, 50 yıl önce Anadolu kırsalından göçen Türklerin bölgesel ağız özellikleri taşıyan konuşma dilleri ile Almanca’dan birebir çeviri şeklinde kopyalanmış birkaç melez ifade arasında sıkışıp kalmış ve Türkçe’nin en yüksek seviyesi olan ‘İstanbul Türkçesi’ olarak da ifade edilen yazı dili yok sayılmıştır. Bu bağlamda Almanya’da Türkçe ciddi bir tehlike altındadır. Burada doğup büyüyen gençler Türkçe yazılmış kaynaklardan, Türk edebiyatından Türk kültüründen ve öz kimliklerinden günden güne uzaklaşmakta ve farkında olmasalar da ciddi bir manevi boşluğa mahkum olmaktadırlar. İnsanın anadili onun anavatanıdır. Bizler o ya da bu sebepten ötürü Türkiye’den, köklerimizden binlerce kilometre uzak olsak da dilimize dolayısıyla da benliğimize sahip çıkmakla mükellefiz aksi takdirde; tarihimizle, kültürümüzle, kısacası bizi biz yapan her şeyle bağlarımız giderek zayıflayacak ve en sonunda köklerimizden koparak kültürel yok oluşun pençesinden kurtulamayacağız.”

Çocuklarınız için siz de destekleyin

Öğretmen Yaşar Çatı

‘BİR İMZAYLA NE OLUR Kİ’ DEMEYİN
Almanya’da yaşayan insanlarımızın iki dünyası var. Birisi, kendi aralarında oluşturdukları dünya, diğeri bu ülkede, içinde yaşadığımız dünya. Bu durum bizler için büyük bir avantajdır. Zira hem sosyal açıdan, hem de ekonomik açıdan bakınca önemli bir olgudur. Türk dünyasında etkin yaşayabilmek için Türkçe diline hakim olmamız gerekir. Çünkü, insanlar dili, duygularını, düşüncelerini bildirmek için kullanırlar. Bu nedenle o dili iyi öğrenmeleri gerekmektedir. Türkçe’yi öğretmediğimiz insanlarımızın dünyasının birini, yani Türk dünyasını ellerinden almış oluruz.
Hessen Eyaleti’nde verilen anadil Türkçe dersleri isteğe bağlı ve genelde öğleden sonraya planlanmış, not verilmeyen, sınıf geçmeye etkisi olmayan seçmeli ders konumundadır. Bu yasal konumu nedeni ile katılım oranı düşmüş, öğrenme motivasyonu azalmıştır.
Türkçe dersleri yaşadığımız ülkenin eğitim sisteminin bir parçası olmalı, önemli bir ders konumuna getirilmeli. Eğitim sisteminin parçası olmayan bir dil kaybolmaya mahkum edilmiş demektir. Çözüm yolu, Türkçe derslerini müfredat programına almak ve eğitim sistemine perçinlemekle mümkündür.
Bu kampanyadaki istenilenlerin gerçekleşmesi halinde Türkçe dersleri eğitim sistemi içerisine perçinlenmiş olacaktır.
Çocuklarınızın Türk dünyalarını yitirmesine izin vermeyiniz. Bir imzayla ne olur ki, demeyiniz; kampanyaya katılınız.”

Dilekçeyle de katılabilirsiniz

Hessen Yabancı Dil Girişimi tarafından başlatılan kampanyaya, Türkçe ve Almanca hazırlanan bu dilekçeyi imzalayarak da katılabilirsiniz. Dilekçeyi konsoloslukların yanı sıra camiler ve derneklerde bulmak mümkün.

Çocuklarınız için siz de destekleyin

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!