Güncelleme Tarihi:
Kelso Cochrane, Karayipler'de bir ada olan Antigua'da dünyaya gelmiş, 5 yıl önce İngiltere'ye yerleşmişti. 32 yaşındaydı. Londra'da marangoz olarak çalışıyor ve hukuk eğitimi almayı planlıyordu.
İngiltere'ye taşınmadan önce bir süre ABD'de yaşamış ve evlenmişti. Çok uzun ömürlü olmayan bu evlilikten iki kızı olmuştu Cochrane'in. Onlarla bağını sürdürüyor, çocuklarına sık sık hediye oyuncaklar gönderiyordu. Kızlarından Josephine, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Bu küçük şeyler bana babamın sevgi dolu olduğu ve bizi önemsediği izlenimini veriyordu" diye konuştu.
Londra'daki Karayip kökenli göçmenlerin birçoğu gibi, Cochrane de şehrin batısında Notting Hill bölgesinde yaşıyordu. Geçmişte işçi sınıfı mensubu beyazların yaşadığı bu bölge, Karayiplilerin kalacak yer bulabildiği az sayıdaki yerden biriydi. Ancak bu konutların çoğu bakımsız, aşırı kalabalık ve değerinin üstünde pahalıydı.
16 Mayıs 1959 günü Cochrane iş yerinde bir kaza yaşadı. Baş parmağındaki ağrıyı baştan önemsemese de en sonunda akşam saatlerinde Paddington Genel Hastanesi'ne gitmeye karar verdi.
Cochrane hastane çıkışında, 5-6 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Görgü tanıklarına göre tamamı beyaz gençlerden oluşan gruptakiler, etrafını çevirdikleri adamı tekmelerle, yumruklarla dövüyordu.
O sırada yoldan geçen iki Jamaikalı, Cochrane'e yardımcı olmak amacıyla gruba müdahale edince saldırganlar dağıldı.
BİRKAÇ SAAT İÇİNDE HABER GAZETELERE ULAŞTI
Cochrane aldığı darbelere rağmen ayakta durabiliyordu. O nedenle ambulans çağırmak yerine yoldan bir taksi çevirip Cochrane'i Kuzey Kensington yakınlarındaki St. Charles Hastanesi'ne götürdüler.
Cochrane'in kanaması ağır değil gibiydi. Ancak kalbine çok ince bir bıçak saplanmıştı. Taksi hastaneye vardığı sırada ağır bir şoka girmiş olan Cochrane, saat 01.00 sularında hayatını kaybetti.
Saat 04.00 itibarıyla haber gazetelere ulaşmıştı. Sunday Express gazetesinin sabah baskısı "Notting Hill'de Cinayet" manşetiyle çıkmıştı.
Aslına bakılırsa Notting Hill bölgesinin adı bir süredir siyahlar ile beyazlar arasındaki gerginlikle anılır olmuştu. 1958 yılının yaz aylarında mahallede günler süren ırk ayaklanmaları yaşanmıştı.
Ayaklanmalar Eylül başında sona erse de mahallenin siyahi sakinlerine yönelik şiddet olayları gizliden gizliye devam ediyordu. Aşırı sağcı gruplar bölgedeki etkinliklerini artırıyordu. Beyazları Savunma Birliği isimli grup 1959 ilkbaharında mahallede bir büro açmış ve "beyazların çıkarları için kampanya yapma" vaadinde bulunmuştu.
Ancak her türlü gerginliğe karşın ırkçı bir saldırı sonucu hayatını kaybeden olmamıştı. Kelso Cochrane bu anlamda bir ilk oldu.
Cochrane'i öldüren silah civardaki kanalizasyon borularında arandı
20 KİŞİLİK EKİP GÖREVLENDİRİLDİ
Polis soruşturmasını yürüten kişi Dedektif Müfettiş Ian Forbes-Leith'ti. Forbes-Leith'in komutasındaki 20 kişilik ekip, Cochrane cinayetini aydınlatmakla görevlendirildi.
