Güncelleme Tarihi:
Dünyayı alarma geçiren Covid-19 pandemisinin üçüncü yılında bilim insanları, salgının izleyeceği yol üzerine türlü senaryolar üretiyor. Maske ve mesafe kurallarının esnetildiği, aşılamanın ise halen yeterince yaygınlaşamadığı bu dönemde, “Salgın ne zaman sona erecek?” sorusunun cevabı belirsizliğini koruyor.
Araştırmacılar bu soruya cevap ararken, tarihten gelen bir örnek tüm denklemi alt üst etmiş olabilir. 1800’lerin sonunda patlak veren ve Covid-19 ile benzerlikler taşıyan “Rus gribi”nin seyri, pandeminin ne zaman sona ereceğine, etkilerinin tam olarak yok olup olmayacağına ilişkin akıllara takılan sorulara yanıt bulabilir.
Bilim insanları, diğer grip türlerinden farklılık gösteren, ortaya çıkan üç varyantın ardından “endemik” hale gelen ölümcül Rus gribinin o günden bugüne, farklı şekillerle aramızda dolaşmış olabileceğinden şüphe ediyor.
Peki, bilinen yedi koronavirüsün ilk örneklerinden biri olan Rus gribinin seyri bize pandeminin nasıl ilerleyeceği ve yavaşlayacağı konusunda fikir verebilir mi?
RUS GRİBİNİN EN BELİRGİN SEMPTOMLARI: KOKU VE TAT KAYBI
Mayıs 1889’da Rus İmparatorluğu'nun bugünkü Özbekistan sınırları içinde bulunan Buhara şehrinde, insanlar bilinmeyen bir sebepten ötürü ölmeye başladı. Fabrikalar ve okullar kapanıyor, Buharalılar nedenini bilmedikleri bir hastalığa karşı çaresizce bekliyordu.
Modern ulaşım ağlarındaki hızlı gelişmeler nedeniyle küresel bir pandemi haline dönüşen ve sebebi bir türlü anlaşılamayan virüs, tıp çevrelerince Rus gribi olarak adlandırıldı. İnsanlığı yıkımın eşiğine götüren kolera ve veba salgınlarından daha farklı özellikleri olan bu hastalık, garip semptomlar gösteriyor, koku ve tat kaybına neden oluyordu.
Grip gençler üzerinde ölümcül etkiler göstermiyor, fakat yaşlıların ve kronik hastalıkları bulunanların hayatlarını kaybetmelerine yol açıyordu. Bu durum o dönemki tıp çevrelerini şaşkına çevirdi. Ayrıca, iyileşen hastaların bazılarında kalıcı halsizlik gözlenmesi, hastalığın tedavisinin bir türlü bulunamamasına neden oluyordu.
Doktorlar, gribe çare bulmak için modern tıbbın izin verdiği ölçüde türlü yollar denemeye başladı. Sıtmaya karşı geliştirilen kinin, bir tür ağrı kesici olan fenazon, küçük dozlarda striknin zehri, viski, brendi, keten tohumu, tuz, ılık su ve gliserin ile hastalığın tedavi edilebileceği düşünülüyordu.
RUS GRİBİ, COVID-19’UN NASIL SONUÇLANACAĞINI AÇIKLAYABİLİR
Covid-19’a ilişkin araştırmalarını sürdüren bilim insanları bir noktadan sonra benzer semptomlar gösteren Rus gribine ilişkin incelemelerini derinleştirdi.
O dönemde yayımlanmış tıp raporlarını ve basında çıkan haberleri inceleyen virologlar ve tıp tarihçileri, Rus gribine yol açan şeyin, bir tür koronavirüs olabileceğini, bunun da içinde bulunduğumuz pandeminin seyrini anlamaya yardım edebileceğini düşünüyor.
Bu da demek oluyor ki, Rus gribinin soyundan gelen virüslerin, dünyanın dört bir yanında soğuk algınlığına neden olan virüslere dönüşmüş olma ihtimali yüksek. Dahası eğer durum uzmanların düşündüğü gibi ise virüsün yıllar sonra yeniden ortaya çıkması ve yeni varyantlar nedeniyle grip salgınından daha farklı etkiler göstermesi de söz konusu olabilir.
