Diyarbakır, Taksim kadar yakın

DİYARBAKIR Belediye Başkanı Osman Baydemir’e sordum.

‘Taksim Meydanı’na benimle yürür müsünüz? Heykelin önünde bir resminizi çekmek istiyorum.

İstanbul’u ziyaret eden başkan ile görüşmeye gittiğimde böyle bir niyetim yoktu. Ama onu dinlerken, bir yandan da kendimle hesaplaştım ve Türkiye’nin göbeği sayılan Taksim’in ortasında, modern Türkiye’yi anlatan heykelin altında resmini çekmek istedim.

Çatışmalarla heba olan o acılı yıllarda, ben Diyarbakır’ı daha fazla düşünürdüm. Daha fazla ilgilenir ve daha sık giderdim.

Hesap ettim bir yılı geçmiş Diyarbakır’ı ziyaret etmeyeli. İşlerin yoluna girmeye başladığını düşünüyordum herhalde. Öyle miydi acaba? İşler yoluna girmeye başlamış mıydı?

* * *

‘DİYARBAKIR’da hepimizin en çok korktuğu şey, kentimizin yeniden çatışma ortamının içine itilmesiydi. Yaraların sarılması için istihdam olanaklarının geliştirilmesi gerekiyor. Yerli ve yabancı yatırımcıya kentimiz güvenlidir dedik, herkesi davet ettik. Bakın, çatışmalar baş gösterir göstermez turizm sıfıra indi. 50-60 milyon Euro’luk yatırım görüşmeleri yapıyorduk. Durdu.’

Belediye Başkanı Osman Baydemir’e, çoğumuzun aklını kurcalayan soruyu sordum. ‘Neden çatışma ortamını ateşlemek isteyen bir terör örgütünün militanının ailesine baş sağlığı dilemeye gittiniz?

Mardinkapı’daki çatışmanın haberini alır almaz, hastaneye koştuğunu söyledi Baydemir. ‘Yaralı polisleri, Meclis üyesini ve ölen polisin ailesini ziyaret ettim o gün. Hepsine baş sağlığı diledim. Bu olaydan sonra, Hevsel bahçelerinde operasyon başladı. Beş bin nüfuslu bir bölgede 11 gün operasyon sürdü. Halk sıkıntıya düştü. Gıda stokları tükendi. Halkın isteklerini tespit etmek için Hevsel’e gittiğimde bölgeye girişime izin verilmedi. Gerçekten her an yeni olaylara neden olabilecek bir gerilim vardı o 11 gün içinde kentte. İki örgüt militanı operasyonda ölü olarak ele geçirildi ve güvenlik kordonu eşliğinde defnedildiler. Mezarlıkta olay çıkma olasılığından korkuyorduk.Ama olay çıkmadığını öğrenince derin bir nefes aldım.

Daha sonra Belediye Başkanı taziye evinin açıldığını duymuş ve aileye ziyarete gitmiş. ‘Bu gelişmeyi kendi başına bırakamazdım. Kentteki tansiyonun düşmesi için bunu gerekli gördüm. Evet büyük risk üstlendim. Ama ben bir ana babayı ziyaret ettim. Bu, bin yıllık bir gelenek. Hele de kentte tansiyon düşmesini engelliyorsa risk alırım.

Ayrıca ‘Aileleri böyle ayırmak hiç doğru değil. Bu ana babanın bir oğlu da şu anda askerlik görevini yapıyor. Onlar terörist ailesi mi, Mehmetçik ailesi mi?’ diyordu Diyarbakır Belediye Başkanı.

* * *

1993 yılına kadar Diyarbakır dışına çıkmamış olan Osman Baydemir, Dicle Ünversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 33 Yaşında. Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal sorunlarla en fazla hırpalanmış büyük kentlerinden birinin yönetiminde. Konuşurken, onun da her belediye başkanı gibi siyasi bir vizyonu olduğunu görüyorum. Vizyonunu istikrar ve kentin gelişimi, halkın ekonomik durumunun iyileşmesi üzerine oturtmuş. Baydemir, ‘21’inci yüzyılda silahla, şiddetle hiçbir şey elde edilemez. Bir Kürt gencinin, kardeşine ya da devlete silah çekmesini anlamsız hale getirmek lazım. Şiddet çağrılarına başta Kürt toplumunun karşı çıkacağı sosyal zemini oluşturmak lazım’ diyor. ‘Ben doğru bildiğimden vazgeçmeyeceğim. Dönem isyan değil inşa dönemi. Bir iki yıl istikrar devam etse, Diyarbakır düzelir. Bakın biz İstanbul’a her gün onlarca potansiyel suçlu çocuk gönderiyoruz. Bunlar konuşulmuyor ama kentimizde çocuk suç oranında patlama var.

* * *

DİYARYAKIR’a geri dönmeliyim. Güneydoğu özel bir bölge. Ama biz rehabilitasyon politikaları üretmek için hiçbir şey yapmadık. Teröre karşı mücadelenin başarıyla sona ermesi yetmiyor. Diyarbakır’ı Taksim kadar yakın, Taksim kadar yanı başımızda hissetmemiz gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları