Dubai’de yediğim en güzel yemek

Geçen hafta sonunu Dubai’de geçirdim. Her gidişimde daha da gelişmiş olduğunu gözlemlediğim bu şehirde kaldığım iki gecenin ikisinde de ’füzyon’ yemekleri yedim.

Ama öğle saatlerinde otelin havuz başında yediğim ızgara sebzeli tostlar, aklımda en fazla yer eden yemekler oldular. Bu basit ama harika yemek fikrini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dubai’ye bu kez biraz iş, daha çok da tatil amacıyla gittim. İşle ilgili olan kısmı, Koton’un Dubai’de yeni açılan mağazasını ziyaretti. İlgili olanlar bilir, Koton şu an Türkiye’nin en hızlı büyüyen ulusal markalarının başında geliyor. Hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde son derece başarılı. Dubai’deki giyim mağazası ise gerçekten insana gurur verecek türden. Şehrin en büyük alışveriş merkezi olan ve yeni açılan The Mall of Emirates içindeki bu kocaman şık mağaza, tüm dünya markalarının yanında vakurla yer alıyor. Konumuyla, büyüklüğüyle, içinin dekoru ve çarpıcı koleksiyonuyla, bu ülkenin bir insanı olarak size tanımsız bir haz veriyor. Yolunuz Dubai’ye düşerse, içinde kayak pisti olan bu alışveriş merkezine mutlaka uğrayacaksınızdır: O zaman eminim sizler de hislerimi paylaşacaksınız.

Dubai gerçekten enteresan bir yer. Durmaksızın gelişen ve her gidişinizde "Bu mahalle ne vakit ortaya çıktı" dedirtecek denli hızlı değişen bir yer. Zenginlik ve sefahat adına yok yok. Üstelik restoran ve yemek kalitesi de besbelli hızla iyileşiyor.

Ben sizlere daha önce Emirates Towers içindeki biftek restoranından söz etmiştim. ’Kobe danası’ (Wagyu) biftekleri sunan bu restoran hálá şehrin en iyi on restoranından biri. Ancak ben bu kez, birlikte Dubai’ye gittiğimiz gruba uyarak iki değişik lokantayı deneme şansını yakaladım.

İKİ GECEDE İKİ FÜZYON MUTFAK

Bunlardan birincisi, Lotus One isimli Asya füzyonu lokantası idi. Novotel konferans merkezinin içinde yer alan bu restoran, son derece şık ve yemekleri o ölçüde enteresan.

İkinci akşam yemek yediğimiz Nina isimli restoran ise Hint füzyonu adını verdikleri, Hint mutfağında yer almayan malzemelerle Hint tekniklerini harmanlayan yaratıcı bir mutfak sunuyordu. Royal Mirage Jumeirah Oteli’nin içinde yer alan bu Hint lokantası da kesinlikle gitmeye değer, başarılı bir lokanta.

Ama tüm bu hoş yemekler bir yana, benim en çok beğendiğim yemeği, kaldığımız Le Royal Meridien Oteli’nin havuz başı restoranında yedim: Focaccia ekmeği içinde ızgara sebzeli ve mozarella peynirli tost. Yani, basbayağı bizim bildiğimiz tost. Ama bu yaratıcı tarif sayesinde bizim tost gitmiş, dört başı mamur bir ’hızlı’ öğle yemeği tabağı gelmiş. Bu şekilde hazırlanmış olan tost sadece atıştırmalık ya da kahvaltılık olarak düşünülmediğinden, yanında patates kızartması ve vinegret soslu yeşil salata ile servis edilmiş.

Tost ekmeği olarak kullandıkları ekmek, İtalyanların dünyaca ünlü yassı ekmeği olan ’focaccia’ (’fokaçya’ okuyun). Bu ekmek, dokusunda zeytinyağı olduğu için kolay yenebilen bir ekmek. Görüntüsü, bizim ramazan pidesini kısmen andırıyor.