Soruşturmanın odağını Cochrane'in saldırıya uğradığı Southam Caddesi yakınlarında yapılan bir parti oluşturuyordu.
Partinin misafirlerinden birçoğu sorguya çekildi. Özellikle 20 yaşındaki Patrick Digby ile çevresinde "Shoggy" olarak anılan John Breagan, 48 saatten fazla gözaltında tutuldu ancak herhangi bir suçlama olmaksızın salıverildi.
POLİSE GÖRE MESELE IRKÇILIK DEĞİLDİ
Polis, Cochrane'in ırkçı bir cinayete kurban gitmiş olma ihtimalini kısa süre içine masadan kaldırdı. Dedektif Müfettiş Forbes-Leith, gazetecilere yaptığı açıklamada "bıçaklama olayının ırk çatışmasıyla kesinlikle ilgisi olmadığını" söyledi. Ona göre cinayet sebebi bir soygun olabilirdi.
Ancak Notting Hill'de yaşayan siyahiler vaziyeti böyle görmüyordu. Cochrane'in arkadaşlarından John Prince, 2006 yılında BBC'ye yaptığı açıklamada çok korktuklarını belirtecek ve şöyle diyecekti: "Bir anda olduğunuz kişi olduğunuz için cinayete kurban gitme ihtimaliyle karşı karşıya kalmıştınız."
Cochrane'in 6 Haziran 1959'da yapılan cenaze törenine hem siyahilerden hem de beyazlardan oluşan kalabalık bir topluluk katıldı. Notting Hill sokaklarını dolduran kalabalık, tabutun arkasından Kensal Green Mezarlığı'na kadar yürüdü.
Cinayetin ardından Claudia Jones'un başını çektiği bir grup aktivist, Irklararası Dostluk Koordinasyon Konseyi'ni hayata geçirdi. Cochrane'in cenaze masraflarını karşılayan bu grup Whitehall'da düzenlediği sessiz protestolarla ve ırkçı nefretle mücadele yasalarına yönelik savunuculuk faaliyetleriyle tanındı.
2006'DA BBC YENİDEN GÜNDEME TAŞIDI
Polisin soruşturmadaki kararlılığı zaman içinde zayıfladı ve Cochrane cinayeti unutulma noktasına geldi.
Tam 47 yıl sonra, Cochrane'in ağabeyi Stanley, hayatında ilk kez İngiltere'ye gitti. Amacı kardeşini öldürenlerin kim olduğunu ortaya çıkarmaktı. Bu süreçte Stanley Cochrane'e bir BBC belgesel ekibi eşlik etti.
Belgesel ekibindeki gazetecilerden Mark Olden, Patrick Digby ve John Breagan'ın izini bulmayı başardı. İki adam da Stanley Cochrane'le görüşmeye pek hevesli değildi. Dahası ikisi de cinayetle bir ilgileri olduğunu reddediyordu. Olayla ilgili soruşturma dosyasını inceleme talebiyle polise başvuran Stanley Cochrane'e sadece dosyanın bir özet versiyonunu görme izni verildi.
Belgesel, BBC'de yayınlandığında büyük ses getirdi. İzleyiciler arasındakilerden biri de Patrick Digby'nin üvey kızı Susie Read'di. Olden'a ulaşan Read, arkadaşlarının Digby'e sataşırken "Oslo" ya da "Kelso" gibi tuhaf bir ismin kulağına çalındığını hatırladığını söyledi.
"ÖLDÜRDÜYSEM DE HİÇBİR ZAMAN KANITLAYAMAZSIN"
Geçtiğimiz günlerde bir kez daha BBC'ye konuşan Read, bir tartışma sırasında Digby'e hakkındaki suçlamaları hatırlattığını belirterek, "Bana, 'Öldürdüysem de hiçbir zaman kanıtlayamazsın' dedi. 'Öldürdün mü?' diye sordum. 'Evet' dedi" ifadelerini kullandı.
