Güncelleme Tarihi:
Almanya'da, Baden-Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Saksonya-Anhalteyaletlerinde yaklaşık 13 milyon seçmen, bugün meclis seçimleri için sandık başına gidiyor. Üç eyalette de aynı gün düzenlendiği için 'süper pazar' olarak anılan seçimlerde ortaya çıkacak sonuçlar, sadece yerel değil ancak federal düzeydeki siyaseti de etkileyecek.
'Süper Pazar' seçimleri, Avrupa'da sığınmacı krizi hissedildikten sonra Almanya'da bu boyutta ilk kez yapılan seçimler olacak. Bu nedenle seçimler, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in sığınmacı politikası için de bir sınav niteliğini taşıyor.
Seçim kampanyalarında ele alınan konuların başında sığınmacı ve güvenlik politikalarının gelmesi de halkın bu politikalara bakışının sandığa yansıyacağı yorumlarını beraberinde getirdi.
MERKEL'İN POLİTİKASI ELEŞTİRİLİYOR
Merkel’in geçen yıl sığınmacılara uyguladığı açık kapı politikası birçok yerel siyasetçi tarafından eleştiriliyor. Başbakan Merkel’in izlediği sığınmacı siyaseti lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) içinde de tepki görüyor ancak çok fazla dile getirilmiyor.
CDU’nun kardeş partisi konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ise açıkça Merkel’e karşı bayrak açmış durumda. Sıkça Merkel’in politikasından şikayet eden CSU lideri Seehofer, Anayasa Mahkemesi’ne gitme tehdidinde de bulundu.
Parti içinde de Rheinland-Pfalz eyaletinde CDU’nun başbakan adayı Genel Başkan Yardımcısı Julia Klöckner, Merkel’in sığınmacı planına karşılık seçim kampanyasında “plan A2” adlı başka bir yaklaşımı ortaya koydu.
Buna karşın diğer bazı parti temsilcileri, özellikle Yeşiller Partisi’ndeki siyasetçiler Merkel’in sığınmacılara gösterdiği insani tutumu övüyor.
AFD'NİN YÜKSELİŞİ
Sığınmacı krizinde ülkede yaşanan tartışmalardan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin karlı çıkması bekleniyor. AfD'nin seçimlerin yapılacağı eyaletlerin hepsinde oylarını artıracağı ve üç eyalette de meclise gireceği tahmin ediliyor.
Dünyadaki ekonomik krizde federal hükümetin izlediği politikaları eleştirerek Euro karşıtlığıyla 2013 yılında kurulan AfD, sığınmacı krizi sırasında parti yönetimini ve ağırlık verdiği konuları değiştirerek aşırı sağcı söylemlerle oy arayışına çıktı.
Anketlerde sığınmacı akınından endişe duyan seçmenlerin oylarını kendi tarafına çektiği görülen AfD’nin Saksonya-Anhalt eyaletinde CDU'nun ardından ikinci parti konumunda olduğu belirtiliyor.
AfD’nin sadece CDU’dan "oy çalmadığı", aynı zamanda hem aşırı sağcı oyları aldığı hem de daha önce seçime gitmeyenleri de sandığa getirmeyi başardığı ifade ediliyor.
Kamuoyu anketlerine göre bugün yapılacak seçimlerde merkezde yer alan CDU ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oyları önemli miktarda düşecek. AfD’nin ise Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde oyların yüzde 10'unu, Saksonya Anhalt’ta da yüzde 18'ini alması bekleniyor. Böylelikle Bremen, Brandenburg, Hamburg, Thüringen ve Saksonya’dan sonra AfD’nin temsil edildiği eyalet meclis sayısı 8’e çıkabilir.
Hıristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) federal düzeydeki hükümet ortağı SPD’nin ise özellikle Baden-Württemberg ve Saksonya Anhalt eyaletlerinde önemli oy kaybı yaşayacağı öngörülüyor.
AfD’nin yükselişi ve merkez partilerin düşüşünün eyalet parlamentolarındaki aritmetiği bozacağı, eyaletlerde hükümet kurma çalışmalarının zorlaşacağı kaydediliyor.
SANDIĞA GİDİN ÇAĞRISI
Öte yandan sivil toplum kuruluşları, oy kullanma hakkına sahip olanların sandık başına gitmeleri çağrısında bulundu.
İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, yaptığı yazılı açıklamada, kullanılmayan her oyun marjinal partileri güçlendireceği uyarısında bulunarak, “Seçime katılmamak aşırı sağı güçlendirmek anlamına gelecektir” ifadesini kullandı.