HER MALZEME OLUR

Tost yapmak için focaccia ekmeğini yatay olarak ikiye kesip arasına dolgu malzemelerini koyuyorlar. Benim sevdiğim yemekteki malzemeler şunlardı: Izgara patlıcan, ızgara kabak, domates, Dijon hardalı ve mozarella peyniri. Tostu, çok bastırmadan yapmışlar ve özellikle ekmeğin yüzey kısımlarının çıtır olmasına özen göstermişler. Son derece de başarılı olmuşlar.

Buradan hareketle ben de sizlere, içine çok farklı malzemeler koyarak tost içerikli öğle yemeği tabakları hazırlamanızı önermek istiyorum. Özellikle de yazlık türü yerlerde hızlı hazırlanabilecek ve yiyenleri oldukça memnun edebilecek türden bir yemek bu. İçine neler koyabiliriz sorusunun cevabına gelince, yaratıcılık tamamen size kalmış: Marine edilmiş biftekten kesilmiş şeritler, karamelize edilmiş soğan ve krem ya da rokfor peyniri. Veya marine edilmiş ızgara tavuk dilimleri, mayonez, kaşar peyniri ve domates. Ya da marine edilmiş ızgara tavuk dilimleri, fesleğen (pesto) sos, domates dilimleri ve Kars gravyeri. Yahut ızgara köfte, domates dilimleri, krem peynir ve Dijon hardalı-bal karışımı.

Tekrar etme pahasına, yaratıcılık gerçekten size kalmış. Yanında kızarmış patates ve vinegret sosla karıştırılmış marul salatası ile servis ettiğinizde gerçekten harika bir öğle yemeği tabağı elde edebileceğiniz şeyler bunlar. Ben her ne kadar bu sayfada İtalyan focaccia ekmeğinin tarifini verecek olsam da sizler bu sandviçleri ramazan pidesiyle veya baget ekmekle de gayet başarılı bir şekilde hazırlayabilirsiniz.

Güzellikle kalın, hep yaratıcı olun.

Yeni Türk Mutfağı Tarifleri

VİŞNE REÇELİ VE KREM PEYNİRLİ PUF BÖREĞİ

Türk mutfağının farklı yorumlarını içeren tariflerime devam ediyorum. Bu hafta vereceğim tarif puf böreği tarifi ama bu kez puf böreği bir ’tatlı’ olarak karşımıza çıkıyor. Ben evde bir kez pişirdim ve inanın evdeki herkes parmaklarını yaladı. Yapılışı da benim diğer tariflerime göre çok basit. Ama bugün size temel puf böreği tarifi vermeyeceğim, zira herkes bir şekilde ya biliyordur ya da etrafında puf böreğinin nasıl yapıldığını bilen birileri mutlaka vardır. Yapılışı şöyle: Öncelikle bir puf böreği hamuru hazırlayıp dinlenmeye bırakıyorsunuz. Bu arada marketten alacağınız bir paket Fidella peynirinin içine 5-6 kaşık vişne reçelini, vişneleriyle birlikte karıştırıp bir iç elde ediyorsunuz. Daha sonra, tipik puf böreği hazırlama adetlerimizin tersine, bu içten böreğin içine bir kırıntı değil, dolu dolu birer çorba kaşığı koyup börekleri kızartıyorsunuz. Sıcak böreklerin üzerine pudra şekeri serpip, yanlarında dondurma ile servis ediyorsunuz. İşte size çok kısa zamanda hazırlayabileceğiniz bambaşka ve sıradışı ’yeni’ bir Türk tatlısı.

Focaccia Ekmeği

Malzemeler: 2 paket (20 gr) kuru maya; 1 çay kaşığı toz şeker; 1 3/4 su bardağı ılık su; 1/3 bardak artı üç çorba kaşığı sızma zeytinyağı; 1 tatlı kaşığı tuz; 4-5 su bardağı beyaz un; iri deniz tuzu.

