ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Polat Gülkan, deprem kabinlerine ödenen milyarların boşa gittiğini savundu.
Psikiyatri Profesörü Nevzat Tarhan da, "Kabinler psikolojik olarak rahatlatıyor. Ancak deprem sırasındaki panikte kabine girmenin garantisi yok" dedi.
BUGÜNE kadar toplam 500 adet deprem kabini üreten Metal Endüstri adlı firma, İstanbul her sallanışının ardından satış patlaması yaşıyor. Firma, fiyatı 3 milyar 300 milyon liradan başlayan bu kabinlere olan talebi karşılamakta güçlük çekiyor. Ancak, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Polat Gülkan, deprem kabinleri için "işlevsel değil" iddiasında bulunuyor. Gülkan ayrıca, bu kabinlere ödenen milyarların da boşa gittiğini savunuyor.
Metal Endüstri adlı inşaat firması, 1 metrekarelik kabinleri geçen yılın sonunda piyasaya sundu. Firma, her biri 3.3 milyar liradan pazarlanan kabinlerden bugüne kadar toplam 500 adet sattı. 460 kilogram ağırlığındaki kabinlerde, binanın alt kısmında oluşan metan gazı hareketlerini depremden 5 saniye önce algılayıp, haber veren bir de sensör bulunuyor.
Ürettikleri deprem kabinlerini İstanbul Teknik Üniversitesi'ne onaylattıklarını söyleyen Metal Endüstri Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Başaran, yaşanan 4.2 şiddetindeki sarsıntının ardından sattıkları deprem kabini sayısının 200'e ulaştığına dikkat çekiyor. 460 kilogram ağırlığındaki kabinlerin 7.5 ton ağırlığa dayanabildiğini de söyleyen Başaran, "Bu kabinler, her katta aynı noktaya konulsa dahi, 460 kilo ağırlığında olduğu için, binanın herhangi bir zarar görmesine neden olmuyor. Kabinler ayrıca, çevresinde 10 metrekarelik yaşam boşluğu oluşturacak şekilde hazırlandı. Deprem sırasında devrilseler dahi, içeride bulunan anahtar yardımıyla yan duvarlar açılarak, dışarı çıkmak mümkün oluyor" dedi.
İTÜ'nün yaptığı bir araştırmaya dikkat çeken Başaran, "Araştırmadan İstanbul'daki her 100 binadan 90'ında kalitesiz beton kullanıldığı, 64'ünde korozyon sorunu olduğu, 61'inin tozdan arındırılmış deniz kumuyla yapıldığı, 16'sında yıpranma oluştuğu, 12'sinde mimari hatalar ve 23'ünde zemine bağlı sorunların bulunduğu anlaşılıyor. Bu yapılarda yaşayanlar deprem anında hayatlarını kurtarabilmek için evlerinde mutlaka kabin gibi sığınabilecekleri bir yer yaratmalı" iddiasında bulundu.
ÇÖZÜM DEĞİL
Arkadaşımız Ayşegül Akyarlı ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof Dr. Polat Gülkan ile görüştü. Gülkan, "Deprem kabinleri hem işlevsel değil, hem de sorunları kökten çözmüyor. Deprem sırasında ortaya çıkan panik, insanların sığınabilmesinin önüne engel olarak çıkıyor. 17 Ağustos depreminin ardından fırsatçılar devreye girerek, ilk önce demirden masalar yaptılar. Bunların çözüm olmadığı görülünce, bu kez deprem kabinleri çıktı. Ne var ki, bu tür çözümler inandırıcı değil. Depremden sağ kurtulmanın tek çözümü var. O da sağlam binalar yapmak" dedi.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Türkiye'nin yöneticilerinden Prof. Dr. Nevzat Tarhan da toplumun depremle ilgili büyük korkuları olduğuna dikkat çekerek, deprem kabini gibi yöntemlerin sadece insanların psikolojik açıdan kendilerini güvende hissetmelerini sağladığını söyledi. Tarhan, "Ancak, bu güven duygusu, deprem sırasında yerini paniğe bırakabilir. Kabin satın alan kişilerin deprem anında panik yaşamamaları için davranışlarını önceden planlamaları ve pratikte uygulamaları gerekir. Eğer bu kişiler nasıl davranacakları konusunda ailece refleks oluşturmayı başarabilirlerse, kabine girme şansları olabilir. Ama bunun da deprem sırasında garantisi yok" dedi.