Dünya Neleri Konuşuyor

Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

Rusya muz cumhuriyeti

‘Muza sahip olmadan dünyanın en büyük muz cumhuriyeti olmak gıpta edilecek bir kader değil’

Yukarıda sözü geçen ülke hemen yanıbaşımızdaki Rusya.

Ülkesini muz cumhuriyetine benzeten kişi ise Yeltsin'in geçen hafta başında görevinden aldığı Başbakan Sergey Stepaşin.

Biliyorsunuz muz cumhuriyeti kavramı yüzyılın başında ortaya atılmış. Darbelerle boğuşmaktan kalkınmaya fırsat bulamayan Orta Amerika ve Latin Amerika için kullanılıyor. Bu ülkelerin tek geliri muz.

Koltuğundan olmadan önce İzvestia Gazetesi'ya ‘‘ muzsuz muz cumhuriyetiyiz’’ diyen Stepaşin yakınmasında pek de haksız sayılmaz. Zira Rusya muz üretip ithal etmiyor ama politik ve ekonomik kaosun kurbanı milyonlarca işsizini bize postalıyor. Ruslar, aynen Kuzey Amerika'da iki kuruşa işe giren ‘‘muz cumhuriyetleri vatandaşları’’ gibi ayda 200 ila 300 dolara varlıklı İstanbul ailelerine hizmet ediyorlar. Tek farkları eğitimli olmaları.

Moskova'daki son gelişmelere dönersek, Yeltsin'in bir yıl içinde başbakanlık koltuğuna oturttuğu dördüncü kişi Vladimir Putin de Stepaşin ve Primakov gibi KGB şefi. Ajanlara özgü bir özellik midir nedir o da diğerleri gibi ifadesiz bir yüze sahip. Donukluğundan Ruslar da rahatsız olmuş olacak ki yakın bir danışmanı ‘‘O herkes gibi normal biri, gülmesini biliyor’’ açıklamasını yapmak zorunda kalıyor. Namuslu diye bilinen çiçeği burnunda başbakanla ilgili son fıkra ise şöyle:

Yeltsin'e soruyorlar: ‘‘Putin'i başbakanlığa atadın. Dürüst bir adam olduğunu söylüyorsun. Peki bundan emin misin?’’ ‘‘Eminim. Dün bizim eve geldi. Karıma sordum; hiç birşey çalmamış’’.

Primakov, Stepaşin ve şimdi Putin'in KGB şefi olmaları rastlantı değil elbet. Gizli polise bel bağlamak Rus yöneticileri arasında asırlardan beri süregelen bir gelenek. Korkunç İvan, Deli Petro, Çar 2.Aleksander, Lenin, Stalin, Kruşçev hatta Gorbaçov'un en yakın adamları gizli polis. KGB'nin kolunun nerelere kadar uzandığını merak edenlere bir fıkra daha: Yeltsin günün birinde Alaaddin'in lambasını buluyor. İçinden çıkan cin ‘‘Boris ben artık eskisi gibi üç istek yerine getirmiyorum. Tek bir dileğini yerine getireceğim’’diyor. Yeltsin uzun uzun düşündükten sonra ‘‘Bundan böyle Devlet Başkanı değil,Romanov gibi çar olmak istiyorum’’cevabını veriyor. Cin ''Tamam'' deyip ortadan kayboluyor. Ertesi sabah Yeltsin'in kapısını KGB ajanları çalıyor ‘‘Romanov siz misiniz. Hayd bodruma iniyoruz. Fotograf çekeceğiz’’.

Yeltsin'in sürekli başbakan değiştirmesinde ve üstelik bunları özellikle KGB'den seçmesindeki amaç ne?

Bunun tek yanıtı korku. Yeltsin, Moskova'da ‘‘ailesi’’ diye bilinen yakın çevresinin boğazına kadar yolsuzluğa battığını biliyor ve 2000 yılı seçimlerinde işbaşına gelecek başkan ve ekibinin hesap sormasından korkuyor.

Zaten Putin'i de veliahtı ilan etmesi bu korkudan kaynaklanıyor çünkü kendisine yakın biri işbaşına geldiği takdirde fazla birşeyin su yüzüne çıkmayacağını biliyor. Newsweek Dergisine göre, İsviçre'nin para aklamakla suçladığı 24 Rus'un arasında Yeltsin'in kızı Tatyana Diyaçenko da var.

İşte bu yüzden Rus halkı gitmesi için gözünün içine baksa da Rusya Başkanı türlü Bizans entrikası peşinde koşup koltuğuna yapışıyor.

İddialara bakılırsa, Rus gazetelerinde bugünlerde pek sık şu ilana rastlanılıyor: ‘‘Ekonomik kriz nedeniyle uygun bir ücret karşılığında Yeltsin'i vurabilirim. Önerim pazarlığa tabidir’’

Not: Fıkralar Moskova muhabirimiz Nerdun Hacıoğlu'nun koleksiyonundan.

Yazarın Tüm Yazıları