Yapılışı: Mayayı ve şekeri bir bardak ılık suda eritin ve on dakika kadar bekletip mayanın köpürmesini sağlayın. Büyük bir kase içine geri kalan 3/4 bardak ılık su ile 1/3 bardak zeytinyağını ve tuzu koyun. Mayalı suyu bu kaseye dökün. Unu, birer bardak ilave ederek karıştırın ve sert olmayan bir hamur elde edin. Üzerine zeytinyağı sürülmüş bir tezgah üzerinde on dakika kadar ellerinizle yoğurun. İçine zeytinyağı sürülmüş bir kaseye hamuru koyup, üstünü bir bezle kapayarak sıcak bir yerde bir saat kadar hacminin iki misli kadar kabarmasını sağlayın.

Hamuru yağlanmış tezgah üzerinde beş dakika daha yoğurun. Daha sonra bir merdane ile yassılaştırıp iki parmak yüksekliğe getirin. İçi yağlanmış dört köşe bir fırın tepsisine yerleştirin. 15 dakika kadar üstü kapalı olarak bekletin. Sonra, bir fırçayla hamurun üzerine zeytinyağı sürün ve ellerinizin parmaklarıyla, Ramazan pidesindeki gibi hafifçe bastırarak parmak izleri yapın. Bir saat daha dinlendirip hamurun kabarmasını bekleyin.

Fırını önceden ısıtıp 185 dereceye getirin. Hamurun üzerine biraz daha zeytinyağı damlatın ve iri tuzları serpiştirin. Fırında 15-20 dakika kadar ya da üzeri kızarana dek pişirin. Hamurun sertleşmesini önlemek isterseniz, fırının içine bir tas içinde sıcak su koyun. Fırından çıkarıp dikdörtgenler halinde kesin ve sofraya servis edin.

Dilerseniz, hamurun üzerine süreceğiniz zeytinyağının içine iki tatlı kaşığı ince doğranmış biberiye (rozmari) de ilave edip birlikte sürebilirsiniz. Ya da ince kıyılmış adaçayı yaprakları da kullanabilirsiniz. Focaccialar sıcak olarak kendi başlarına başlangıç yemeği olarak yenebilecekleri gibi, tost edilmeden sandviç olarak da kullanılırlar.

ÖDÜLLÜ BİLMECENİN ÖDÜLLERİ

İki hafta önce yazdığım Fas yemekleri ile ilgili yazımın sonunda, buranın hangi otele ait bir lokanta olduğunu bilen bir okuyucuma, imzalı bir kitabımı hediye edeceğimi söylemiştim. Beni ilk arayanlardan biri, adı geçen otelin genel müdürü oldu. Telefonda kendini tanıttıktan sonra, son derece sempatik bir tavırla "sanırım bir kitap kazandım" diye konuşmasına başladı. Ardından, eleştirilerimi ciddiye aldıklarını söyledi ve uyarmış olduğum hususları mutlaka düzelteceklerine dair teminat verdi.

İşin daha da hoş tarafı, bu sayfada sizlere e-posta adresimi vermememe rağmen, yüzlerce okuyucum bana mesaj atarak otel ismi hakkında yanıt verdi. Yanıtların çoğu da doğruydu ve herkes imzalı kitabımı istiyordu. Sizce ne yapmalıydım? Ben de tek bir kişiye değil, doğru yanıt veren her okuruma imzalı kitabımı göndermeye karar verdim. Bunun için, benden geçen hafta yazılı yanıt almış olan okurlarım, adreslerini tekrar bana gönderirlerse, ben de kitapları onlara göndereceğim. Yeni gelecek olan mesajlara ne yazık ki kitap gönderemeyeceğim. Yoğun ilginiz için hepinize teşekkür ederim.
Yazarın Tüm Yazıları