1889’DAN KALAN İNSAN ORGANLARI YENİDEN İNCELENECEK
Uzmanlar, iki salgının benzer özellikleri üzerinde dursa da şu ana kadar kesin verilere ulaşılabilmiş değil.
Bu gizemi çözmeye niyetlenen bilim insanları çareyi Rus gribinde hayatını kaybeden kişilerin saklanan organlarını incelemekte buldu. O yıllarda ölenlerin kavanozlarda saklanan akciğer örneklerine ulaşabilmek için müzeleri ve tıp okullarının arşivlerini tarayan uzmanlar örnekleri inceleyerek virüsün türüne açıklık getirmeyi hedefliyor.
ABD Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü görevlilerinden Dr. Jeffery Taubenberger, "Bugüne kadar yüzlerce doku örneği inceledik ve incelemeye de devam ediyoruz” diyor. Dünyanın farklı köşelerindeki müze ve tıp okullarının arşivlerine bakacaklarını ekleyen Dr. Taubenberger, bu sürecin uzun süreceğini de ekliyor.
Philadelphia'daki anatomik örnekler koleksiyonuna ev sahipliği yapan Mütter Müzesi’ndeki araştırma enstitüsü müdürü Anna Dhody ise müzenin deposunda bu gizemi çözecek örnekler olduğu görüşünde. Ellerinde 19'uncu yüzyıldan kalan çok sayıda insan örneği olduğunu söyleyen Dhody, koruyucu sıvılar içinde muhafaza edilen akciğer dokularının çalışmalarda fayda sağlayacağını belirtti.
OC43 VİRÜSÜNÜN İNSANLARA GEÇMESİYLE SALGIN YAYILMIŞ OLABİLİR
Rus gribinin gelişimine ilişkin açıklamalarda bulunan İsviçreli mikrobiyolog Dr. Harald Bruessow ise OC43 olarak bilinen başka bir koronavirüsün 1889'da ineklerden insanlara sıçramış olma ihtimalinin yüksek olduğunu ifade ediyor.
Dr. Bruessow, Rus gribinin koronavirüs olup olmadığına ilişkin klinik araştırmaların yetersizliği nedeniyle kesin konuşmanın mümkün olmadığını belirtse de, gribin yaşandığı dönemde yayımlanan gazete ve halk sağlığı raporlarını incelediklerinde bazı hastaların tat, koku kaybı yaşadığını ve Covid-19’a benzer şikayetlerin o gün de yaşanmış olduğunu söyledi.
İNSANLAR HIZLI ŞEKİLDE NORMALLEŞTİ, ÖLÜMLER OLAĞANLAŞTI!
Bugün olduğu gibi 1800’lerin sonunda da küresel pandeminin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra “normalleşme” adımlarının oldukça hızlı atıldığı görülüyor.
Salgın hastalığın ardından insanların gösterdiği davranışlara ilişkin incelemelerde bulunan Michigan Üniversitesi'nden tarihçi J. Alexander Navarro, “Rus gribi salgını üzerinden zaman geçtikçe, insanların hızlı bir şekilde normalleştiklerini görüyoruz” dedi ve ekledi:
“1918 gribinde de aynı şey yaşandı. Gazetelerde bu konuda çıkan haberler yavaş yavaş önemini kaybetti ve ölümler toplumsal bir durum olmaktan çıkarak özel bir mesele halini aldı.”
İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde de aynı şeyin yaşandığını söyleyen Dr. Navarro, “Aslında, birçok yönden, o günle bugün arasında büyük benzerlikler var” ifadesini kullandı.
1957'DE YOK OLAN VİRÜS 1977'DE YENİDEN ORTAYA ÇIKTI!
Küresel salgınların nasıl sonlandığını anlamaya çalışan araştırmacılar, on yıllardır klinik deneylerde bu sorunun yanıtını arıyor. İngiltere, Almanya, ABD ve Avustralya’da sürdürülen çalışmalarda, bugüne kadar tatmin edici bir sonuç alınamadı.