Patrick Digby, 2007 yılında öldü. Olden ise olayı araştırmaya devam etti.
Southam Caddesi'ndeki partiye katılanlardan biri, Olden'a oldukça çarpıcı bazı detaylar anlattı. Bu kaynağın dediğine göre, Digby Cochrane'e saldırdıktan sonra partiye geri dönmüş ve işlediği cinayeti oradakilere itiraf etmişti.
Bunun üzerine Olden yeniden John Breagan'ın kapısını çaldı. Breagan, cinayet işlenmeden önce Digby'le partiden ayrıldıklarını söyledi.
Polisin ilk sorgusunda partiden ayrılma sebebi olarak biri "kızlarla buluşmak" derken öbürü "kavga etmek" demişti. Ancak ikili polis karakolunda gözaltında tutuldukları sırada yan yana hücrelere yerleştirilmişti. 2019 yılında ölen Breagan, Olden'a "bu sayede hikâyelerini birbirlerine uydurduklarını" anlattı.
1958'de Notting Hill'de yükselen tansiyon "renk" ayaklanması olarak adlandırılmıştı
BU KEZ MAKTULÜN KIZI HAREKETE GEÇTİ
Olden, yaptığı araştırmaları 2011 yılında yayımlanan 'Murder in Notting Hill' (Notting Hill'de Cinayet) isimli kitabında topladı. Kitabın yayımlanmasının ardından bu kez Kelso Cochrane'in kızı Josephine, Olden'a ulaştı. New York'ta büyümüş olan Josephine, babasının öldüğünü biliyordu ancak bir cinayete kurban gittiğinden habersizdi.
Josephine bugün polis dosyalarını açtırmak ve babasının başına ne geldiğini aydınlatmak için girişimlerde bulunuyor. BBC'ye konuşan kadın, "Babamı tanıyamadan büyüdüğüm için, ölmeden önce bu cinayet hakkında her şeyi öğrenmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
Kelso Cochrane cinayetiyle ilgili soruşturma dosyası şu an Kew'de bulunan Ulusal Arşivler'de saklanıyor. Dosya 2054 yılına kadar kamunun erişimine kapalı kalacak. O tarihte Josephine 100 yaşına gelmiş olacak.
DOSYA KAMUOYUYLA NEDEN PAYLAŞILMIYOR?
İngiltere'de faili meçhul cinayet dosyalarının üzerindeki gizliliğin 100 yıl boyunca korunması sıra dışı bir durum değil. Ne var ki davada adı geçenlerin hepsi öldükten sonra dosya kamuoyuyla paylaşılabiliyor.
Ancak aynı dönemde Londra'da yaşanan Freda Knowles (1964) ya da Ernest Isaacs (1966) cinayetleri de halen açık dosya statüsünde.
York Üniversitesi'nde suç tarihçisi olan Dr. Mark Roodhouse, araştırmalarında polis dosyalarından faydalanıyor. Roodhouse, BBC'ye yaptığı açıklamada, Kelso Cochrane dosyasının halen gizli olmasının kendisini şaşırttığını söyledi.
Son olarak 2020 ilkbaharında BBC muhabiri Sanchia Berg, Bilgi Özgürlüğü yasası doğrultusunda, dosyanın üzerindeki gizliliğin kaldırılması için başvuruda bulundu. Daha önce bu başvurular yoluyla Jimmy Savile skandalı kapsamındaki birçok çocuk istismarı dosyasının kamuoyuyla paylaşılmasını sağlayan Berg'in talebi bu kez reddedildi.
Kelso Cochrane'in öldürüldüğü sokağın köşesi
DELİLLER YILLAR EVVEL İMHA EDİLDİ
Metropolitan Polisi yetkililerinin o tarihte verdiği yanıtta, dava halen açık olduğundan dosyanın kamuoyuyla paylaşılmadığı belirtildi. Açıklamada "yeni bilimsel tekniklere" atıfla "bugüne kadar çözülemez olarak görülen dosyaların yeniden değerlendirildiği" vurgulandı.
