Güncelleme Tarihi:
Demokrat Partililer, son dört yıldır bu seçimde adaylarının Hillary Clinton (69) olacağını düşünüyorlardı.
Cumhuriyetçi Partililer ise Barack Obama’nın ABD’de doğmadığını, bu yüzden başkan olamayacağını iddia ederek bir siyasi hareket başlatan Donald Trump’ın (70), ancak komedi programlarına malzeme olacağını zannediyorlardı. Hillary Clinton, tıpkı şimdiye kadar başkan seçilen diğerleri gibi, organize, halktan büyük bağışlar toplayan profesyonel bir kampanya yürüttü. Trump ise cebinden para koyup tek kişilik bir şov... Kimin hangi konuda ne düşündüğünü tartışmaya pek sıra gelmedi, çünkü her ikisi de haklarında ortaya çıkan skandalları açıklamakla uğraştı. Hillary Clinton, Dışişleri Bakanlığı döneminde kişisel e-posta adresi kullanıp devletin gizli bilgilerini güvenliği olmayan alanlarda kullandığı için, FBI soruşturmasına uğradı.
Trump’ın ise daha önce kadınlar hakkında aşağılayıcı sözler söylediği videolar ortaya çıktı.
HAKARETLER UÇUŞTU
Hillary, dikkatsiz davrandığını kabul edip özür diledi. Trump ise videodaki sözlerini soyunma odasındayken her erkeğin kendi arkadaşlarına söyleyebileceğini iddia etti, ama o da özür diledi. Birbilerine ağır hakaretler ettiler. Trump, Hillary’den her bahsedişinde isminin başına “Madrabaz” sıfatını ekledi. Hillary ise Trump’a “Zorba” diye hitap etti. Ve skandallar, hakaretler derken, iki aday, yaklaşık 1.5 yıl süren bir yarışta, dünyaya Amerikan siyasi tarihinin en acayip başkanlık kampanyasını yaşattı. Ve birçoklarına göre Amerikan siyasetinin kuralları artık dönüşü olmayacak biçimde değişti. Kaybetse bile, sırf bu yüzden Trump çoktan kazandı.
OY VERME ORANI KRİTİK
Oy kullanma yaşında yaklaşık 250 milyon kişinin olduğu ABD’de bugün seçim yarışı nihayet sona ercek.
Erken oy verme düzenlemesi sayesinde şimdiye kadar 50 milyondan fazla oy kullanıldı. 2012’de Amerikan halkının oy verme oranı yüzde 55’ti ve 129 milyon kişi oy kullanmıştı. Uzmanlar, iki adayın da kendi partilerinde yeterince bütünlük sağlayamaması nedeniyle, oy verme oranlarının yine heyecansız bulunan 2012’nin bile altında kalabileceğini belirtiyorlar.
SALINCAK EYALETLER
İki aday da son güne yarışı belirleyecek salıncak eyaletlere asılarak girdi.
Hillary, Başkan Obama’nın da desteğiyle, işçi nüfusunun yoğun olduğu ve önseçimlerde rakibi Bernie Sanders’a kaybettiği Michigan’a gitti. Trump ise Florida, Kuzey Carolina ve New Hampshire ile bu seçimin belki de en kritik yeri, yine işçilerin yoğun olduğu Pensilvanya’da toplantılar yaptı.
HILLARY’YE FBI İVMESİ
Hillary Clinton’ı bu eyaletlerde son gün en çok rahatlatan gelişme ise FBI Direktörü James Comey’nin geçen hafta yaptığı açıklamayla, Clinton’a ait bazı yeni e-postalara ulaşıldığı ve temmuzda kapandığı açıklanan soruşturmanın yeniden başlatılabileceğini duyurmasının ardından tüm mesajların incelendiğini ve soruşturmanın yeniden başlatılmasına gerek görülmediğini söylemesi oldu.
