Doğan Hızlan: Nereye kadar yasaklayabilirsiniz

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

ANAP İzmir milletvekili Işılay Saygın, dilin denetlenmesi konusundaki düşüncelerinde ısrarlı görünüyor.

TBMM Başkanlığına verdiği Türkçe'yi Kurtarma Yasası ile dilimizi yabancı sözcük 'istilasından' kurtaracağına inanmış, inandırılmış.

Hiç kuşkusuz, onun bu inancını destekleyen kurumlar da var. Onlar da bu işin içinde yargıç rolünü benimsemek için hazırda bekliyorlar.

Firmanıza yabancı bir ad veremeyeceksiniz, yoksa dört kat fazla reklam vergisi ödersiniz.

Yabancı ad kullanırsanız yanına Türkçesini de mutlaka koyacaksınız.

Işılay Saygın'ın bu yasası bana Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin ilk kararları doğrultusunda yapılan arılaşma faaliyetlerini anımsattı.

Onlarda da Osmanlıca, Fransızca, İngilizce hatta Almanca ve önerilen Türkçe kelimeler, kavramlar vardı.

O zaman yayınlanan Sosyoloji Sözlüğü'nü, Osmanlıca-Türkçe küçük sözlüklerini okumuş olanlar ne demek istediğimi anlarlar.

O kelimelerden çok azı kaldı, çoğu da gitti.

Işılay Saygın'ın bir başka önerisi daha var.

Televizyon, radyo sunucularının Sunuculuk Belgesi'ni Türk Dil Kurumu, Devlet Tiyatrosu sanatçıları, öğretim üyelerinden oluşan bir kurul verecek.

***

AYLAR önce gene bu yasa önerisi gündeme gelmiş tartışılmış, tepkilere yol açmıştı.

Ben iş yerime istediğim dilde istediğim adı koyabilirim. Herhangi bir dilde olma zorunluluğunu kabul etmem.

Üstelik küreselleşme kavramının ışığında düşünürseniz, uluslararası planda herkesin kolay anlayabileceği bir ad koymayı tercih ederim.

Kusura bakmayın, insanların isimlerinin bile, başka ülkelerde kolay telaffuuz edilir olması bana aykırı gelmiyor.

Dilin bir ulus için önemini kim bilmez.

Ne zaman Türkçe ile ilgili bir yazı yazsam, yurt içinden, daha çok da yurt dışından bir çok elektronik posta alıyorum.

Türkçenin yabancı kelime istilasına uğramaması konusunda çok özenli davranıyorlar.

Ben o duyarlığı anlıyorum.

İtirazım; dildeki yabancı kelime artışının bu tür bir çalışmayla, yasayla önlenemeyeceği gerçeğini bilmemden kaynaklanıyor.

Zamanında da bir çok Türkçe kelime önerisi; devlet zoruyla gerekçesiyle kullanılmamıştı. Dilin doğal gelişme/değişme yoluna müdahalenin bir sonuç vermediğini Türk dili tarihinden örneklerle ispatlayabilirim.

***

EVET, masalarımızda bir Türkçe Sözlük, bir İmla(yazım) Kılavuzu bulundurma zorunluluğunu tartışmıyorum, gerekliliğini hep savunuyorum.

Ne var ki, usta yazarların eserleri okunmadıkça, dilin tadı onların metinlerinden öğrenilmedikçe, uygulamadaki güzel ve doğru örnekleri bilinmedikçe, zaptiye kafasıyla dil düzeltilmez, bozulur.



Yazarın Tüm Yazıları