Demokrasi için büyük dayanışma

DÜN ilk defa çok kalabalık bir grup, hapisteki bütün gazeteciler için yürüdü.

Bu ülkenin gazetecileri çok eski zamanlardan beri cezaevlerini bilirler. Tutuklamalar yeni bir şey değil. Kimi, “Kürt” sorunuyla ilgili yayın yapan gazetelerde çalışan meslektaşlarımızdı, kimi de “merkez” in sağ ya da solunda olanlar.
Gazeteleri toplanır, haklarında onlarca yıla varan cezalar kesilirdi ama kimsenin kılı kıpırdamazdı.
Yaftalar yapıştırılır ve gazeteciler kendi kaderlerine terk edilirlerdi. Terör örgütü dediğiniz zaman akan sular dururdu. Türklük, kutsal değerler gibi tabulaştırılmış gerekçelerle gazeteciler kolayca susturulurdu.
Bugün de farklı değil.
Son örnek Ertuğrul Mavioğlu’nun Kandil röportajı. Radikal Gazetesi’nde yayınlanan ve başarılı bir gazetecilik örnegi olan haberleri nedeniyle Mavioğlu hakkında terörle mücadele maddelerinden dava açıldı. 
Ama artık durum farklı. Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar, gazetecileri birbirlerini daha iyi anlayıp desteklemeye yöneltti.
Herkes, hangi görüşten olursa olsun basın özgürlüğünü ihlal eden zihniyet ve yasaların hedefi olabileceğini de fark etti.
Dün bu yüzden İstanbul’da basın özürlüğü için büyük bir kalabalık bir araya geldi.
         
SADECE gazeteciler değil, düşünce, ifade, basın ve araştırma özgürlüğü için üniversitelerden de sesler yükseliyor. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Kadrosu adına 174 imzalı bir açıklama yayınlandı Perşembe günü.
“Düşünme, araştırma, fikir üretme ve fikirleri sözlü, yazılı ifade etme insan haklarının temellerindendir” denen açıklama şöyle devam ediyor: “Bu temel hakları kullanmanın cesaret gerektirdiğine ve hukukun bu hakları korumadığına dair son zamanlarda giderek artan kaygıları paylaştığımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.”
ODTÜ Senatosu da, “Özgür basının ve özerk üniversitenin olmadığı, hukuk sisteminin çağdaş evrensel normlara uygun çalışmadığı bir düzenin demokrasi olmaktan çıkacağı endişesini kamuoyuyla paylaşırız” diyen bir açıklama yaptı.
Benzer bir açıklama da Avrupa’da politika yapan Türkiye kökenli siyasetçilerden geldi. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yerel ya da ulusal  meclislerde görev yapan siyasetçiler, Türkiye’de basın özgürlüğünün ciddi tehlike altında olduğunu söyleyerek Avrupa parlamentolarını, insan hakları kuruluşlarını ve tüm basın örgütlerini dayanışmaya çağırıyoruz” dediler.
 Bu çağrıları hafife almak da var ciddi biçimde değerlendirip demokratik tepki vermek de. İzleyeceğiz.        
 
BU yürüyüşte dikkatimi başka bir şey daha çekti. Çevremizde polis yoktu. En azından gazeteciler yürüyüşlerini bitirinceye kadar kimse müdahale etmedi, özgürce isteklerimizi dile getirebildik.
Şimdi sıra bu sesin, hükümet tarafından ciddiye alınarak basın özgürlüğünü engelleyen bütün maddelerin yasalardan ayıklanmasına geldi.
Sıra hapisteki bütün gazetecilerin serbest bırakılmalarına geldi.
Sıra, ifade ve basın özgürlüğüne siyasi desteğin güçlü bir biçimde açıklanmasına geldi
Yazarın Tüm Yazıları