Güncelleme Tarihi:
İngiliz gazeteci Samuel Earle'ün New York Times için kaleme aldığı makalenin başlığı akıllardaki soruyu çok iyi özetliyor: "Boris Johnson aşılama işini nasıl bu kadar doğru yaptı?" Soru ilginç çünkü salgının ilk günlerde kapanma yerine bulaş yoluyla kitle bağışıklığı stratejisini benimseyen Başbakan Johnson, bu kararıyla çok büyük eleştirilerin hedefi olmuştu. Nitekim İngiltere'de 1 yıl içinde 120 binden fazla kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Avrupa'da toplamda en yüksek ölüm sayısına sahip İngiltere, can kaybı nüfusa oranlandığında da en üst sıralarda yer alıyor. Dünyada ise ABD, Hindistan, Brezilya ve Rusya'dan sonra en karanlık beşinci tabloya sahip ülke.
Ancak aynı İngiltere 3 ay içinde alkışlanan hatta kıskanılan ülke durumuna geldi. Nasıl mı? Aşı ile.
Aşılama kampanyası ülkede şaşırtıcı derecede hızlı ve başarılı sonuçlar getirdi. Hatta University College London'dan uzmanların yaptıkları bilgisayarlı modellemelere göre, İngiltere 4 ila 8 ay içinde kitle bağışıklığına kavuşmuş olacak. Uzmanlar en olası tarih olarak Temmuz ortasına işaret ediyor. Projenin yürütücüsü Profesör Karl Friston, inews'e yaptığı açıklamada, bu noktada sosyal mesafe ve diğer kısıtlamalarda kademeli bir rahatlamaya geçilebileceğini söyledi.
AŞILAMA 8 ARALIK'TA BAŞLADI
İngiliz yetkililer, Aralık 2020'de Pfizer/BioNTech aşısının, kısa süre sonra da Oxford Üniversitesi çatısı altında geliştirilen AstraZeneca aşısının kullanımını onayladı. Yaklaşık 67 milyon nüfusa sahip İngiltere'de aşılama 8 Aralık'ta başladı ve BBC'nin 7 Mart tarihli haberine göre, en az bir doz aşı vurulanların sayısı 21 milyonu geçti. İngiltere Ulusal Sağlık Hizmeti'nin (NHS) açıkladığı rakamlara göre ise 16 yaş üstü nüfusun yüzde 38'i en az 1 doz aşıyla aşılanmış durumda.
Şubat ortasında açıklanan rakamlarda günlük 400.000'den fazla kişiye aşı yapıldığı bildirilmişti. Şu an ise günlük ortalama 300.000'lerde seyrediyor. İngiltere'de sağlık konusunda en yetkili isimlerden biri olan Kamu Sağlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Profesör Jonathan Van-Tam, daha önce aşı arzında dalgalanmalar olduğunu ve üreticilerin imalatı belli bir rutine oturtmalarının birkaç ay alabileceğini söylemişti.
Şu noktada İngiltere, nüfusa oranla aşılama hızında İsrail, Seyşeller ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden sonra dördüncü sırada yer alıyor.
Başbakan Johnson, aşıda öncelikli 9 grupta yer alan 32 milyon insanın tamamının 15 Nisan itibarıyla, ülkedeki tüm yetişkinlerin (18 yaş ve üstü) ise temmuz ortasında aşılanmış olmasını hedeflediklerini duyurdu. Bu hedefe ulaşılabilmesi için haftada ortalama 2.000.000 doz aşının kollarla buluşturulması gerekiyor.
ALMAN BASINI 'SİZİ KISKANIYORUZ' DİYOR
Üstelik aşılar işe de yarıyor. Öncelikli grupların başında gelen 85 yaş üstü bireylerde ölüm oranları neredeyse yarıya inmiş durumda. Imperial College London'ın gerçekleştirdiği kan testlerine göre, nüfusun neredeyse yüzde 14'ünün vücudunda antikor oluşumu gözlendi. Ulusal İstatistik Dairesi de ayrı bir araştırmada, antikor oranı en yüksek olan kitlenin yüzde 41 ile 80 yaş ve üzerindekiler olduğunu tespit etti ve sonucun büyük ihtimalle aşılardan kaynaklandığını duyurdu. Her yaş grubundan hastanede tedavi gerektiren vakalarda ise Pfizer/BioNTech aşısı olanlarda yüzde 85'e, AstraZeneca aşısı olanlarda ise yüzde 94'e varan azalma gözlendi.
