Güncelleme Tarihi:
Şubat ayının ilk haftasıydı... Başta Pekin yönetimi olmak üzere bütün Çin nefesini tutmuş, Kış Olimpiyatları'nın açılışına geri sayıyordu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise iki kere gururluydu. Ülkesinin 14 yıl içinde ikinci bir olimpiyat etkinliğine daha ev sahipliği yapması bir yana, Şi oldukça önemli bir diplomatik başarıya ulaşmıştı ve bu başarıyı şık bir ziyafet sofrasında kutluyordu.
Masanın onur konuğu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'di. İki lider dakikalar önce Moskova ve Pekin'i merkeze alan yeni dünya düzeni vizyonlarını dosta düşmana duyuran deklarasyon metnini son haline getirmişti.
Çin'den yapılan açıklamaya göre, iki lider yemek sırasında "ortak kaygı yaratan önemli meseleler" ile ilgili konuştu. Bu konuşmanın ayrıntıları hiç açıklanmadı. Ancak sadece 20 gün sonra Rusya, Ukrayna'ya girdi ve Avrupa'nın çok zamandır görmediği kadar büyük ve etkileri uzun yıllar sürebilecek bir savaş başladı. Hal böyle olunca iki liderin görüşmesinde Ukrayna'nın da masaya yatırılmış olma ihtimaline kesin gözüyle bakılır oldu.
"ÇİN'İN HABERİ VARDI" TARTIŞMASI
Hatta New York Times gazetesi, 2 Mart'ta yayımlanan ve Batılı istihbarat kaynaklarına dayandırılan bir haberde, Çin'in işgali hakkında önceden belli bir düzeyde bilgi sahibi olduğunu ve Olimpiyatlar'ın gölgede kalmasını önlemek için erteleme istediğini yazdı. Çin ise bu iddiaları "saf yalan haber" diyerek kesin bir dille reddetti.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Çin masasının eski direktörlerinden Paul Haenle, geçtiğimiz günlerde New York Times'a yaptığı açıklamada, Çin'in Ukrayna işgalini önceden bildiği iddiasını değerlendirdi. "Şi bu durumu önceden biliyorduysa da dert, bilmiyorduysa da..." diyen Haenle şöyle devam etti: "Eğer biliyorduysa ve bu konuda kimseye bir şey söylemediyse suça ortaklık etmiş oluyor. Eğer Putin kendisini bilgilendirmediyse, bu bir hakaret." Diğer yandan, her ne olursa olsun, Çin'in Ukrayna işgaline hazırlıksız yakalandığı yorumları da yapılıyor. Buna kanıt olarak Çin makamlarının Rus tanklarının Ukrayna sınırını geçmesinin apar topar başlattığı tahliye operasyonu gösteriliyor. Bazı uzmanlar ise Şi'nin Putin'in planlarından haberdar olmakla birlikte, operasyonun sadece Donbas bölgesiyle sınırlı kalmasını beklediğini öne sürüyor. Stimson Merkezi'nde Çin programının direktörü olan Yun Sun'a göre Pekin, topyekûn bir işgal beklemiyordu. Çin'in savaş öncesindeki adımlarına dair analizinde Yun, Çin yetkililerinin genelinin görüşünü şu ifadelerle özetledi: "İstediğinizi almak için Ukrayna'yı işgal etmenize gerek yok. O zaman niye zahmet edesiniz ki?"
Diğer yandan iki lider, Pekin'deki görüşmenin ardından yaptıkları açıklamalarda, Çin ve Rusya'nın dostluğunun "sınırı olmadığını" söyledi. Şi ayrıca ortaklıkları bağlamında bir tereddüt olmadığını belirterek Putin'in Batı'nın Avrupa'da Rusya'ya ihanet ettiği açıklamalarına da destek verdi.
Bugünden geriye bakıldığında ise Pekin'in bu kadar açık destek vermesinin, Putin'in Ukrayna konusunda iyice cesaretlendirdiği, Şi'nin Putin'le olan kişisel ilişkisinin ise Çin'in Ukrayna bağlamında hareket alanını kısıtladığı yorumları yapılıyor.