Pazar günü ABD Kongre üyelerine bu yönde bir mektup yollayan Comey, böylece başkan seçilirse Hillary’nin bu yüzden bir soruşturmaya uğramayacağının da garantisini vermiş oldu. Böylece, Hillary’nin Amerikan tarihinin ilk kadın başkanı olması için hiçbir hukuki engel kalmadı.
İŞTE SON TAHMİNLER (Razi CANİKLİGİL/NEW YORK)
ABC/Washington Post: Clinton 47, Trump 43
NBC/Wall St. Journal: Clinton 44, Trump 40
Morning Consult: Clinton 45, Trump 42
FiveThirtyEight: Clinton 48, Trump 46
Fox News: Clinton 45, Trump 43
USA Today: Clinton 45, Trump 43
Rasmussen: Clinton 44, Trump 44
McClatchy/Marist: Clinton 46, Trump 44
Ipsos/Reuters: Clinton 44, Trump 40
Lucid/The Times-Picayune: Clinton 44, Trump 39
YouGov/Economist: Clinton 46, Trump 43
New York Times/CBS News: Clinton 47, Trump 44
Pew: Clinton 46, Trump 40
CNN: Clinton 49, Trump 44
Seçimlerle ilgili oynanan bahislerde, anketlere kıyasla Clinton ile Trump arasındaki fark çok daha açık. ABD ve İngiltere merkezli bahis sitelerine göre Clinton’ın seçimleri kazanma ihtimali yüzde 80 civarında.
HILLARY
2013’te Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrıldığında herkes başkan adayı olacağını tahmin ediyordu. Ama ilk iki yılını, Obama’yı küstürmeden ondan memnun olmayanları nasıl yanına çekebileceğini düşünerek geçirdi. Önce 2012 Bingazi saldırısında öldürülen Büyükelçi ve diğer Amerikalı görevlilerle ilgili sorularla boğuştu. Sonra kocası eski başkan Bill Clinton nedeniyle ‘hanedan’ suçlamasını bastırmak için uğraştı. Ardından halkın kafasında yer eden ‘güvenilmez’ imajını yenmek için çalıştı. Sonra önseçimlerde Bernie Sanders’la boğuştu. Daha sonra ise e-posta skandalıyla.
- Yaş: 69.
- Eğitim: Yale Üniversitesi.
- Kariyer: 2009-2013 Dışişleri Bakanı, 2001-2009 New York Senatörü.
- Köken: Chicago doğumlu. Ailenin kökeni Galler ve İngiltere.
- Aile: Bill Clinton ile evli, tek çocuğu var.
- Parti: Demokrat Parti.
- Slogan: Beraber daha güçlü.
TRUMP
Önce ciddiye alınma problemini aşmaya çalıştı. İki yıl önce Obama’nın Beyaz Saray Muhabirleri Yemeği’nde neredeyse konuşmasının büyük bölümünde, ‘dalga geçmek için’ aday olmadığını ispat için çabaladı. Skandallar peşini bırakmadı. Meksikalı göçmenlere ‘tecavüzcü’ demesi, Müslümanların ABD’ye girişini yasaklayacağını açıklaması. Vergi beyannamesini paylaşmaması. Hep açıklama halindeydi. Kampanyasını en çok vuran ise ekim ortasında kadınlar hakkında aşağılayıcı sözler sarf ettiği bir videonun çıkması oldu. Sonra medya, Trump tarafından taciz edildiğini söyleyen kadınlarla doldu.
- Yaş: 70.
- Eğitim: Wharton (Pensilvanya Üniversitesi).
- Kariyer: İşadamı. Dört kere iflas başvurusu var.
- Köken: New York doğumlu. Ailenin kökeni Almanya ve İskoçya.
- Aile: Üçüncü eşi Melania Trump ile evli, beş çocuğu var.
- Parti: 2012’den beri Cumhuriyetçi. Daha önce bağımsız ve Demokrat Partili olduğu dönemler var.
- Slogan: Amerika’yı tekrar büyük yapacağız