Açıklamada ayrıca dosyaların kamuoyuyla paylaşılmasının maktulün ailesinde "üzüntüye yol açacağı" ifade edildi. Ancak Cochrane'in kızının dosyaların açılması yönünde talepte bulunması bu gerekçeyi ortadan kaldırıyor.
Diğer yandan soruşturmanın en önemli iki şüphelisi yıllar evvel öldü. Dahası DNA analizi gibi "soğuk dava" teknikleriyle yeniden gözden geçirilebilecek herhangi bir delil de bulunmuyor. Zira 2006 yılındaki belgeselin hazırlık aşamasında, yetkililer, Kelso Cochrane'in öldürüldüğü sırada üzerinde olan giysilerin 1960'ların sonlarında imha edildiğini bildirmişti.
"TÜM ÇÖZÜMSÜZ CİNAYETLER GİBİ BU DOSYA DA KAPANMAMIŞTIR"
Metropolitan Polisi yetkilileri geçtiğimiz günlerde BBC'ye yaptıkları açıklamada, Cochrane'in ailesinin dosyaya neden erişemediğini şu sözlerle özetledi: "Tüm çözümsüz cinayetlerde olduğu gibi bu dosya da kapanmamıştır ve ortaya çıkacak herhangi bir delil bu doğrultuda değerlendirilecek ve soruşturulacaktır."
Özel Vakalar Ekibi'nden polislerin, avukatlar aracılığıyla Cochrane'in ailesiyle görüşme girişimlerinde bulunduğu da ifade edilen açıklamada, bu girişimlerin şu ana kadar sonuç getirmediği belirtildi.
Cochrane ailesi adına konuşan Avukat Daniel Machover, ailenin dosyayı alabilmek için resmi yollara başvuracağını ve kendilerine sunulan gerekçelere itiraz edeceğini söyledi.
Talebi desteklemek adına Cochrane'in birinci derece ve geniş ailesinin yanı sıra olayı araştıran gazetecilerin ifadelerini toplayan Machover, şüphelilerin ve görgü tanıklarının ölüm belgelerini de ilgili makamlara sundu.
Adaletin yerine gelmesi için artık çok geç olduğunu belirten Machover, "Aile en azından soruşturma sürecinde yapılanlara dair bir fikir edinmek istiyor" dedi.
Daha önce başka siyahi aileleri de Metropolitan Polisi'yle olan anlaşmazlıklarda temsil etmiş olan Machover, günümüzdeki güvensizliklerin aşılabilmesi için geçmişle yüzleşmek gerektiğini vurguladı.
ADI ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERDEKİ SOKAĞA VERİLDİ
Cochrane cinayeti ile örneğin 1993 yılında Londra'nın güneyinde yaşayan Stephen Lawrence'ın öldürülmesi arasında parallellikler bulunuyor. Lawrence öldürüldüğünde de polis cinayet sebebinin ırkçılık olduğunu kabul etmemiş ve herhangi bir şüpheli hakkında iddianame hazırlanmamıştı.
Diğer yandan saldırıya uğradığı noktadan birkaç 100 metre ileride bulunan bir sokağa ve bir sosyal konut projesine Cochrane'in adı verildi. Aile üyeleri merhumun bu şekilde anılmasının kendilerini memnun ettiğini ancak daha fazlasını istediklerini belirtti.
Cochrane'in kuzeninin kızı Millicent Christian, Stephen Lawrence'ın annesi Doreen'in geç de olsa "bir şekilde" adalete kavuştuğunu hatırlatarak, "Biz de Kelso'muz için benzer bir adalet arayışındayız" diye konuştu.
BBC'nin "Kelso Cochrane: Trying to unlock the secrets of a 64-year-old racist murder" başlıklı haberinden derlenmiştir.