Nitekim 3 Mart'ta Wall Street Journal'da yayımlanan bir haberde adı açıklanmayan Pekin kaynakları Çin'in bu "sınırı olmayan" ilişki bağlamında şüpheler duymaya başladığını, bu sözlerin hiçbir zaman Çin'in Ukrayna işgalini desteklediği anlamına gelmediğini söylüyordu.
ÇİN SÖYLEMİNİ YUMUŞATTI AMA…
İşgalin öncesinde ve ilk günlerinde Pekin, Moskova'nın taleplerine sempatiyle yaklaşıyor, Batı'dan gelen savaş uyarılarına "Rusya'nın güvenlik kaygıları yanıtsız kalmamalı" diye yanıt veriyor, NATO'nun bu işi yapamadığını belirterek Avrupa'da "dengeli" bir güvenlik sistemi kurulmasını istiyor ve ABD'nin Rusya'yı kışkırttığını savunuyordu. Ancak işgalin topyekûn savaşa dönüşmesi ve can kayıplarının artması Pekin'in söyleminde ince ayarlar yapmasına neden oldu.
Tansiyon yükseldikçe daha yumuşak bir tondan konuşmaya başlayan Çin yönetimi,19 Şubat'taki Münih Güvenlik Konferansı'na video yoluyla katılım sağlayan Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, "Ukrayna'nın büyüklerin yarışında ateş hattında kalmamasını gerektiğini" belirtti ve "bütün ülkelerin egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının korunması" gerektiğini belirtti.
Yanı sıra Çin, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını bir işgal olarak görmüyor, Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımları da "yasa dışı" olarak nitelendiriyordu. Mart'ın ilk haftasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılan Rusya'yı kınama oylamasında da Çin çekimser kalan 35 ülkeden biriydi. İlerleyen günlerde Çinli yetkililer yaptıkları açıklamalarda sivil kayıplara ilişkin derin üzüntülerini dile getirdi. Kendisini tarafsız olarak konumlandıran Çin, "bütün ülkelerin meşru güvenlik kaygılarına saygı gösterilmesi", en kısa sürede barış görüşmelerine başlanması ve savaşın sona erdirilmesi için çağrılarda bulundu.
Bu konuda son ve en güçlü açıklama 9 Mart günü Şi'den geldi. Çin'in devlet televizyonu CCTV'nin haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir sanal toplantıda bir araya gelen Şi, "azami itidal" çağrısı yaparken, "savaşın alevlerinin Avrupa'da yeniden canlandığını görmenin" Pekin'i üzdüğünü belirtti. Şi, Ukrayna'daki "derinden kaygılandıran" durumun "kontrolden çıkmasını" önlemenin ilk öncelik olduğunu da belirtti.
İLİŞKİLER HALA "KAYA GİBİ SAĞLAM"
Ne var ki bu kaygı mesajlarını, Çin'in Rusya'dan uzaklaştığına yormak doğru değil. Zira Şi'nin itidal çağrısının ajanslara düştüğü saatlerde, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, ABD güdümündeki NATO'nun Rusya ve Ukrayna arasındaki ilişkileri bir "kırılma noktasına" sürüklediğini söyledi. Günlük basın brifinginde konuşan Cao, ABD'nin Çin'in kaygılarını ciddiye almasını, Ukrayna meselesinde ve Rusya'yla ilişkilerinde Çin'in haklarını ve çıkarlarını zedelemekten kaçınmasını istedi.
Cao, Çin'in savaşı "Rus işgali" olarak nitelendirmeye hazır olup olmadığı sorusuna da "Ben bu sorunun bir manası olduğunu düşünmüyorum" diye yanıt verdi. Cao ayrıca Çin'in yaptırımlar konusundaki kaygılarını bir kez daha hatırlatarak, "Bunlar hiçbir zaman barış ve güvenlik getirmeyecek" diyen Cao, Çin ve Rusya'nın petrol ve doğalgaz dahil ticaret ilişkilerini normal biçimde sürdüreceğini, diğer yandan Ukrayna'ya 5 milyon yuan (yaklaşık 11,6 milyon TL) değerinde gıda ve insani yardım göndereceklerini bildirdi.