Grip araştırmacısı ve ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü kıdemli danışmanı Dr. David Morens, pandemilerin doğal tarihini anlamaya çalışırken verilerin kısıtlı olduğuna dikkat çekti.
“Sadece 104 yıl içinde yaşanmış dört farklı pandemiye bakarak tahminde bulunmamız mümkün” diyen Dr. Morens, 1918’de meydana gelen ve “İspanyol gribi” olarak bilinen pandemiye yol açan H1N1 virüsünün üç varyantın ardından zayıfladığını ve 1957 yılına kadar daha az tehlikeli bir biçimde aramızda dolaştıktan sonra kaybolduğunu söyledi.
“1957’de H1N1 kayboldu” diyen Dr. Morens, ardından gelen H2N2 virüsün bir önceki türden farklı olsa da yeni bir pandemi dalgasına yol açtığını belirtti.
Ardından 1968 yılında H3N2 virüsü tespit edildi.
Bu aşamadan sonra ise çok tuhaf bir durum yaşandı: 1977’de H1N1 virüsü 20 yıl aradan sonra tekrar ortaya çıktı. O günden sonra H1N1 ve H3N2 virüsleri, varlıklarını bir arada sürdürmeye devam etti. Bilim insanları bu virüslerin o zamandan beri aramızda dolaştığını söylüyor.
VİRÜSÜN BİRDEN ORTAYA ÇIKMASININ NEDENİ BİLİNİYOR MU?
Virüslerin yıllar sonra yeniden ortaya çıkmasının nedenlerini araştıran ABD Michigan Üniversitesi'nden halk sağlığı, epidemiyoloji ve küresel sağlık profesörü Dr. Arnold Monto, “1977 yılına kadar aynı anda etki eden iki alt gruptan virüse rastlanmamıştı. Bir türün diğerini nasıl ortadan kaldırdığını ise anlayamadık. Ardından, 1977 yılına gelindiğinde de virüslerin aynı anda yaşamasına bir açıklama getiremedik” ifadesini kullandı ve devam etti:
"Bu çözmemiz gereken başka bir gizem.”
1977 yılında yeniden ortaya çıkan H1N1 virüsü, 2009 yılına gelindiğinde, domuzlardan gelen farklı genetik yapıya sahip virüslerle birleşerek başka bir pandemiye daha yol açtı.
AŞILAR HER YIL TEKRARLANACAK MI?
Teknolojinin ve modern tıbbın gelişimi sayesinde salgın hastalıkların önlenmesinde aşılar önemli bir yer tutuyor. Ancak, yeni varyantların ve aşının kazandırdığı bağışıklığın zaman içinde zayıflaması nedeniyle hatırlatıcı dozların tekrarlanması da gerek.
İngiltere'de yapılan son araştırmalar aşıların virüslere karşı direncinin bir yıl içinde kaybolduğunu ortaya çıkarttı. Araştırmayı değerlendiren Dr. Taubenberger, virüs kaybolana kadar aşılamanın devam edeceğine işaret etti.
Peki ama Rus gribinde hastalığın çıkış sebebi ve tedavisi üzerine neler yapılıyordu? Bugün oldukça “absürt” görünen önlemler o dönem için üzerinde durulan ciddi tartışmalardı.
Örneğin, pek çok insan Rus gribinin gelişmekte olan elektrik hatları ve telgraf direkleri nedeniyle yayıldığını düşünüyordu.
31 Ocak 1890'da, New York Herald gazetesinin Avrupa baskısında ise, elektrik ışığının bir şekilde küresel grip salgınından sorumlu olduğunu öne süren bir makale yayımlandı.
Yanlış bilgiler, komplo teorileri ve sayısız şüpheli tedavi o günlerde bolca türetiliyordu. Rus gribi üzerine yapılan gerçek ötesi yorumlar, günümüzün pandemisi ile benzerlikler gösteriyordu.
New York Times’ta yayımlanan "An Undiscovered Coronavirus? The Mystery of the ‘Russian Flu’” ve Forbes’da yayımlanan “The Original Plandemic: Unmasking The Eerily Familiar Conspiracy Theories Behind The Russian Flu of 1889” başlıklı haberlerden derlenmiştir.