Avrupa Birliği ülkelerinde aşılama süreçleri çok ağır ilerlerken, İngiltere'nin bu seviyeye gelmiş olması özellikle Brexit yanlılarını memnun ediyor. Almanya'nın en çok satan gazetelerinden Bild'in 24 Şubat tarihli manşeti ise dikkat çekici: "Sevgili İngilizler, Sizi Kıskanıyoruz!"
1 YILIN KISA ÖZETİ
Alman basınının övgüleri bir yana, birçok İngiliz için ortada çok fazla kıskanılacak şey yok, hatta tam tersi. Geçen yıl bu zamanlar Başbakan Johnson, karantina çağrılarına hayır diyor hatta her fırsatta herkesle el sıkışmakla övünüyordu. Hatta birkaç hafta içinde kendisi de virüsü kapıp tedavi gördü.
Yaz ayları geldiğinde ölü sayısı tahminlere göre 20.000'e ulaşmıştı bile. Karantina adımları daha erken atılsa tablonun çok farklı olacağına dair eleştirilere rağmen Johnson duruşunu değiştirmediği gibi, ikinci dalga geldiğinde de karantina ilan etmekte çok ağır davrandı.
Kasım 2020-Ocak 2021 arasında enfeksiyon oranlarındaki artış bir yandan, İngiltere mutasyonu olarak bilinen B.1.1.7 diğer yandan derken, İngiltere gelişmiş ülkeler arasında durumu en kötü olanlardan biri haline geldi. O kadar ki 40 ülke sınırlarını İngiltere'den gelenlere kapattı, hatta uluslararası kamuoyunda "plague island" yani "veba adası" şeklinde bir adlandırmaya layık görülür hale geldi. Diğer yandan ülke G7 ülkeleri arasında resesyonun en kötü seviyede olduğu ülke de İngiltere.
İNGİLTERE NEYİ FARKLI YAPTI?
Peki İngiltere'nin Almanya ya da Fransa'dan farkı ne? Neden işler bu kadar iyi gitmeye başladı?
Öncelikle İngiltere AB'nin gönüllü aşılama planını uygulamayacağını açıkladı. Başlangıçta tartışma yaratan bu karar Almanya, Fransa gibi AB ülkelerindeki ağır aşılama göz önünde bulundurulduğunda bugün doğru bir hareket gibi görünüyor.
Dahası İngiltere hem Pfizer/BioNTech hem de AstraZeneca aşısının kullanımına onay veren ilk ülke. Öte yandan iki doz arasında 12 hafta bırakma kararı da İngiltere'nin aşılama hızını fazlasıyla artırdı. Bu şekilde eldeki aşılarla daha fazla kişiye ilk dozun vurulabilmesi amaçlanıyordu. Diğer ülkelerde uygulanan 3 haftalık aralık ise eldeki stokların büyük bir kısmının ikinci doz aşısını vurulacak kişilere saklanmasını gerektiriyor.
Ancak burada NHS'in rolünü de yadsımamak gerek. Yıllar süren bütçe kısıtlamalarına karşın halen İngiltere'nin en güçlü vatandaşlar nezdinde en güvenilir kurumlarından biri NHS. Aşının NHS üzerinden organize ediliyor olması da kamuoyunda pozitif bir yargı oluşmasını sağlıyor. Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir ankete göre, ülkedeki her 10 yetişkinden 8'i aşı olmak istiyor. Dahası NHS'e bağlı kurumların ağı da çok yaygın. Neredeyse her İngiliz'in evine 15-16 kilometre mesafede bir sağlık hizmet kurumu bulunuyor.
