Dikkat! Meme kanseri sıklığı artıyor

Aslında yalnız meme kanseri değil, diğer organ ve doku kanserlerine yakalananların sayısında da ciddi bir artış var.

Muhtemelen meme kanseri “popüler bir hastalık” muamelesi gördüğünden daha çok konuşuluyor, daha sık yazılıp çiziliyor.

Araştırmalar tam da tersi bir durumun söz konusu olduğunu gösteren bulgularla dolu olmasına rağmen çoğu kadın hâlâ meme kanserinin bir ileri yaş problemi olduğunu düşünüyor. Özellikle son yıllarda meme kanserinin 30’lu, hatta 20’li yaşlarda bile rastlanabileceğini gösteren birçok işaret var. Yani hem sayısal bir artış hem de daha genç yaşlara kayma gibi tatsız bir durum söz konusu... Dikkat etmek lazım!

İŞTE O NEDENLER

Bu kötü gidişin birçok nedeni var. Yiyecek-içeceklere karışan hormonlar ve bu nedenle gittikçe erken yaşlara kayan “erken adet görme problemi”, kanserojenlere daha fazla maruz kalınması, gereksiz radyolojik tetkiklerle alınan yüksek doz radyasyon çok önemli faktörler...

Gözden kaçan başka nedenler de var. Yeni hayat tarzı, evlenmeyen, geç evlenen, doğum yapma yaşını neredeyse 40’lı yaşlara kadar geciktiren, yani geç evlenen ve en çok bir doğum yapan kadınların sayısını artırdı. Özellikle çalışan kadınlar yukarıdaki yanlışları daha sık yapıyor. Doğuran anneler de çalıştıkları için çocuklarını yeteri kadar uzun süre emziremiyorlar (bazı anneler bu işi maalesef zamanları olsa bile yapmıyorlar).

Ayrıca hormonal ilaçlar eskiye oranla daha yaygın kullanılıyor. Kadınlar arasında da alkol kullanımı çok yaygınlaştı. Kilo problemi özellikle orta ve alt gelir düzeyindeki kadınlar için tehlikeli bir sorun haline geldi. Neredeyse üç kadınımızdan biri fazla kilolu ya da şişman... Ayrıca menopoza girme çağında da biraz gecikme var. Ve bunların her biri meme kanseri için ayrı bir risk.

GENETİK DE ÖNEMLİ

Sebebi ne olursa olsun meme kanserinin görülme sıklığında ve 30’lu, 40’lı, hatta 20’li yaşlara yayılma olasılığında artış var. Özellikle ailesinde meme kanseri olanların, yani annesi, kız kardeşi, teyzesi, teyze kızlarında meme kanseri görülenlerin bu konuda daha dikkatli davranmaları gerekiyor.

Araştırmalar baba tarafında kanser olduğunda da riskin arttığını gösteriyor. Ayrıca “Benim ailemde ne meme kanseri ne de başka bir kanser görüldü, benim herhangi bir riskim yok!” dile kesinlikle düşünmemek gerekiyor.

Ne yapmalı

Her banyodan sonra göğüslerinizi elinizle yoklamayı alışkanlık haline getirin. Bunu 1-2 ayda bir daha detaylı ve dikkatle yapın. Eğer ele gelen bir kitleden kuşkulanıyorsanız bu bilgiyi doktorunuzla paylaşın ama çok da korkmayın. Çünkü her kitle mutlaka kanser anlamına gelmiyor.

Memedeki kitlelerin çoğu kistler ya da iyi huylu dokusal değişimlerden kaynaklanıyor. Tabii yine de doktorunuzun bu durumdan haberdar olması, kararı onun vermesi şart...

Meme başından gelen akıntılar da çok önemli. Özellikle kanlı akıntıyı ciddiye almak zorundasınız. Meme derisinde çekintiler ve özellikle meme başında şekil bozuklukları, değişimler, içeri çekilmeler, egzamaya benzeyen yaralar, kabuklanmalar, soyulmalar ortaya çıkmışsa, doktorunuzdan randevu almanız gerekiyor. Hem de gecikmeden!

