Diyarbakır imajını istiyor

YILLARDAN beri bölgeye gittiğimde her zaman yardımlarını aldığım gazeteci arkadaşlarım haber gönderdi.

"Biz burada büyük bir toplantı düzenliyoruz. Diyarbakır’ın imajında medyanın rolü konusunda gelsen iyi olur."

Onlar olmasa ben ne Diyarbakır’da, ne Mardin’de, ne Urfa’da yani ne Güneydoğu Anadolu’da ne de Kuzey Irak’ta haber toplayabilirdim. Bir dediklerini iki etmem.

Dün sabahın yedisindeki en kalabalık uçakla Diyarbakır’a hareket ettim.

Diyarbakır Ticaret Odası ile Güneydoğu Gazeteciler Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği toplantıyı İstanbul’dan sözlü ve yazılı basından çok sayıda arkadaşımla birlikte izledik.

Tartıştık, çözümler aradık.

Kentin psikolojik iklimini altüst eden patlamanın ardından ilk izlenimim şu. Yirmi yıla yakın bir zamandır gidip geldiğim Diyarbakır’ın kararı kesin. Bu kentte şiddete ne yer ne onay var. Sivil toplum örgütleri çok büyük bir katılımla terörü lanetlediler ve hemen arkasından kolları sıvayıp Diyarbakır’ın adının artık terör ve şiddetle bir arada anılmaması için harekete geçtiler.

Bu sadece bir izlenim değil, Toplantının açılışında söz alan Güneydoğu Gazeteciler Derneği Başkanı Faruk Balıkçı’nın "Diyarbakır sanki bir terör kenti gibi yansıyor. Bu kentsel gelişmeyi de engelliyor. Burasıyla ilgili haberlerde kardeşlik ve barış dilini kullanmalıyız" çağrısı gibi Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya’nın konuşması da bu kararlılığı gösteriyordu:

"Diyarbakır son dönemlerde hak etmediği bir imaj problemiyle karşı karşıya" dedi Kaya, "Değil yabancı yatırımcı yerli yatırımcıyı bile ürkütüyor bu imaj. Burada yatırımcı için bedava arsa ve enerjide indirimli tarife uygulaması var. Ama işadamları, ’bedava verseniz gelmeyiz’ diyorlar. Bir bilimsel toplantı düzenlemek istiyoruz, bilim adamlarından ’ortalık sakinleşsin sonra’ yanıtını alıyoruz. 10 bin yıllık kente az turist geliyor. Bu bizi çok incitiyor. Bunun nedeni terör. Ya da bu durum terörün nedeni. Biz bunu değiştirmek istiyoruz."

***

DİYARBAKIR
Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, kentin sorunlarına farklı açılardan yaklaşıyorlar. Ama barış gazeteciliği açısından olaya bakacak olursak, ayrışma değil uzlaşma noktalarını öne çıkarmalıyız. O zaman göğsümü gere gere, üç yöneticinin de şiddete karşı kararlı bir biçimde birleştiğin söyleyebilirim.

Yalnız farklılaşmalarda da üzerinde durulması gereken gerçekler var. Diyarbakır Belediyesi, ülkenin en yoksul bölgesi olan bu kentte ekonomik gelişmenin yeterince teşvik edilmediği görüşünde. Tarım Bakanı Mehdi Eker, bu iddialara hükümetinin bölgeye "8.5 milyar YTL yatırım yaptığı" açıklamasıyla karşı çıkarken, başka sorunların çözüm beklediği gerçeğini de kabul ediyor. "Bir şeyler yapılsa da bu sorunların çözüldüğü anlamına gelmez. Toplumsal sorunları, kültürel sorunları da ekonomik sorunlarla birlikte çözmek gerekir" diyor.

***

DİYARBAKIR
Borsası’na ilk kez gittim. Borsası gibi Diyarbakır da kent olarak büyüyor, gelişiyor. İki yıldan beri gelmiyorum. Her gelişimde bir ileri aşamasını gözlediğim sürecin devam ettiğini fark ediyorum, kabuğunu kırmak isteyen bir kentle karşı karşıyayım. Borsa salonu, toplantıyı izlemek için gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile hıncahınç dolu.

Cumartesi sabahı erkenden toplantıya gelen bu kalabalık, Diyarbakır’ın geleceğe, gelişmeye, barışa ve umuda dönük yüzü. Ama bir şey eksik. Kadın yok. Hálá kadın yok. Töre cinayetinin bölgeye ait bir olgu olarak lanse edilmesinden erkeklerin bol bol şikayet ettikleri bu toplantıda daha fazla Diyarbakırlı kadın görmek isterdim. Özgür Gündem Gazetesi yazarlarından Yüksel Genç’in dediği gibi, imaj kozmetik önlemlerle değil, köklü düzeltmelerle değişir esas olarak.
Yazarın Tüm Yazıları