Cao'dan sadece iki gün önce de Dışişleri Bakanı Vang, Çin'in politikasını değiştirme sinyali verdiğini umanları hayal kırıklığına uğratmıştı. Rusya'yla olan ilişkilerini "kaya gibi sağlam" olarak tarif eden Vang, iki ülke arasında geleceğe yönelik iş birliği ihtimallerinin çok geniş olduğunu vurgulamıştı. Ukrayna'daki askeri operasyonu işgal olarak tanımlamaktan kaçınan ancak Birleşmiş Milletler'in egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerinin altını bir kez daha çizen Vang, "Pekin'in gerektiği durumda uluslararası kamuoyuyla el ele gerekli arabuluculuğu yapmaya hazır olduğunu" da söylemişti.
Vang, Ukrayna ile Rusya arasındaki düşmanlığın, ABD'nin iki ülke ilişkilerine burnunu sokmasından kaynaklandığını da belirterek, "1 metre buzu dondurmak için soğuk bir günden fazlası gerekir" şeklinde bir Çin atasözü kullanmıştı.
Çin Başbakanı Li Keçiyang da 11 Mart sabah saatlerinde benzer açıklamalar yaptı. Ukrayna'daki savaşı "ağır" bir durum olarak nitelendiren Li, Pekin'in barış için "olumlu bir rol" oynamak için uluslararası taraflarla birlikte çalışacağını söyledi. Li, Çin parlamentosunun yıllık olağan buluşmasının ardından yaptığı açıklamada, "Krizin barışçıl bir biçimde sona erdirilmesini sağlayacak tüm çabaları destekliyor ve yüreklendiriyoruz. Şu an birinci öncelik, tansiyonun yükselmesini ve hatta kontrolden çıkmasını önlemektir" ifadelerini kullandı ancak doğrudan Rusya'yı (ya da Ukrayna'yı) eleştirmekten kaçındı.
İP CAMBAZININ TEL ÜSTÜNDEKİ DURUMU: BENİM DENGEMİ BOZMAYINIZ…
Bütün bunlar alt alta geldiğinde, Batı kamuoyunda, Pekin'in iki ateş arasında kaldığı ve tarafını seçmeye dair baskı hissettiği görüşü daha da kuvvetleniyor. Çin'in ne Rusya'nın dostluğunu kaybetmek ne de savaşa destek veriyor gibi görünüp uluslararası kamuoyunun geri kalanının tepkisini çekmek istediği yorumları yapılıyor. Zira Rusya'ya çok fazla destek vermek, uluslarararası arenada Çin'in uzun zamandır benimsediği "küçük ve askeri açıdan zayıf ülkelerin egemenliğine saygı duyma" söyleminin altını oyuyor.
Çin'in bu diplomasi hamleleri bir cambazın ip üstündeki zor yürüyüşüyle kıyaslanıyor. ABD Ordusu Savaş Koleji'nde Çin-Rusya ilişkileri üzerine dersler veren Zenel Garcia INSIDER'a yaptığı açıklamada, "Çin çok rahatsız bir konumda. Ama bunu ille de Rusya'nın tarafını tutmak olarak yorumlamazdım" diye konuştu. Prof. Dr. Joseph Torigian ise Şi ve Putin'in çok ortak noktası bulunduğunu ancak iki lider arasında kritik bir fark olduğunu belirterek, "Şi, Putin'e kıyasla çok daha ihtiyatlı bir insan" ifadelerini kullandı.
Aslında Çin, çok yakın zamana kadar Ukrayna ve Rusya ile ilişkileri bağlamında başarılı bir denge tutturmuştu. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından Kiev'le bağ kuran ilk ülkelerden biri olan Çin, zamanla Ukrayna'nın bir numaralı mısır, ayçiçeği ve üzüm çekirdeği yağı tedarikçisi haline geldi. Çin ayrıca Ukrayna'ya silah teknolojisi ihracatı da yapıyordu.