ANKETLER TERSİNE DÖNDÜ
Aşının başarısı İngiltere kamuoyunda Johnson hükümetine bakışı da değiştirmiş gibi görünüyor. Eylül ayında Muhafazakar Parti, anketlerde ezeli rakibi İşçi Partisi'nin 29 puan gerisindeydi. Telegraph gazetesinin 1 Mart tarihli haberinde ise Muhafazakarların tabloyu tam tersine çevirdiği bildirildi. 21-23 Ocak ile 24-26 Şubat aralığında Başbakan Johnson'ı beğenenlerin oranı yüzde 1'den yüzde 10'a yükselirken, İşçi Partisi lideri Sör Keir Starmer, yüzde 14'ten 0'a geriledi.
Bunda Brexit'in etkisi de büyük. Muhafazakar Parti AB'den çıkma vaadiyle Aralık 2019'da iktidara geldikten birkaç ay sonra dünyada Covid-19 vakaları patlak verdi. Üye ülkelerin pandemiyle ilgili kararları alırken birlik süreçleri nedeniyle nispeten ağır kalması da AB'yi beceriksiz ve hantal bir topluluk olarak karikatürize eden Brexit'çilerin mesajlarını doğrulamış oldu. Öte yandan sekteye uğrayan tedarik zincirleri ve süpermarketlerde bulunamayan ithal mallar gibi, Brexit'in pandemi olmasa çok fazla göze batacak sonuçları da görünmez hale geldi.
Bu noktada Brüksel ile Londra arasında yaşanan (ve halen devam eden) aşı kavgasını da hatırlamakta fayda var. Ocak ayı sonunda aşı üreticisi AstraZeneca, üretim sorunları nedeniyle planlanan takvimin gerisinde kalınca AB'ye yapacağı 31 milyon dozluk teslimatta kesinti olacağını bildirdi. Bunun üzerine Avrupa Komisyonu birlik sınırları içinde üretilen tüm aşıların dışa satımı için özel izin belgesi alınması gerektiğini duyurdu. Bu aslında Belçika'da imal edilen ve İngiltere'ye gönderilecek Pfizer/BioNTech aşılarının özel izne tabi tutulması anlamına geliyordu. İngiliz milletvekilleri AB'yi şantaj yapmakla suçlarken, Muhafazakar Parti'den Milletvekili David Jones'un "Bu AB'den ayrılmamızın neden doğru olduğunu gösteriyor" diyerek Brexit mesajını perçinleyenlerden oldu. Almanya'nın liberal gazetelerinden Die Welt'in AB'nin tavrına dair "Brexit'in en iyi reklamı" şeklindeki yorumu da dikkat çekiciydi.
(Bu gerginliğin diğer tarafında ise Almanya'da çok yaygın olan AstraZeneca aşısı karşıtlığı bulunuyor. O konudaki ayrıntıları da aşağıdaki linkte bulunan haberimizde bulabilirsiniz.)
SINIRLI GEVŞEME BAŞLADI BİLE...
İngiltere halkı ise korkunç geçen bir yılın ardından yavaş yavaş derin nefes almaya başlıyor. Başbakan Johnson'ın açıkladığı dört aşamalı yol haritası kapsamında 8 Mart'ta okullar iki aylık aranın ardından sıkı testler eşliğinde açıldı. Bazı üniversite öğrencilerinin pratik dersleri için de yüz yüze eğitim izni geldi.
Ayrıca vatandaşların "kahve ya da piknik" gibi gerekçelerle ev dışında 6 kişilik ya da 2 hanelik buluşmalar yapmasına onay verildi. Yaşlı bakım evlerinde kalan kişilere de kişi başı 1 ziyaretçi olmak üzere ziyaret izni verildi.
Şimdi herkes nefesini tuttu ve izinlerin sonuçlarını bekliyor. Gelişmeler 4 hafta boyunca izlenecek, işler iyi gitmeye devam ederse yol haritasında ikinci aşamaya geçilecek. Bunun için de hedef tarih 12 Nisan.