Güncelleme Tarihi:
Glasgow'da devam eden COP26'da yapılan bu sürpriz açıklama, iki ülkenin son dönemde yaptığı nadir ortak açıklamalardan biri oldu.
İki taraf da Paris Anlaşması'nda belirlenen, küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine ulaşmak için birlikte çalışma konusunda kararlı olduklarını duyurdu.
İki ülke, en fazla karbon salımı yapan ülkeler sıralamasında ilk iki sırada bulunuyor. Çin ve ABD, bu hedefe ulaşmak için yapılması gerekenlerle mevcut politikalar arasında "ciddi bir uçurum" olduğunu da vurguladı.
Çin'in iklim müzakerecisi Şey Şenhua, iklim konusunda ABD ile Çin arasında fikir ayrılıklarından çok görüş birliği olduğunu söyledi.
ABD İklim Özel Temsilcisi John Kerry de Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada "Çin ve ABD arasında görüş ayrılığı olan pek çok konu bulunsa da iklim alanında başarıya ulaşmamızın tek yolu işbirliğinden geçiyor" dedi ve ekledi:
"Şu an atılacak her adım çok önemli ve önümüzde uzun bir yol var."
Öte yandan Çin bu hafta 100'den fazla ülkenin imzaladığı, sera etkisi yaratan gazlardan metanın kısıtlanmasına dair anlaşmayı imzalamadı.
Çin bunun yerine metan sorununu çözmek için ulusal bir plan geliştireceklerini açıkladı.
Greenpeace yöneticisi Jennifer Morgan da ABD ve Çin'in açıklamasını mutlulukla karşıladıklarını söyledi. Morgan, iklim hedeflerine ulaşılması için iki ülkenin de daha fazla adım atmasının şart olduğunu vurguladı:
"Yine de bu açıklama, iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerin talepleri arasında yer alan, mevcut politikalar küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefiyle uyumlu hale gelene kadar her ülkenin her yıl hedeflerini büyütmesi talebini yerine getiren bir özelliğe sahip değil.
AB'nin iklim politikalarından sorumlu yöneticisi Frans Timmermans da iklim alanında ABD ve Çin'in birlikte çalıştığını görmenin cesaret verici olduğunu söyledi:
"Bu anlaşma ABD ve Çin'in, iklim konusunun diğer tüm konuların üzerinde olduğunu kabul ettiklerini gösteriyor. Bu COP26'da güçlü bir anlaşmaya varılmasına yardımcı olacak."
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de anlaşmanın "doğru yönde atılmış bir adım olduğunu" söyledi.