4 Ocak 2022'de yani sadece 2 ay önce Şi, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye gönderdiği mesajda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 30'uncu yılını kutlarken, "Çin-Ukrayna stratejik ortaklığını geliştirmeye çok önem veriyorum" diyordu.
Kiev merkezli bir dış politika araştırmaları kurumu olan Ukrayna Prizması'nın analistlerinden Sergi Gerasimçuk, New York Times'a yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın son yıllarda NATO'yla yakınlaşan ilişkilerine Pekin'den hiç itiraz gelmediğini hatırlattı ve "Ukrayna kenara çekilip Pekin'le herhangi bir hassas meseleye girmek istemiyordu ve aynısını Çin'den de bekliyordu" dedi.
Çin medyası da söylem olarak Kremlin çizgisini benimsemiş durumda. Başta devlet televizyonu CCTV olmak üzere 14 medya kuruluşunda Ukrayna'daki savaş "özel askeri operasyon" olarak nitelendiriliyor. Haberlerde ABD'nin Ukrayna'da bir biyolojik silah programı yürütüyor olabileceği, Vladimir Putin'in kuşatılmış Rusya'yı savunan bir kurban olduğu belirtiliyor. CNN International, işgalin ilk 8 gününde bu 14 medya kuruluşu tarafından Weibo üzerinde yapılan yaklaşık 5000 paylaşımı analiz ederek ilginç sonuçlara ulaştı. Paylaşımların 300'den fazlası Ukrayna'yla ilgiliydi. Bu paylaşımların her biri en az 1000 kişi tarafından yeniden paylaşılıyordu. CNN, 140 paylaşımın "açık bir biçimde Rusya yanlısı" olduğunu bir Rus yetkişinin görüşünü yansıttığını veya doğrudan Rus devlet medyasından alındığını vurguladı.
"ÇİN AÇMAZA SÜRÜKLENİYOR"
Çin'in Batı'ya özellikle de ABD'ye karşı Rusya'yla yan yana durması bu dengenin şaşmasına neden oldu. Ancak Çin'den son günlerde gelen açıklamaları Pekin'in dengeyi yeniden kurmak ve Ukrayna'yla Rusya arasında bir seçim yapmak zorunda kalmamak isteği olarak yorumlamak mümkün.
Jude Blanchette ve Bonny Lin, Foreign Affairs'de yayımlanan makalelerinde Çin'in arada kalmışlığını şu satırlarla değerlendirdi: "Şi'nin Moskova çizgisine yaklaşması, Çin'i bir nevi açmaza sürüklüyor. Küresel dünya düzeninde söz sahibi olmak için Batı'yla rekabet halinde olan Çin için Rusya'nın bir güvenlik ortağı olarak çekiciliği artıyor. Ancak Rusya'yla ilişkisini yücelterek ve bunu Putin'in tetiklediği bir krizin ortasında yapmayı seçerek, Pekin altından kalkmakta zorlanacağı tepkilere davetiye çıkarmış oluyor."
CIA Direktörü William Burns de 8 Mart tarihli açıklamalarında bu noktaya dikkat çekti. Rusya'nın Ukrayna işgali sırasında karşılaştığı zorlukların ve savaşın ABD ile Avrupa'yı yaklaştırmasının Şi'nin huzurunu kaçırdığını ifade eden Burns, ABD Temsilciler Meclisi üyelerine yaptığı konuşmada, "Bence Başkan Şi ve Çin'in lider kadroları son 12 günde Ukrayna'da şahit oldukları manzara nedeniyle biraz huzursuzlar. Rusların içine düşeceği önemli zorlukları ön görememişlerdi" dedi.
30 yıl boyunca Moskova Büyükelçiliği dahil çeşitli diplomatik görevlerde bulunmuş olan Burns, Pekin'in "Başkan Putin'le fazla yakın olmanın yaratacağı itibar kaybı" nedeniyle endişeli olduğunu vurguladı.
