Demokrat Parti’nin programında iklim değişikliği ve kadın

DEMOKRAT Parti hafta sonunda düzenlenecek kongresinde ANAP ile birleşiyor.

Kongrede yeni bir parti programı kabul edilecek.

Haberin Devamı

Parti programına katkıda bulunan birkaç ismi yakından tanıyorum.


AB, iklim değişikliği, kadın
gibi bölümleri hazırlayanların çoğu alanlarında iyi uzman.


Genç, parlak beyinler.


Programda önerilen “iklim değişikliği” politikası örneğin bugün Türkiye’nin izlediği politikadan hayli ileride.


Neredeyse AB politikalarıyla aynı ayarda.


Avrupa’
ın Kopenhag öncesi, “sınırda karbon vergisi” tartıştığı günlerde (Le Monde Gazetesi, 20 Ekim) Demokrat Parti’nin programında aynı şey var.


“Türkiye sera gazı emisyonunu sınırlandırsın ama sanayisini zora sokmamak için eş zamanlı olarak emisyonu sınırlandırmayan ülkelere sınırda vergi koysun”
deniyor.


Yani emisyonunu kısıtlamayan ülkelerden ithalat yapıldığı takdirde “karbon vergisi” alınacak.

Haberin Devamı


Programda ayrıca toplanacak bu vergilerle ve kısmen ihale usulüyle dağıtılacak emisyon izinleriyle bir “Türkiye Yeşil Fonu” kurulması öneriliyor.

DÜŞÜK KARBONLU BÜYÜME


Bu fon ne işe yarayacak?


Türkiye’nin “düşük karbonlu büyüme” modeline geçişini destekleyecek.


Çünkü dünyanın geleceği “düşük karbon” ekonomisinde.


Kadın meselesine gelince, Demokrat Parti programında bu bölümü hazırlayanlardan biri Türkiye’nin önde gelen kadın, aile, çocuk uzmanlarından biri Dr. Selma Acuner.


Bu arada yeri gelmişken bir hatırlatma.


Bugün açıklanan ve aşağıda ayrıntılarını okuyacağınız Dünya Ekonomik Forumu’nun “Cinsiyet Uçurumu” raporunda Türkiye 134 ülke arasında
129’uncu sırada
.


İktidarın da muhalefetin de bugüne kadar kadın konusunda ciddi adımlar atmamaları artık utanç verici boyutlarda.


Acuner
bu yüzden Demokrat Parti için büyük bir şans.


Peki bu parti kadınlara neyi vaat ediyor?


* “Mahalle Kreşleri
” açmak.


Son derece düşük olan kadın istihdamının nedenlerinden biri de kreş eksikliği.


* Belediyelerde yeterli sayıda sığınma evi.


* Sivil toplum örgütleriyle birebir istişare süreciyle kadın meselesini devlet politikası haline getirmek.


* Kadın yoksulluğuyla mücadele ve “toplumsal cinsiyet” bütçesi.

 

Haberin Devamı

Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda Türkiye’nin durumu vahim

 

DÜNYA Ekonomik Forumu’nun, “Cinsiyet Uçurumu” raporu yıllardır yayınlanır.


Türkiye 2006 yılından beri yayınlanan bu raporda en kötü sınavı veren ülkeler arasındadır.


Her yıl sıralamanın en altlarında yer alırız.


Ama bu yılki durum her zamankinden kötü.


Türkiye sondan altıncı.


Peşinden Suudi Arabistan, Benin, Pakistan, Çad ve Yemen gibi ülkeler geliyor.


DEF
’in raporla ilgili basın bülteninde, Türkiye, İran, Pakistan, Yemen gibi ülkelerin daima en alt sıralarda olmalarına rağmen bu yıl daha da geriye gittikleri özellikle vurgulanıyor.


“2006’dan bu yana raporda yer alan ülkelerin üçte ikisinin skorlarında iyileşme var”
deniyor.

Haberin Devamı


Ne ki, iyileşme kaydeden ülkeler arasında Türkiye yok aksine geriye gidiş var.


İran
, Mısır, Suriye, Fas, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde kadının durumu bizden daha iyi.


İktidar, muhalefet, kadın örgütleri bunu nasıl içlerine sindirebiliyorlar?


Ekonomiye katılım/fırsat eşitliği, eğitim, sağlık
ve politik yaşama katılımgibi kriterler üzerinde değerlendirme yapan DEF’in bu raporuyla ilgili bugüne kadar her hangi bir resmi ağızdan bir açıklama duymadım.


Bu kez acaba Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğübir ses verir mi?


Ya da Aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf durumun iyileştirilmesi için alınacak önemleri açıklar mı?

Haberin Devamı


Bekliyoruz.

 

Adalılara vapur yerinelodosta su alan motor

 

ANLADIĞIMkadarıyla Adalılar CHP’li bir belediye başkanı seçmenin bedelini ağır ödüyorlar.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi
daha önce AKP’li belediye başkanıyla yapmış olduğu protokolü yenilemedi.


Dolayısıyla Adalar Belediyesi’ne ait ambulans dahil deniz araçlarına yaptığı mazot yardımını kesti.


Ardından bu araçlardaki personelini geri çekti.


Şimdi de sıra seferden vapurları kaldırarak motor koymaya geldi.


İBB Başkanı Kadir Topbaş’
ın “Haydi İstanbul-Vapurunu Seç” Kampanyası aklıma geldikçe bugün gelinen noktaya şaşırıyorum.


Zira kampanya ile sözüm ona daha konforlu, daha hızlı vapurlar seçmiştik o güzelim emektar vapurlarımızın yerine.

Haberin Devamı


Ne oldu o yeni vapurlara?


Hangi hat üzerinde çalışıyorlar?


Kış aylarında nüfusu 14 bini aşan Adalar hattında olmadıkları kesin.


Yoksa İDO, Adalar’a en kısa hat olan Adalar-Bostancı hattında yağmurda, lodosta can güvenliği olmayan motorları sefere koyar mıydı?


İnternette dolaşan fotografları görseniz.


Geçtiğimiz günlerdeki şiddetli lodos fırtınasında tekneleri sular basmış.


Vapurlara uygun yapılan iskelelere yanaşan motorlara yaşlılar, tekerlekli sandalyelerdeki hastalar bin bir güçlükle bindiriliyor.


Yıllardan beri kışın seferde olan vapurların kaldırılmasına Adalılar tepkili.


Çoğunda “CHP’li belediyeye oy verdik diye cezalandırılıyoruz” duygusu hakim.


“Adalar-Bostancı Vapurumu Vermiyorum Platformu
”nu oluşturup 10 bine kadar imza toplamışlar.


İBB
ve İDO geri adım atar mı?


Geçenlerde Paris’te Grand Palais’deki sergi açılışı sırasında ayaküstü sohbet imkânı bulduğum Topbaş’a seferden kaldırılan vapurları sormuştum.


“2 milyar zarar ediyoruz. Tabii kaldıracağız”
demişti.


İDO
özelleştirilecek; kâr, zarar hesabı yapılması normal gelebilir.


Ama işin ucunda insanların can güvenliği olunca böyle bir hesap yapılır mı? 

Yazarın Tüm Yazıları