Güncelleme Tarihi:
Almanya için Alternatif Parti (AfD) kurulalı yaklaşık üç yıl oldu. Başlangıçta ana politikası, Euro’nun kaldırılıp yeniden Mark’a geçilmesiydi. Kurulduktan birkaç ay sonra 2013 genel seçimlerinde yüzde 4.7 oy oranıyla meclise girmeyi kıl payı kaçırdı.
AfD, 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 7.1 oyla 7 sandalye kazandı. AfD, yabancı ve İslam karşıtı Pegida hareketiyle giderek sağ söylemlere yöneldi. 2015’te parti yönetimi değişti ve parti daha da sağa kaydı. Parti yönetimi ve tabanında aşırı sağ görüşler açıkça ifade bulmaya başladı.
Yabancı karşıtı söylemlerle sekiz eyalet meclisine girmeyi başaran AfD, yeni politikasını tamamen İslam karşıtlığı üzerine kuracağını açıkladı. AfD, 30 Nisan-1 Mayıs günleri arasında Stuttgart’ta genel kurultayını yapacak.
Genel kurultaya parti yönetimi İslam’ı hedef alan yeni bir program hazırladı. İslam karşıtı politikanın başını ise radikal kanattan Başkan yardımcıları Beatrix von Storch ile Alexander Gauland çekiyor.
Taslakta minare, ezan ve çarşafın İslam’ın simgesi olarak yasaklanması hedef alınıyor. Ayrıca sünneti de doktor raporu şartına bağlıyor. AfD hükümete gelirse bu yasakları uygulamaya koyacak. AfD başkan yardımcıları von Storch ile Gauland, “İslam’a Almanya’da yer yok” mesajlarını verdi. AfD’nin ayrıca Avusturya’da, “Viyana İstanbul olmayacak. İslam yerine vatan” gibi seçim kampanyalarıyla zafer kazanan Özgürlükler Partisi (FPÖ) ile işbirliği kararı var.
SİYASİLER AYAĞA KALKTI
AfD’nin İslam’ı topluma düşman ve yabancı cisim gibi gösteren yeni politikası Almanya’da siyasi partiler içinde derin endişe ve sert tepkilere yol açtı.
Hükümet sözcüsü Steffen Seibert, “Başbakan Merkel, İslam konusunda defalarca görüş açıkladı. Defalarca İslam’ın artık Almanya’ya ait olduğunu vurguladı. Bunun dışında Anayasa’nın 4’üncü maddesine dikkati çekmek istiyorum, orada inanç ve vicdan özgürlüğü, din ve dünya görüşü özgürlüğü yüksek değer. Ayrıca engelsiz ibadet özgürlüğü de. Bunlar geçerli” dedi.
Başbakan Merkel’in partisi CDU Başkan Yardımcısı Armin Laschet, AfD’deki bu gelişmeye karşı istihbarat birimlerini göreve çağırdı. “Burda yaşayan insanların inancı ve dini duygularını seçim malzemesi yapmak, bu ülkede yeni bir şey. Bu, aynı zamanda inanç ve din özgürlüğünü garanti eden Anayasa’ya aykırı. AfD insanları kışkırtıyor. İstihbaratın bunu dikkate alması lazım. Eğer bir parti giderek agresif bir biçimde temel hakları sorguluyor ve ihlal ediyorsa, bunu istihbarat çok iyi değerlendirecektir” dedi.
CDU’nun kilise ve dini cemaatler sözcüsü Franz Josef Jung, “AfD giderek radikalleşiyor. İslama karşı tavırları çok açık bunu gösteriyor. AfD bir inancı genel olarak suçluyor ve minare yasağıyla inanç özgürlüğünü kısıtlamak istiyor” diye konuştu.
ÖNYARGIYI KÖRÜKLÜYOR
SPD’nin din politikaları sözcüsü Kerstin Griese, minare ve ezan yasağının, anayasanın garanti ettiği inanç özürlüğüne aykırı olduğunu vurguladı.
Griese “AfD çok tehlikeli biçimde asılsız önyargıları körüklüyor. Bizim anayasamıza uyan bir İslam elbette var. Burda yaşayan müslümanların yüzde 90’dan fazlası buna uyuyor. Bir inanç içinde bazı aşırı grupların varlığı, tüm bir inanca mal edilemez” diye konuştu.
Yeşiller Grup Eşbaşkanı Anton Hofreiter, “AfD’nin söyledikleri Anayasa’ya aykırı. Anayasa din ve inanç özgürlüğünü garanti ediyor. AfD bilinçli olarak İslamla siyasi İslam’ı karıştırıyor. İkisinin birbiriyle uzaktan yakından bir ilişkisi yok. AfD insanların korkularını kullanıyor” dedi.
SALDIRILARDAN SORUMLU
Sol Parti din politikaları sözcüsü Christine Buchholz, AfD’yi İslam’a ve Müslümanlara karşı kin ve nefreti yaymak ve ırkçılığı körüklemekle suçladı. Buchholz, “Müslümanlara ve mülteci yurtlarına artan saldırılarda AfD’nin sorumluluğu var” dedi.
HİTLER ALMANYASI’NDAN BU YANA İLK KEZ...