EKONOMİK RİSKLER DAHA DA BÜYÜK
İtibar kaybının yanı sıra bir de işin ekonomik boyutu var. Hatta bazı analistler, Çin'in ekonomik yaptırımlarla ilgili kaygılarının siyasi endişelerinden bile daha baskın olabileceğini belirtiyor. Zira son 10 yılda Çin başka imalat sektörü olmak üzere birçok alanda liderliğini tüm dünyaya kabul ettirdi. Pek çok ülkeyle Çin arasında güçlü ekonomik ilişkiler kuruldu ama şu an yaşanan savaş Çin'in bu konumunu da riske atıyor.
Çin, Rusya'nın en büyük ticaret ortağı ancak Rusya çok büyük bir ekonomi değil. 1,5 trilyon dolarlık GSYİH'si ile İtalya'dan bile küçük olan Rusya, Çin'in ticaret yaptığı ülkeler arasında ilk 10'da bile yer almıyor. Dolayısıyla Rusya'nın ekonomik bağımlılığı Çin için faydalı ama çok da kritik değil.
Diğer yandan Çin'in Batı'yla olan ekonomik ilişkileri Rusya'ya kıyasla çok daha kazançlı. Toplam GSYİH'si 38 trilyon olan ABD ve Avrupa ülkeleri Çin'le her yıl 1,4 trilyon dolar değerinde ticaret gerçekleştiriyor. (Çin-Rusya ticareti ise bunun aşağı yukarı 10'da biri. Çin Batı'dan ithal ettiği yüksek eğitim, bilimsel ekipman, uzmanlaşmış yazılım gibi mal ve hizmetler ise yeri başka kaynaklardan doldurulması çok zor ürünler.
ABD TİCARET BAKANI SERT ÇIKTI
Geçtiğimiz haftanın gelişmelerini de bu veriler ışığında okumak gerekiyor. Hafta başında Bloomberg haber ajansına yansıyan bir haberde, Çin'in Rusya'daki yatırımlarını artırmayı planladığı öne sürüldü. Ajansa konuşan kaynaklar, Çinli yatırımcıların gözünün özellikle Rusya'nın enerji devi ve doğalgaz ihracatçısı Gazprom ile alüminyum üreticisi Rusal'da olduğunu söyledi.
Habere göre, Rus makamları ile devlet eliyle işletilen Ulusal Petrol Şirketi, Çin Petrokimya Şirketi, Çin Alüminyum Şirketi ve Çin Minmetal Şirketi arasında Rus varlıklarına yatırım görüşmeleri başladı. Müzakerelerin gidişatına ilişkin konuşmak için henüz erken olduğu, ama iki ülkenin enerji şirketlerinin yatırımlara sıcak baktığı da haberde vurgulandı.
Rusya, Ukrayna işgalinden üç gün önce Donbas bölgesinde bulunan Lugansk Halk Cumhuriyeti (LPR) ve Donetsk Halk Cumhuriyeti'ni (DPR) bağımsız birer ülke olarak tanıdığını açıkladığında, uluslararası kamuoyunun ilk tepkisi ekonomik yaptırımlar oldu. İlerleyen günlerde savaşın şiddeti artarken yaptırımların gücü de arttı. Ancak bu süreçte akıllarda hep aynı soru vardı: Çin ne yapacak? İlk yaptırımların açıklandığı andan itibaren, Çin ile olan ve gittikçe kuvvetlenen ilişkilerinin Rusya'nın alacağı yaraları hafifletebileceği, Çin merkezli bankalar ve ödeme sistemlerinin, yaptırımların yaratacağı engellerin aşılmasını kolaylaştırabileceği belirtiliyordu. Bu öngörülerin isabetliliği aradan geçen günlerde yavaş yavaş ortaya çıktı. Son olarak geçtiğimiz hafta sonu Rus bankalarının kredi kartlarında Rusya operasyonlarını durduran MasterCard ve Visa yerine Çin merkezli UnionPay sisteminin kullanılacağı duyuruldu.