Meme cildinde ortaya çıkan değişiklikler de ciddi işaretler olabiliyor. Özellikle “portakal kabuğu görünümü” meme kanseri işareti olabiliyor. Koltuk altında meydana gelen şişmiş bezeler de önem verilmesi gereken değişimler arasında...

İlk mamografi ne zaman yapılmalı

Mamografi meme kanserinin erken teşhisinde çok önemli bir araç, bir inceleme yöntemidir. Özellikle yeni teknolojinin kullanıldığı cihazlar (dijital mamografiler) meme dokusu hakkında ciddi ve detaylı bilgiler veriyor.

İlk mamografinin hangi yaşlarda yapılması gerektiği konusunda net bir rakam yok ama 40 yaş civarı tavsiye ediliyor. Bu rakamı 35’e kadar indirenler var. Daha sonraki mamografi sıklığına ise her kadın için ayrı karar vermek gerekiyor.

İlk mamografideki bulgular, kişinin taşıdığı risk oranı ve genetik hikaye, mamografi sıklığını belirlemede önemli faktörler... Bu kararı klinik bulgularla birlikte değerlendirdikten sonra vermek gerekiyor.

Mamografi aralıklarını iki yıla kadar uzatmak mümkün ama klinik muayeneleri her yıl mutlaka tekrarlamak şart.

Meme MR’ı daha mı iyi

Mamografi yerine radyasyonsuz bir inceleme olan MR’dan da faydalanmak mümkün. Bununla birlikte meme MR’ının tecrübeli merkezlerde yapılması gerekiyor. Çünkü meme MR’ı teknik olarak da, yorumlama bakımından da en zor MR incelemelerinden biri olarak gösteriliyor.

Bununla birlikte radyasyon riski olmadığı, mamografide saptanamayan daha küçük lezyonları da gösterebildiği, meme dokusu yoğun ve meme inplantı bulunan memelerde daha iyi sonuç verdiği için tercih edilebiliyor.

Mamografiyi mi, meme MR’ını mı tercih etmek gerektiği kararını da doktorunuza bırakmalısınız.

D vitamini ölçümü önemli

D vitamini yetersizliğinin önemli bir sorun olduğu anlaşılıyor. Çünkü araştırmalar yetişkinlerin, özellikle de 50 yaş üstünde olanların çoğunda D vitamini eksikliği olduğunu gösteriyor.

D vitamin eksikliğinin yalnızca kemik yoğunluğunu azalttığını da düşünmeyin. D vitamini noksanlığı şeker hastalığına yakalanmayı kolaylaştırıyor. Meme, yumurtalık, kolon ve prostat kanserlerinden ölümler ile kanda düşük D vitamini arasında doğrudan bir bağlantı olduğu belirtiliyor.

D vitamini noksanlığının kalp krizine yakalanma, hatta inme-felç geçirme olasılığını artırdığı da anlaşılıyor. Yani D vitamini artık bir vitaminden çok bir hormon gibi kabul ediliyor.

Bu nedenle yıllık sağlık kontrollerinizde D vitamini düzeyinizi ölçtürmenizde fayda var.
DR. EVREN ALTINEL

Çikolata kalbe iyi geliyor

Özellikle saf çikolata, yani bitter çikolata, yalnızca sevdiklerinizin kalbini değil, sizin kalbinizi de iyi yönde etkiliyor. Bir parça bitter çikolatanın kalp damarlarını genişlettiğini gösteren yeni çalışma sonuçları var.

Bu çalışmalar beyaz ya da sütlü çikolata yerine bitter çikolatayı tercih ettiğiniz zaman en azından kalbinizin bu durumdan pek şikayetçi olmadığını gösteriyor.

Bitter çikolata “polifenol” olarak bilinen maddelerden zengin bir besin... Polifenoller ise damar duvarında nitrik oksit üretimini artıran doğal bitkisel bileşikler... Nitrik oksit artışı, damar duvarının gevşemesine ve kan akışının kolaylaşmasına yol açıyor.
Burada dikkat edeceğiniz nokta, izin verilen miktarın sadece küçük bir parça ile sınırlı kalması... En fazla 30 gramlık bir bitter çikolatayı yemenize izin var.
DYT. GÜNEŞ AKSÜS
Yazarın Tüm Yazıları