Bu iddiaların üzerine ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo'dan oldukça sert bir açıklama geldi. New York Times'a konuşan Raimondo, Rusya'ya uygulanan yaptırımları delecek Çin şirketlerine karşı "yıkıcı" adımlar atılabileceğini söyledi.
ABD'nin ve Avrupa'nın şu an Rusya'ya uygulamakta olduğu yaptırımlar ve ihracat kontrolleri kapsamında, akıllı telefonlar gibi teknolojik cihazlarda kullanılan gelişmiş yarıiletken çipler gibi teknoloji ürünlerinin Rusya ve Belarus'a satışı yasak. Bu yasak sadece Amerikan şirketlerini değil, üretim aşamasında Amerikan yazılımlarını veya teknolojisini kullanan yabancı şirketleri de kapsıyor.
Birçok Çinli üretici de bu konumda. Raimondo, Çin'in bu yarıiletkenleri kendi başına üretebilecek güçte olmadığını belirterek, Şanghay merkezli Uluslararası Yarı İletken İmalat Şirketi (SMIC) gibi Çinli şirketlerin Rusya'ya tedariki sürdürmesi durumunda Biden yönetimi tarafından ağır cezalara maruz kalacağını ifade etti
Raimondo, "Rusya'nın yaptırımlarımızın ve ihracat kontrollerimizin etrafından dolanmak için başka ülkelerle flörtleşeceği kesin. Ama ABD, SMIC gibi şirketlerin Rusya'ya çip sattığını tespit ederse, bizim ekipmanlarımızı ve yazılımlarımızı kullanmalarını yasaklayarak, bu şirketleri çalışamaz hale getirebiliriz" diye konuştu.
Buna karşın Rusya hafta başında yayımladığı bir kararname ile "dost olmayan ülke" ilan ettiği ülkelerde kayıtlı, bu ülkelerle iş yapan ya da buraların vatandaşı olan kişilerin elindeki patentleri koruma kapsamından çıkardı. Yani bir Rus üreticinin dost olmayan ülke listesindeki ABD'nin bir vatandaşının patent hakkını ihlal etmesinin önünde, Rus yasaları bağlamında bir engel kalmadı. Rus haber ajansı TASS, bazı tescilli markaların üzerindeki sınırlamaların da kaldırılabileceği yorumlarına neden oldu. Bu durum ilk restoranını açtıktan 32 yıl sonra Rusya'yı terk eden McDonalds adını kullanan bir Rus'un Moskova'da bir hamburgerci açabileceği anlamına geliyor. Bu birçok Amerikan ve Avrupa markası için de geçerli…
ÇİN BARIŞTAN BESLENİYOR
Dolayısıyla Çin'in fabrikalarında çarkların dönmeye devam edebilmesi için ya Pekin'in Moskova'yı açıkça kınaması ya da savaşın bir an önce bitmesi gerek. Çin için en iyi senaryo en kısa sürede barışın ve istikrarın yeniden temin edilmesi.
ABD'li tanınmış dış politika yazarı Fareed Zakaria konuk olduğu The Ezra Klein Show isimli podcast'te bu durumu "Çin uluslararası istikrardan çok büyük faydalar sağlıyor" sözleriyle özetlerken New York Times köşe yazarı Thomas Friedman da geçtiğimiz günlerde köşesinde "Barış Çin'in çok işine yarıyordu" ifadesine yer verdi.
INSIDER'a konuşan Prof. Torigian da bu noktaya dikkat çekerek, "Rusya'nın işgali en kısa sürede sona erdirmesi kesinlikle Çin'in çıkarına olacaktır. İşgal uzadıkça Çin'in karşı karşıya olduğu itibari ve mali riskler de artıyor" dedi.
Çinli yetkililerin sık sık dile getirdiği müzakere çağrıları ve taraflar arasında arabuluculuk yapmaya yönelik niyet ifadeleri de Çin'in çıkarlarının barıştan yana olduğunu gösteriyor. Şi'nin Putin'le diyaloğunu sürdüren az sayıdaki liderden biri olduğu da düşünüldüğünde Pekin'in Ukrayna'da akan kanın durdurulmasında kritik bir rol oynayabileceği yorumları da yapılıyor.
Örneğin Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell, "Bunu Çin yapmak zorunda" derken, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba da "Çin bu savaşı durdurmayı istiyor" demişti.
Malezya'da bulunan Sunway Üniversitesi'nden Prof. Çin-Huat Vong, Al Jazeera için kaleme aldığı yorumda Şi'nin Putin'e savaşı durdurmak için baskı yapması gerektiğini vurgulayarak, "Putin'in saldırganlığını meşrulaştırmak bir başka Büyük Savaş riskini artırmaktan başka bir şeye yaramaz. Ve dünya yanarsa, Çin de kaybeder. Dolayısıyla Pekin harekete geçmeli ve Putin'i durdurmalı. Bunu sadece bir başka yıkıcı çatışmayı önlemek için değil kendi çıkarlarını da korumak için yapmalı" dedi.
BARIŞTA ÇİN FAKTÖRÜ ETKİLİ OLABİLİR Mİ?
İngiliz Guardian gazetesinin 8 Mart tarihli başyazısında ise bu ihtimal üzerinden şu noktalara dikkat çekildi:
"Çin bir araya getirilemez üç unsuru bir araya getirmek için girişimde bulunuyor. Bu unsurlar Rusya'yla yakınlığı, uzun zamandır benimsediği toprak bütünlüğü, ulusal egemenlik ve karışmama politikası ile Moskova'ya uygulanan yaptırımların kendi üzerinde yaratacağı etkiyi en aza indirme isteği. 24 Şubat'tan beri gelen kafası karışık açıklamaları ve Çin'in BM oylamalarında çekimser kalmasını, temel pozisyon değişikliklerinden ziyade bu şekilde açıklamak lazım.
"Tansiyonun düşürülmesi umuduna dair muğlak ifadeler, bunu başaracak eylemlerden çok farklıdır. Pekin'in arabuluculuğa açığız açıklamalarının altında, görüş değişikliğinden ziyade Rusya'ya verdiği destek nedeniyle karşı karşıya kalacağı eleştirileri yumuşatma amacı yattığından şüphelenenler de var. Bu en azından işgalin Çin için de ekonomik ve siyasi bedelleri olacağını bildiklerini gösteriyor; Avrupalı liderlerin de bu noktanın altını çizmesi gerekiyor. Çin'in aracılık becerilerine ve isteğine dair beklentileri fazla yükseltmemek lazım, ama Çin'e baskı uygulamak, Rusya'ya verdiği destekten geri adım atmasını sağlayabilir."
Çin arabuluculuk niyetini eyleme dökecek, Rusya'yı Ukrayna'da barışa ikna edebilecek mi bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak şurası ortada: Krizin ilk günü sorulan "Çin ne yapacak?" sorusunun cevabını bulmaya halen yaklaşabilmiş değiliz.
Al Jazeera'nın "China’s Xi: Beijing supports peace talks between Russia, Ukraine" ve "Xi should pressure Putin to end this war for China’s own sake", Daily Mail'in "China blames NATO for pushing Russia to 'breaking point' over Ukraine and warns US not to 'undermine its interests' in handling the Ukraine war", Bloomberg'ün "Ukraine’s Just Part of China’s Cold War Paradox", INSIDER'ın "Xi Jinping isn't siding with Putin over Ukraine, as many in Washington fear. He's trying to steer clear of the crisis.", RT'nin "China to boost stakes in Russian companies – media", New York Times'ın "‘No Wavering’: After Turning to Putin, Xi Faces Hard Wartime Choices for China", "Chinese companies that aid Russia could face U.S. repercussions, commerce secretary warns.", " China’s Russia Problem", Washington Post'un "Russia says its businesses can steal patents from anyone in ‘unfriendly’ countries", Guardian'ın "The Guardian view on China and Russia: enough in common", CNN International'ın “China's promotion of Russian disinformation indicates where its loyalties lie” başlıklı haber ve yorum yazılarından derlenmiştir.